TÜRK MİLLETİ ADINA
Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında Bodrum 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/600 Esasında yapılan yargılama sonunda, 19/07/2017 tarih, 2016/600 Esas, 2017/577 karar sayılı kararı ile sanık K1 hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan mahkumiyet (erteli) kararı verilmiş olup, Dairemizce yapılan istinaf inceleme sonucunda CMK'nun 280/1-e maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesine karar verilmekle;
Dairemizce yapılan açık duruşma sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/08/2016 tarih, 2016/4526 soruşturma, 2016/3216 Esas, 2016/3039 nolu iddianamesi ile sanık K1'un eylemine uyan 5237 Sayılı Yasanın 184/f.1, m.53/f.1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Bodrum 6.Asliye Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açılmıştır.
Yine Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının 16/01/2017 tarihli iddianamesi ile sanığın 3.Derece Arkeolojik Sit Alanında bulunan taşınmazda yapı tatil zaptında belirtildiği şekilde kaçak yapı yaptığından bahisle eylemine uyan, 2863 Sayılı Yasanın 65/4, TCK'nın 53/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Yerel mahkemece sanık hakkında açılan kamu davaları birleştirilerek sanığın eylemine uyan TCK 44 maddesi yollamasıyla 2863 Sayılı Yasanın 65/4, TCK'nın 53/1 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 120 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine karar verildiği, verilen kararın sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine dava dosyası Dairemize gönderilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinde Yapılan Yargılamada İddia Makamı Esas Hakkındaki Mütalaasında :"Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının 16/08/2016 tarih ve 2016/3216 E. sayılı iddianamesi ile, Şüphelinin, A1 adresinde tapunun 1/1 pafta, 718 parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerinde yapı ruhsatı eki onaylı projesine aykırı olarak, ebatları 25/02/2016 tarihli yapı tatil zaptında ayrıntı bir şekilde belirtilen betonarme aksamlı bodrum kat, binanın ön cephesine zemin kata hitap eden betonarme aksamlı ilave kapalı alan, binanın ön cephesine zemin kata hitap eden betonarme aksamlı balkonu kaçak olarak inşaa ettirdiği, bu haliyle imar planına aykırı olan bu yapının 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesine göre 25/02/2016 tarihinde mühürlendiği, şüphelinin yaptırmış olduğu izinsiz kaçak yapı inşaatını süresi içinde imara uygun hale getirmediği, böylelikle üzerine atılı suçu işlediği görülmüştür.
TCK'nın 184. maddesinin 1. fıkrasında suç teşkil eden fiil, yapı ruhsatiyesi alınmadan yada ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmaktır. Söz konusu maddenin uygulanabilmesi için binanın belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerler içerisinde bulunması zorunludur.
3194 sayılı imar kanunun 5. Maddesinde Yapı: " karada ve suda daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yer altı ve yer üstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik (hareketli) tesislerdir." biçiminde, Bina ise " kendi başına kullanılabilen üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan hayvanların ve eşyaların korunmasına yarıyan yapılardır." biçiminde tanımlanmıştır.
Yapı ruhsatının alınması imar kanunun kapsamına giren tüm yapılar için zorunlu olup " bina" yapı çeşitlerinden biridir.
Bu kapsamda şüphelinin ruhsata aykırı olarak bina üzerinde gerçekleştirdiği eylemi "imar kirliliğine neden olmak" suçunu oluşturmakta ve atılı suç 5237 s. TCK m.184/f.1 hükmüne temas etmektedir.
