GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı şirket ile davacı gerçek şahısların konkordato taleplerine ilişkin davaların birleştirilerek görülen yargılaması sırasında;
Davacı şirket vekili 04/10/2018 tarihli dilekçesi ile; konkordato talep eden borçlunun keşideci olduğu çeklere karşılıksız şerhi yazılması ve borçlu şirket lehine verilen teminat mektubunun muhatap tarafından tazmin edilmesi halinde konkordato talep edenler yönünden telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına neden olunacağını belirterek konkordatonun kabul edilip edilmemesi ile ilgili oylamanın yapıldığı tarihe kadar, çeklerin arkasının yazdırılmaması, bu çeklere dayanarak ihtiyati haciz kararı alınmaması ve bu çeklerin takibe konulmaması gerektiğini beyanla müvekkili şirketin keşidecisi olduğu çeklerin karşılıksız şerhi yazılmasının engellenmesine ve konkordato mühleti dolayısıyla çek üzerinden işlem yapılmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini, ayrıca teminat mektuplarının irad kaydının ve paraya çevrilmesinin engellenmesine ilişkin tedbir kararı verilmesini talep ettiğini, ilk derece mahkemesi 08/10/2018 tarihli ara karar ile, çeklerden dolayı lehdar ya da cirantalar arasında oluşan hukuki ilişkiye geçici mühlet nedeniyle müdahale edilmesinin konkordato kurumunun amacını aşar nitelikte olması nedeniyle, teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin önlenmesi yönünden ise, teminat mektuplarının muhatabı ilgili banka olduğu, bankaya başvuracak olanların ise teminat mektubunun lehdarı olduğu, lehdarın bankaya başvurmasına yasal bir engel bulunmadığı, bankanın her türlü riski göze alarak bu teminatı verdiği, teminat mektubunun paraya çevrilmesi halinde bankanın lehtara ödediği tutarı alacak kaydıyla geçici mühlet alan borçluya rücu ederek süreç içerisinde alacaklı listesine katılabileceği gerekçeleriyle reddedilmiş, bu red ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur
Davacı gerçek şahıslar vekili, müvekkillerinin davacı şirketin hakim ortakları olduklarını, şirketten aldıkları kar payı ve yöneticilere ödenen huzur hakkı ile geçimlerini sağladıklarını, şirketin mali durumunun bozulması nedeniyle kendilerinin de mali durumlarının bozulduğunu belirterek geçici mühlet talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesi 08/10/2018 tarihli ara karar ile davacı ortakların konkordato ön projesinde tamamen ortağı oldukları şirketin projesinden bahsettikleri, Trabzon ilinde bulunan bazı taşınmazların ada ve parsellerini bildirdikleri, dava dilekçesindeki beyanlar ile projedeki beyanların birbirleri ile çeliştiği, somut bir açıklama ve somut bir proje sunulmadığı, davacı şirketin adına kayıtlı 2024 yılında satılması planlanan İstanbul ... tesisinden tahsil edileceği iddia edilen para ile konkordato sürecini tamamlayabileceklerini , şirket ortağı olarak davacı şahısların bu süreçte fiilen kendileriyle ilgili projede hiçbir açıklık bulunmadığı, davacılar tarafından borçlulara karşı teklif edilen bir tutar olması ve teklif edilen bu tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması gerektiği, dava dilekçelerinde tamamen soyut beyan ve iddialarla konkordato geçici mühleti talep ettikleri, salt konkordatoya başvurmuş bir şirkletin ortağı olmalarının ve bu şirkete kefil olmalarının kendileri yönünden geçici mühlet verilmesi için yeterli bir sebep olarak görülemeyeceği gerekçesi ile geçici mühlet taleplerinin reddine karar verilmiştir. Red ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
A-Davacı şirketin, keşidecisi olduğu çeklerin karşılıksız şerhi ile yazılmasının engellenmesi ve konkordato mühleti dolayısıyla çek üzerinden işlem yapılmasının önlenmesi, teminat mektuplarının irad kaydının ve paraya çevrilmesinin engellenmesine yönelik talepleri yönünden; davacı şirket vekili istinaf taleplerinde, taleplerinin kabul edilmesini engelleyen yasal bir düzenleme bulunmadığını, konkordatoya muvafakat eden alacaklının, alacağını, müteselsil kefilden asıl borçlunun teklifine göre alabileceğini, konkordato teklifinin kabul edilip edilmeyeceğinin kesin mühlet içinde
