Yargıtay Kararları Işığında Muris Muvazaası
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Beşir ACABEY(1)
Bilindiği üzere Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünüşte bir sözleşme yapmaları, fakat kendi aralarında yaptıkları gizli bir anlaşmayla, bu sözleşmenin hüküm ifade etmeyeceği konusunda anlaşmalarıdır. Şayet tarafların yaptığı bu muvazaalı işlem, tarafların gerçek iradelerine uygun ikinci bir işlemi (sözleşmeyi) gizlemek, saklamak, perdelemek amacıyla yapılmışsa, nitelikli (nispi) muvazaadan bahsedilir. Yani nitelikli muvazaada, tarafların gerçek iradelerine uygun gizli bir işlem ve bu işlemi gizlemek için paravan olarak kullandıkları görünüşte bir işlem vardır. Halk arasında mirasçılardan mal kaçırmak olarak anılan muris muvazaası, işte bu şekilde yapılan nitelikli muvazaadır.
Muris muvazaasında, bir gerçek kişi (Mirasbırakan), mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, bir başka kişiye (mirasçılarından birine veya üçüncü bir kişiye), sağlığında karşılıksız olarak bir mal devreder (bağışlama); fakat mirasçılarına karşı, bunun ivazlı bir başka işlem olarak (örneğin satış) gibi gösterilmesi konusunda, karşı tarafla gizli bir anlaşma yapar. Yani muris muvazaasında, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla, müstakbel miras bırakan tarafından, karşı tarafa yapılan (gizli işlem)bağışlama; taraflarca, (görünüşteki işlem) çoğu zaman satış olarak gösterilir.
Muris muvazaasında şu unsurlar bulunur:
Görünüşteki işlem (muvazaalı sözleşme),
Muvazaa anlaşması,
Üçüncü kişileri (mirasçıları) aldatma amacı,
Gizli sözleşme.
Muris muvazaasıyla ilgili özellikle son yıllardaki Yargı Kararlarında, görünüşteki muvazaalı işlem olarak “ölünceye kadar bakma sözleşmesine” başvurulduğu sıklıkla görülmektedir. Mirasbırakan bakıma muhtaç olmamasına rağmen, karşı taraf ile muvazaalı şekilde ölünceye kadar bakma söz- Sayfa 78 leşmesi akdederek; ya ona sağlığında mal devretmekte veya mal vasiyetinde bulunma yahut mirasçı atama suretiyle onun lehine ölüme bağlı kazandırmada bulunmaktadır.
Muris Muvazaasında, tarafların gerçek iradesini yansıtmayan görünüşteki işlem (örneğimizde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi) muvazaa sebebiyle geçersizdir (TBK.m.19). Gizli işleme (verilen örnekte bağışlamaya) gelince; gizli işlemin şekle bağlı bir işlem (örneğin taşınmaz bağışı) olduğu durumlarda, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, gizli işlem de şekil eksikliği nedeniyle geçersiz sayılmaktadır. Gizli işlemin şekle bağlı olmadığı (örneğin satılan bir taşınmazın parasının elden bağışlanması) durumlarda ise, işlemin geçerli olduğu, fakat saklı pay sahibi mirasçıların olduğu durumlarda tenkisinin istenebileceği kabul edilmektedir (TMK.m.565/b.4).
Muris Muvazaası, geçmişten günümüze kadar, öğreti ve Yüksek Yargı Kararlarında üzerinde en çok konuşulan, tartışılan ve farkı görüşlere konu olan hususlardan biri olmuştur. Yargıtay, başta 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olmak üzere, muris muvazaası konusunda bir çok karar vererek, uygulamayı şekillendirmiştir.
Bu kararlarında Yargıtay; görünüşteki ivazlı işlemin (satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesinin) muvazaa sebebiyle, gizli bağışlamanın ise (şekle bağlı bulunduğu durumlarda) şekle aykırılıktan ötürü batıl olduğunu; gizli işlemin şekle bağlı bir işlem olmadığı (örneğin elden taşınır veya para bağışının söz konusu olduğu) durumlarda, gizli işlemin geçerli olduğunu, fakat tenkise tabi bulunduğunu; sadece saklı pay sahibi mirasçıların değil, miras hakları zedelenen bütün mirasçıların muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası açabileceklerini; miras hakları zedelenen mirasçıların üçüncü kişi sayılacağını ve senede dayanma zorunluluğu bulunmaksızın muvazaayı her türlü delille (bu arada tanıkla) ispat edebileceklerini; muvazaalı işlemin tarafları ile onların külli halefi olarak muvazaa iddiasında bulunanların ise bunu ancak yazılı delille ispat edebileceklerini kabul etmiştir.
Tebliğimizde, Yüksek Yargı Kararlarının ışığında şekillenen güncel gelişimleri, özellikle “ölünceye kadar bakma sözleşmesi” şeklinde yapılan muris muvazaasını ve bu konuda Yargıtay tarafından geliştirilen kıstasları da ele alacağız.
Dipnotlar
- (1)
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.