Şüphelinin alınan beyanında özetle, söz konusu binanın kendisine ait olduğunu, yazlık olarak kullandığını, yapının tadilata ihtiyacı olduğunu, sitede bulunan diğer komşularının da yaptırdığını görünce kendisinin de tadilat yaptırdığını, suç olduğunu bilmediğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği, Bodrum Belediyesi tarafından yapılan ihbar ve bu ihbara eklenen bilgi ve belgelerden ise söz konusu yapılan inşai failiyetlerin ruhsatsız olması nedeniyle 25/02/2016 tarihinde mühürlendiği, mühürleme sonrası şüpheli tarafından söz konusu yapının eski haline getirilmediğinin belirtildiği görülmüş olup, başta mühürleme zaptı ve şüpheli ikrarı olmak üzere, şüphelinin imar planına aykırı davranarak bina üzerinde ruhsatsız bir şekilde ek yapılar yaptırmak suretiyle atılı suçu işlediğine dair hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe nedeni oluşturacak delil elde edildiği, suçun sübutuna yönelik delillerin takdir ve değerlendirmesinin ise mahkemesine ait olduğu incelenen tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşıldığı iddiası ve K1'un TCK.nun 184/1, 53/1. maddeleri gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Yine Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının 16/01/2017 tarih 2017/181 E. sayılı iddianamesiyle, sanığın 3. Derece Arkeolojik SİT alanında izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu gerekçesiyle, 2863 sayılı kanun 65/4. maddesi ve TCK.nun 53/1. maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Açılan kamu davası Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/600 E. sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/07/2017 tarih ve 2016/600 E. 2017/577 K. sayılı kararı ile, K1'un 5237 sayılı TCK.nun 44. maddesi yollamasıyla, 2863 sayılı yasının 65/1. maddesi ve TKC.nun 62/1, 52/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis 120,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları dosya içerisinde mevcuttur.
Bodrum Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından düzenlenen 25/02/2016 tarihli yapı tatil zaptı ile "yapı ruhsatı eki onaylı projesine aykırı ve kaçak olarak (3,10x1,55)+(6,20x3,90)+0,50x3,15) metre ebatlarında h:2,60 metre yüksekliğinde betonarme aksamlı bodrum kat yapılmış olduğu, binanın ön cephesine h:2,60 metre yüksekliğinde betonarme aksamlı ilave kapalı alan yapılmış olduğu ve binanın ön cephe zemin kata hitap eden (2,70x6,20) metre ebatlarında h:2,60 metre yüksekliğinde betonarme aksamlı balkon yapılmış olduğu tespit edilerek mühürlendiği" belirtilmiş, yine 28/03/2016 tarihinde yerinde yapılan kontrol sonucunda durdurulup mühürlenen kaçak imalatların yıktırılmadığı tespit edilmiş ve 12/04/2016 tarihli encümen kararı ile ruhsata aykırı olarak yapılan yerin yıkılmasına karar verilerek Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur.
Mahkememizce söz konusu taşınmazın tapu kaydı celp edilip incelendiğinde; beyanlar hanesinde 30/10/1979 tarihinde işlenmiş, eski eser olduğuna ilişkin şerh bulunduğu görülmüştür.
Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nın 28/04/2017 tarihli kararında özetle, söz konusu taşınmazın Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun 03/07/1987 tarih ve 3492 sayılı kararı ile tescilli III.Derecede arkeolojik sit alanı içinde yer aldığı" belirtilmektedir.
Mahkememizce inşaat ve arkeolog bilirkişisi eşliğinde mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 22/11/2016 bilirkişi raporu incelendiğinde "ruhsatsız olarak yapılan yapıların bina kapsamında ve izinsiz inşai ve fiziki müdahale olduğu" değerlendirmesinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında hukuka aykırı olarak elde edilen delil bulunmamaktadır.
5237 sayılı Yasanın 184/1. maddesinde yapı ruhsatiyesi almadan yahut ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak suç olarak tanımlanmıştır. Bina kavramı İmar Kanunu'nun beşinci maddesinde "kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapı" olarak tarif edilmiştir.