1-Davacı şirket vekili, bahse konu çeklerin arkasının yazılmamasını talep etmediklerini, şirket tarafından keşide edilen çeklerin muhatap bankaya ibraz edilmesi halinde bankalar tarafından "Konkordato geçici mühleti verildiğinden işlem yapılamayacağına ilişkin şerh düşülmesine" dair tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini ileri sürmekte ise de, dava dilekçesinin Netice-i talep kısmının (h) bendinde "şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesine" şeklinde talepte bulunduğu, 04/10/2018 tarihli dilekçede de aynı talebini yenilediği, ilk derece mahkemesinin de bu talebe göre karar verdiği, istinaf aşamasında ise talebin yukarıda açıklandığı şekilde değiştirilmesinin
2-Davacı şirketin borçları nedeniyle müteselsil kefil olanlar için takip yapılmasının tedbiren önlenmesi hususu yönünden ise, ne dava dilekçesinde ne de 04/10/2018 tarihli dilekçede böyle bir talep bulunmadığı, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin 08/10/2018 tarihli ara kararında da bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar ihdas edilmediği anlaşılmaktadır. Bu hususun istinaf sebebi olarak ileri sürülmesi
3-Davacı şirket lehine düzenlenen teminat mektuplarının muhatap bankaya ibrazının tedbiren önlenmesine yönelik tedbir talebinin reddine yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde;
Konkordato mühleti içinde, borçlunun mal varlığının korunmasına dair ve konkordatonun amacının öngördüğü tüm tedbirlerin alınması gerekir. Konkordato talep eden borçlunun, konkordato işlemlerini gerçekleştireceği bu süreç içinde, icra ve iflas takiplerine muhatap kılınması ve bir kısım tedbirlerin alınmaması malvarlığının tümüyle elinden çıkmasına yol açabilir. Oysa konkordatoda temel ilke, borçlunun malvarlığının başında bulunması ve işletmesini yeniden sağlam bir yapıya kavuşturmasının sağlanması olduğundan, bu dönemde tedbirlerin alınmaması sonucunda malvarlığının tasfiye edilmesi durumu ile karşılaşması hali konkordato kurumunun amacı ile bağdaşmayacaktır. Zira konkordato, borçlunun mallarının başında kalarak alacaklıların gerekli çoğunluğu tarafından kabul edilen ve mahkemece tasdik edilen konkordato projesine göre, alacaklıları daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeyi amaçlamaktadır. Buna karşılık gerekli görülen tedbirlere karar verilmemesi durumunda konkordato ile hedeflenen amaca ulaşılmasını imkansız kılabilecektir. Zaten mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş vb. bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmeleri, yukarıda ifade edildiği üzere proje kapsamında borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların İflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyecektir. Benzer şekilde teminat mektuplarının da paraya çevrilmesinin önlenmemesi halinde de aynı sonuca ulaşmak mümkündür. teminat mektubunun paraya çevrilmesinden sonra muhatap bankanın ödediği bedeli, davacı şirketin hesaplarından bu bedeli kesinti/mahsup suretiyle almak isteyecektir. Buna izin verilmediğinde de davacı şirketin alacaklısının yerine muhatap banka konulmuş olacaktır.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle
B-Davacı Şahıslar vekilinin geçici mühlet kararı verilmesi talebinin reddine yönelik istinaf talepleri yönünden; Geçici mühlet talebinin red gerekçesinin İcra ve İflas Kanunu Hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, geçici mühlet talebinin kefalet borçlarından dolayı konkordato talep edilemeyeceği gerekçesiyle reddedildiğini, bu gerekçenin
İlk derece mahkemesi, davacıların birleşen dosyadaki dava dilekçelerinde tamamen soyut beyan ve iddialarla konkordato geçici mühleti talep ettikleri, salt konkordatoya başvurmuş bir şirketin ortağı olmalarının ve bu şirkete kefil olmalarının kendileri yönünden geçici mühlet verilmesi için yeterli bir sebep olmadığı gerekçesi ile geçici mühlet taleplerinin reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesi, geçici mühlet talebini değerlendirirken, borçlunun
Davacı şahısların tacir olup olmadıkları anlaşılamamaktadır. Davacılar vekili müvekkillerinin tacir olmadığını söylemektedir. Ancak tacir olmayanların da "malvarlığının durumunu gösterir belgeleri" konkordato talep dilekçesi ve ön projeyle birlikte mahkemeye sunmaları gerekir.