Somut olayda; söz konusu taşınmazda ruhsatsız olarak bina yapıldığı dosya kapsamından sabittir. Mahkememizin gözlemi ve taşınmaza ilişkin belge ve fotoğraflarla uyumlu bilirkişi raporunda taşınmaza eklenen bölmenin bina kapsamında olduğu ve sanığa fazladan bir kullanım alanı sağladığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca dosya içerisindeki belgelerden taşınmazın sit alanı içerisinde bulunduğu, inşaat için ilgili kurumlardan izin alınmadığı da dikkate alındığında sit alanına izinsiz inşaai müdahalede bulunulduğu aynı eylemle aynı zamanda imar kirliliğine neden olmak suçu işlendiği gözetilerek 5237 sayılı yasanın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren ve suç olan ve sanığın eylemine uyan 2863 sayılı yasanın 65/1. Maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Sanık da zaten savunmasında izinsiz olarak bir kısım tadilatlar yaptığını kabul etmiş, tapunun beyanlar hanesinde çok eski tarihte verilmiş bir şerh olduğu dikkate alındığında sanığın söz konusu taşınmazın sit alanı içerisinde kaldığını bilmediğine ilişkin savunmasına itibar edilmemiştir.
Sanık hakkında ceza tayin edilirken, 5237 Sayılı Yasanın 61/1.maddesindeki ölçütler dikkate alınarak alt sınırdan ayrılmayı gerektiren bir neden görülmemiştir.
Sanığın geçmişi, dosya kapsamından anlaşılan sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki gözlemlenen davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önüne alınarak cezasından takdiri olarak indirime gidilmiştir.
Sanığın aylık kazancının 3.000 TL civarında olduğu dikkate alınarak, sanık hakkında belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı takdiren (30 TL) olarak belirlenmiştir.
5237 sayılı Yasanın 184/5 maddesi gereğince, eski hale getirme halinde davanın düşeceği veya cezanın kesinleşmiş olması halinde cezanın infaz edilmeyeceğinin özel olarak düzenlenmesi karşısında, sanık tarafından izinsiz ve ruhsata aykırı olarak inşaa edilen yapıların eski hale getirilmediği, yani zararın giderilmediği anlaşıldığından, CMK 231/5 maddesinde belirtilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler uygulanmamıştır.
Hükmedilen hapis cezasının iki yılın altında olduğu, sanığın sabıkasının bulunmadığı ve yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat oluştuğundan, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının 5237 Sayılı TCK’nın 51/1. maddesi uyarınca ertelenmiştir.
Her ne kadar sanık hakkında; imar kirliliğine neden olmak suçundan 5237 sayılı Yasanın 184/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle ayrıca kamu davası açılmış ise de; anılan Yasanın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereği sanığın en ağır cezayı gerektiren fiilden sorumlu tutulması gerektiği ve 2863 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, imar kirliliği suçunun cezasından daha ağır olduğu anlaşıldığından, bu suçtan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm kurulmuştur.
Karara karşı sanık tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6. Ceza Dairesince karar hukuka aykırı yönler bulunduğu gerekçesiyle duruşma açılmasına karar verilmiştir.
Suça konu yapılaştırmanın gerçekleştiği alanın 3. Derece Arkeolojik SİT alanı içerisinde bulunduğu sabittir.
Sanık alınan savunmasında, buranın SİT alanı olduğunu bilmediğini, tapuya da bakmadığını, etrafta tadilatları gördüğünde ona uygun olarak kimsenin görüntüsünü kapatmayacak şekilde bir bölme yaptığını beyan etmiş, alınan bir diğer savunmasında da, raporda geçen yerleri kendisinin yaptırdığını, evi aldığında evin çok eski ve oturulamayacak halde olduğunu, komşularına bakıp bütçesine uygun bir şeklide yaptırdığı, SİT alanı olduğunu bilmediğini, tapuyu kontrol etmediğini beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif yapıldığı, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, kırmızı A ile gösterilen 6,20x3,90+3,15x0,50 metre ebatlarında, 2,60 metre yüksekliğinde, bodrum kat imalatı yapıldığı, bunun bina kapsamında olduğu, cam doğrama tarihlerine göre bodrum katın 2003/2(2003 yılının 6. ayında tadilat görüp kullanıma açılmış olduğu), binanın ön cephesinde mavi B İLE gösterilen 6,20x2,70 metre ebatlarında 1. kata hitap eden, 2,80 metre yüksekliğinde, etrafı açık betonarme kola ve döşeme imalatının yapı kapsamında olduğu, zemin kat planında Mor C ile gösterilen 1,55x3,10+3x1,25 metre ebatlarında 2,80 metre yüksekliğinde betonarme aksamlı etrafı duvar ve cam doğramayla kapatılarak mevcut bina kullanım alınana dahil edildiği görülen imalatların, bina kapsamında olduğu, bodrum kat imalatı hariç diğer imalatların 1-3 yıl içinde yapılmış olduğu, söz konusu alanın 3. Derece Arkeolojik SİT alanı içerisinde yer aldığı, izinsiz inşai müdahale olduğu, SİT saha dokusunda taşınır veya taşınmaz kültür varlığının ortaya çıkartılmadığı, tahribinin tespit edilemediği, ayrıca civarda toprak üstünde herhangi bir taşınmaz kültür varlığının bulunmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Muğla Büyükşehir Belediyesine bağlı KUDEB 25/06/2014 tarihinde kurulup faaliyete geçmiştir. Bunun dışında Bodrum Belediye Başkanlığı nezdinde KUDEB kurulup faaliyete geçmemiştir.
İddianamede suç tarihinin 25/02/2006 olduğu yazılmış ise de, bilirkişilerin 22/11/2016 tarihli raporlarında 2003 yılında yapılan bodrum kat harici yerlerin 1-3 yıl içinde yapıldığı yönündeki tespitleri nazara alındığında, sanığın eyleminin KUDEB kurulu alanda gerçekleştirdiği, 20/08/2016 tarih 6745 sayılı yasanın 25. maddesiyle 2863 sayılı yasanın 65/4 maddesi kapsamına yalnızca basit onarım niteliğindeki eylemlerin dahil edildiği, yasa değişikliği öncesinde ise, izinsiz inşai ve fiziki müdahale eylemlerinin KUDEB.in kurulup faaliyete geçmesi koşuluna bağlı olarak 2863 sayılı yasanın 65/4. maddesinde düzenlenen eylemler olarak kabul edilmiştir.
İddianameler, bilirkişi raporları, yapı tatil zaptı, sanığın tüm aşamalardaki savunmaları, duruşma tutanakları, İlk Derece Mahkemesi kararı, istinaf dilekçesi ve tüm dosya kapsamına göre;
Sanığın 3. Derece Arkeolojik SİT alanında yer alan taşınmazında, izinsiz olarak tutanak tarihinden 1-3 yıl kadar önce izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunarak, bina niteliğinde ruhsatsız yapılaşmaya gittiği, sanığın eyleminin KUDEB.in kurulup faaliyete geçtiği alanda işlediğinin dosya kapsamına göre sabit olduğu, ilk derece mahkemesince sanığın 2863 sayılı yasanın 65/4. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, 2863 sayılı kanunun 65/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilerek fazla ceza vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle;
1- Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/07/2017 tarih ve 2016/600 E. 2017/577 K. sayılı kararının CMK.nun 280/2. maddesi uyarınca kaldırılmasına,
2- Sanık K1'un sübut bulan KUDEB kurulu alanda izinsiz inşai ve fiziki müdahale eylemi nedeniyle 2863 sayılı kanunun 65/4. maddesi gereğince cezalandırılmasına,
3- Anayasa Mahkemesi iptal kararı gözetilerek sanık K1 hakkında TCK.nun 53/1-2-3. maddesinin tatbik edilmesine,
4- Yargılama giderlerinin sanık K1 tahsiline karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.