Borçlunun malvarlığı terimi muhasebe biliminde borçlunun varlıkları ile borçları arasındaki fark olarak anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, muhasebe bilimine göre, borçlunun mal varlığı; kasa ve bankadaki parası, alacakları, gayrimenkulleri, taşıtları, makineleri ve benzeri varlıkları ile banka borçları, vergi borçları gibi çeşitli borçları arasındaki farktır. Mal varlığı hesabında rayiç değerler esas alınır. Borçlu malvarlığı durumunu tevsik etmelidir; mücerret beyanda bulunması yeterli değildir. Bankalardan alınan borçlu ve alacalı hesap özetleri, borçlu ve alacaklılardan alınan mutabakat yazıları, çek/senet fotokopileri, tapular, ruhsatlar, sigorta poliçeleri, ve benzer belgeler borçlunun malvarlığını gösteren belgelerdir. Malvarlığı durumu açıklığa kavuşturulurken borçlu kefalet borçlarını ve verdiği rehinleri de bildirmelidir. Adi borçlu ayrıca alacaklılarının bir listesini vermeli ve bu alacaklıların kimliği ile alacaklarının miktarını ve vadelerini belirtmeli, başlatılmış icra takipleri varsa bunların dökümünü yapmalı, bu icra takiplerinin hangi icra dairesinde, hangi miktar üzerinden ve ne zaman başlatıldığını açıklığa kavuşturmalıdır. Hiç kuşkusuz adi borçlu, kendisinin üçüncü kişilerden olan alacaklarını da delilleriyle birlikte ortaya koymalıdır. (Yeni Konkordato Hukuku - S.ÖZTEK-A.C.BUDAK - M.TUNÇ YÜCEL- S.KALE-B.YEŞİLOVA, Adalet, Ankara-2018,age.Sh.136-137) Yine aynı şekilde her ne kadar davacılar iflasa tabi olmadıklarından Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tabloyu vermeleri mümkün değil ise de icra takipleri sonunda alacaklıların ellerine geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tabloyu da sunmaları gerekmektedir.
Buna göre, davacı şahısların belgelerini tam ve eksiksiz olarak vermedikleri anlaşılmaktadır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı gerçek şahıslar ve davacı şirket vekilinin istinaf taleplerinin KISMEN KABULÜNE,
2a-Davacı şirket ile ilgili olarak verilen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2018 Tarih ve 2018/1078 E. Sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
2b-Davacı şirket lehine düzenlenen ve geçici mühlet kararının verilmesinden sonra muhatap bankaya ibraz edilen teminat mektuplarının ödenmesinin tedbiren ÖNLENMESİNE,
2c-Sair taleplerin REDDİNE
3a-Davacı şahıslar ile ilgili olarak verilen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/10/2018 Tarih ve 2018/1078 E. Sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
3b-Davacı şahıslar vekiline yukarıda açıklanan hususlarda süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması için dosyanın GERİ ÇEVRİLMESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
MUHALEFET ŞERHİ
Aynı maddenin "d" bendinde," Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi ön görülen miktar ile borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösterilen tablo"
Bu yasal düzenlemelerden gerçek kişilerinde konkordato talep edebileceği anlaşılmaktadır. Gerçek kişilerin konkordato talep dilekçesine hangi belgeleri ekleyeceği yasadan açıkça anlaşılmamaktadır. Davacılar tacir olmadıklarını beyan etmişlerdir. İflasa tabi olmayan ve tacirde olmayan gerçek kişilerin
Yasa koyucu, konkordato talep dilekçesine hangi belgelerin ekleneceğini açıkça saymıştır. İflasa tabi konkordato talep eden yönünden, talep edenin iflası halinde alacaklıların eline geçmesi muhtemel miktar ile konkordatonun kabulü halinde eline geçmesi muhtemel karşılaştırma tablonun sunulması tacirler yönünden sunulması zorunlu belgeler arasında sayılmıştır.
İflasa tabi olmayan ve tacirde olmayan gerçek kişiler yönünden, bu madde yorumlanmak suretiyle, gerçek kişinin aleyhine takip başlatılması halinde gayrimenkullerinin veya menkullerinin icra marifetiyle satılması halinde alacaklıların eline geçmesi muhtemel miktar ile konkordatonun kabulü halinde alacaklıların ellerine geçmesi muhtemel miktarın karşılaştırmalı tablo halinde sunulmasını istemek yasa koyucunun iradesine ve yasanın düzenlemesine aykırılık teşkil edecektir. Zira, tacirler yönünden tablonun sunulması zorunlu tutulduğuna göre, yasa koyucu gerçek kişiler yönünden benzer bir belgeyi zorunlu görseydi bu konuda yasal düzenleme yapması gerekirdi. Yasal düzenlemenin aksine, kanunda olmayan ve öngörülmeyen bir belgenin yorum yoluyla ilgilerden talep edilmesi yasa koyucunun iradesin yerine geçmek anlamı taşımaktadır. Bu sebeple konkordato talep eden gerçek kişi şahıslardan iş bu karşılaştırma belgenin sunulmasını talep etmek ve bu konuda davacıları süre verilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.