SAVUNMA:
Sanık K1 soruşturma ve ilk derece mahkemesince alınan savunmasında:"Bu konu ile ilgili olarak daha önce mahkemede savunma yapmıştım. O savunmamı aynen tekrar ediyorum. Ben buranın sit alanı olduğunu bilmiyordum. Tapuya da inanın hiç bakmadım. Biz zaten çok okumuş yazmış insan değiliz. Etrafta yapılan tadilatları gördüğümde ona uygun olarak kimsenin görüntüsünü kapatmayacak şekilde bir bölme yaptım. Suç olduğunu bilmiyordum"şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık K1 Dairemizce talimat ile alınan savunmasında:" Bana adresi verilen gayrimenkul üzerinde yapılmış olan imalatlar hepsi aynı tarihte yapılmış olup, 2013 yılında tarafımdan yaptırılmıştır. Bu yer benim adıma kayıtlı olup zaman zaman kiracı kullanmış ise de imalatları ben yaptırdım. Burayla ilgili 7143 sayılı yasa kapsamında imar barışı nedeniyle başvurda bulunup örneğini sunduğum yapı kayıt belgesini aldım. Savunmam bundan ibarettir, öncelikle beraatime mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ederim" şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER:
1-)Yapı Tatil Zaptı,
2-)Yapı Kayıt Belgesi,
3-)Tapu Kaydı,
4-)Keşif ve bilirkişi raporu,
5-) Sanık savunması,
6-)Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Gerek sanığın ikrarı ve gerekse Bodrum Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevlilerince düzenlenmiş 25/02/2016 tarihli yapı tatil zaptı içeriğine göre sanığın tapuda maliki bulunduğu 3. Derece Arkeolojik Sit Alanında bulunan A1'de kayıtlı 718 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapı ruhsat ve onaylı projesine aykırı olarak 2013 yılında 3,10*1,55 + 6,20*3,90 + 0,50*3,15 ebatlarında 2,60 metre yüksekliğinde bodrum kat ile binanın ön cephesinde 2,10*1,55+ 1,25*3,00 metre ebatların yine 2,60 metre yüksekliğinde betonarme aksamlı ilave kapalı alanlar inşa ettiği, 1,70*6,20 metre ebatlarında da balkon ilavesinin yapıldığı, yapılan yargılama, keşif ve bilirkişi raporlarıyla sabittir.
Sanık hakkında yapılan imalatlar nedeniyle imar kirliliği ve kültür ve tabiat varlıklarına inşai ve fiziki müdahale suçlarını işlediğinden bahisle iki ayrı dava açılmıştır. Yerel mahkemece her iki dava birleştirilerek yapılan yargılama sonunda 2863 Sayılı Yasanın 65/1, TCK 62/1 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 120 TL APC (hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden erteleme) cezası ile cezalandırıldığı görülmüştür.
DAİREMİZİN KABULÜ:
Yukarıda açıklandığı üzere sanığın 3.Derece Arkeolojik Sit Alanında bulunan taşınmaz üzerinde birden fazla imalat yaptığı ve bu imalatların yerel mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu krokide A, C ve E harfleriyle gösterilen imalatların bina kapsamında, B ve D harfiyle gösterilen imalatların ise yapı kapsamında olduğu belirlenmiş, ancak yapılan imalatların 3.Derece Arkeolojik Sit Alanına kazı ve benzeri faaliyet bulunmaması nedeniyle zarar vermediği, zarar olgusunun bilirkişi raporuyla da sabit olmadığı, sanığın eylemlerinin suç tarihi itibariyle 2863 Sayılı Yasanın 65.maddesinde 6745 Sayılı Yasayla yapılan değişiklik öncesinde gerçekleştirildiği ve bu tarih itibariyle de KUDEB'in kurulu olup, faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır.
3.Derece Arkeolojik Sit Alanının zarar görmemiş olması ve bölgede KUDEB'in de kurulu olup faaliyette bulunması nedeniyle 2863 Sayılı Yasa açısından sanığın eyleminin 65/4 maddesinde yazılı inşai ve fiziki müdahale kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, keşif ve bilirkişi raporuyla belirlenen bina nitelikli imalatlar yönünden ise eylemin imar kirliliğini oluşturan TCK 184/1 kapsamında açıklanan suçu oluşturduğu, TCK 44 yollamasıyla en ağır cezayı gerektiren TCK 184/1 maddesi uygulanması gerekmekte ise de sanığın 15/11/2018 tarihinde suça konu taşınmaza ilişkin yapı kayıt belgesi almış olması nedeniyle hakkında imar barışına ilişkin 7143 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği ve bu nedenle sanığın eylemine 2863 Sayılı Yasanın 65/4 maddesinde yazılı ceza hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
YEREL MAHKEMENİN KARARINDAKİ HUKUKA AYKIRILIK:
Yerel mahkemece sanığın TCK 44 maddesi uyarınca 2863 Sayılı Yasanın 65/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına ilişkin verdiği kararın 3.Derece Arkeolojik Sit Alanının zarar gördüğünün sabit olmaması ve sanığın 2863 Sayılı Yasa açısından hakkında bölgede KUDEB'in kurulu olması nedeniyle eylemin 65/4 maddesini ihlal eder nitelikte bulunduğu, bu nedenle TCK 44 maddesi hükümlerine göre hüküm tarihinde sanığın yapı kayıt belgesi almadığı nazara alındığında eylemin imar kirliliğini oluşturan TCK 184/1 maddesinde yazılı suçu oluşturduğu ve hakkında söz konusu hükümler uyarınca uygulama yapılması gerektiği, yerel mahkemece sanık hakkında 2863 Sayılı Yasanın 65/1 maddesinin uygulanmış olmasının hukuka aykırılık yarattığı, bu nedenle Dairemizce duruşma açılmasına karar verilmiştir.
Dairemizce yapılan duruşmalar sırasında sanığın yapı kayıt belgesi alması nedeniyle eylemin 2863 Sayılı Yasanın 65/4 maddesi oluştuğu anlaşılmış ve anılan yasa hükümleri uyarınca sanığın ceza sorumluluğu yönüne gidilmiştir.
SONUÇ:
Sanığın 2863 sayılı yasaya muhalefet suçunu işlediği sabit olmakla iddia makamının mütalaasına uygun olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Sanık K1 hakkında Bodrum 6.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/07/2017 tarih 2016/600 Esas-2017/577 Karar sayılı kararıyla 2863 sayılı yasaya muhalefet suçundan eylemine uyan aynı yasanın 65/1, TCK'nun 62/1, 52/2, 51/1 maddeleri uyarınca verilmiş erteli 1 yıl 8 ay hapis cezası ile 120.TL adli para cezasına ilişkin sanık müdafiinin istinaf başvurusunun kabulü ile CMK'nun 280/2.maddesi uyarınca hükümlerin KALDIRILMASINA,
2-)Sanık K1'unüzerine atılı 2863 sayılı yasaya muhalefet suçunu işlediği anlaşılmakla; aynı yasanın 65/4 maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri dikkate alınarak takdiren alt sınırdan ceza tayini ile takdiren ve tercihen 180 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Sanığın duruşmalardaki saygılı davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek cezasının 5237 sayılı TCK nun 62/1 maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirilerek sanığın 150 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Sanığa verilen adli para cezasının TCK'nun 52/2 maddesi uyarınca beher günü sanığın kişiliği ve ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak 20 TL hesabı ile SANIĞIN 3000.TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığa verilen adli para cezasının 5237 sayılı TCK nun 52/4. maddesi gereğince sanığın ekonomik ve şahsi halleri göz önüne alınarak birer ay ara ile 20 eşit taksit halinde sanıktan tahsiline,
Sanığın sabıkasız oluşuna, kişilik özelliklerine göre ileride yeniden suç işlemeyeceği konusunda Mahkememizde olumlu kanaat oluştuğundan, CMK nun 5278 sayılı Kanun ile değişik 231/5 maddesi uyarıncaHÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,
Sanığın CMK 231/8 maddesi uyarınca takdiren 5 YIL DENETİM SÜRESİNE TABİ TUTULMASINA,
Katılan kurum kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca ilk derece mahkemesi aşamasına ilişkin 1980.TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine,
Aşağıda dökümü yapılan (135,25.TL) yargılama giderinin sanıktan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair; katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilinin ve sanığın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Dairemize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt kâtibine beyanda bulunmak veya bir başka İlk Derece Ceza Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi aracılığıyla veya ceza evinde bulunması halinde ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek dilekçe göndermek sûreti ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince incelenmek üzereİTİRAZyolu açık olmak üzere Cumhuriyet Savcısı Erol Bingöl'ün huzuru ile iddia makamının mütalaasına uygun olarak oybirliğiyle karar verildi. 19/02/2019