İstemin_Özeti : 12.5.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 Seri No'lu Tahsilat Genel Tebliği'nin III/D-4. bölümünde yer alan "ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir." cümlesi ile "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır." cümlesinin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi : Dava konusu edilen ikinci cümlenin iptali, ilk cümlenin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : K2
Düşüncesi : Dava, 12.5.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin III/D-4. bölümünde yer alan " ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir." cümlesi ile "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanmayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır" cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
31.03.2005 tarihli ve mükerrer 25772 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2. maddesinde Kabahat; Kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış olup; 3. maddesinde Bu Kanunun;
a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır .hükmü yer almıştır.
Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasında: 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişki kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir hükmü yer almış 6. maddesinin birinci fıkrasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır kuralına yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 17. maddesinin 4. fıkrasında (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) :Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekenı idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur hükmü,7. fıkrasında: İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz hükmü yer almıştır. Kanunun 22. maddesinin 4. fıkrasında İdari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayıl Vergi usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılarak uygulanır.Bu suretle idari para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkat alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idari para cezaları açısından uygulanmaz.hükmü yer almış, 26. maddesinde: (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.kuralına yer verilmiştir.
12.5.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin III/D-4. bölümünde yer alan " ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir." cümlesinin iptali istemine ilişkin;
5326 sayılı Kanunda idari para cezalarına ilişkin atıf yapılan kanunlara göre işlem tesis edileceği hüküm altına alınmış bu kapsamda genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların da 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edileceği düzenlenmiştir.
İdari para cezaları için genel kanun olan 5326 sayılı kanunda idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar ile idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümler ödeme usulü , zamanaşımı gibi hususlarda düzenleme yapılmış ancak 5326 sayılı Kanunda idari para cezasının ödeme süresine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğinden idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarında cezanın ödeme süresinin düzenlenip düzenlenmediğine bakılması gerekmektedir.
Buna göre, idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarında ödeme süresine yer verilmiş olması halinde özel kanunda yer alan hükmün esas alınması gerekmektedir. Bu hususta bir hükmün bulunmaması halinde ödeme süresinin ne olacağı konusunda 5326 sayılı Kanununun esas alınması gerektiği açıktır.
Özel kanunlarında ödeme süresi belirlenmemiş olan idari para cezalarının ödeme süresinin tayininin 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan açık atıf nedeniyle 6183 sayılı Kanunun 37. maddesine göre belirlenmesi gerekmektedir. 6183 sayılı Kanunun 37. maddesinde de; Amme alacakları hususi kanunlarda belli edilen zamanlarda ödenir. Hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekaletince belirtilecek usüle göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir. Bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vadesi günüdür. Amme borçlusu isterse borcunu belli zamanlardan önce ödeyebilir." Hükmüne yer vermek suretiyle konu açıklığa kavuşturulmuştur.
Bu durumda, özel kanunlarında ödeme süresi belirlenmemiş olan idari para cezalarının ödeme süresinin tayininin 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan açık atıf nedeniyle 6183 sayılı Kanunun 37. maddesine göre belirlenmesi gerektiğinden dava konusu 442 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin III.idari Para Cezası Vermeye Yetkili Olan Kamu Tüzel Kişilerince Yapılacak İşlemler başlıklı bölümünün "D- İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı ve Tahsili" alt başlıklı bölümünün 4. İndirim Uygulaması başlığı altında yeralan " ..ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içerisinde ödenmektedir." ibaresinde 5326 ve 6183 sayılı Kanunlara aykırılık bulunmamaktadır
Dava konusu Genel Tebliğin "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanmayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır" cümlesinin iptali istemine gelince;
5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin 6. fıkrasında:" Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." kuralına yer verilmiştir.
Maddede yer alan düzenlemeyle peşin ödeme indirimi hakkı, idari para cezasını veren kamu görevlisine, para cezasının verildiği anda ya da idari para cezasının kanun yoluna başvuru süresi içerisinde ödenmesi durumunda , idari para cezasının dörtte üçünün ödenebileceğine yönelik olarak bir hak verilmiştir.
Erken ödemeyi teşvik eden düzenlemeler Kanunla tanımlanmış ödemeye ilişkin sürelerden önce ödenen tutarlarda indirim şeklinde yapılmakta olup, kimi kanunlarda erken ödemeyi teşvik edici düzenlemeler , kanunda belirtilen ödemeye ilişkin sürelerden önce ödenen tutarlarda indirim şeklinde yapıldığı gibi, bazı kanuni düzenlemelerle dava yoluna gidilmemesinin karşılığı olarak da kullanılmaktadır.
Ancak, burada 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 6. fıkrasına bakıldığında maddede peşin ödeme müessesesinin davaların azaltılmasına yönelik bir amaç değil erken ödemeyi teşvik amaçlı bir düzenleme olduğu diğer bir deyişle, peşin ödeme indirimi hakkının kanun yoluna başvuru süresinden daha kısa belirlenmiş olan ödeme süresi içerisinde yapılan ödemelere tanındığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu Genel Tebliğle yapılan ve davacı tarafından iptali istenilen düzenlemeyle de bu duruma açıklık getirildiği dayanağı Kanuna aykırılık taşımadığı, hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü.
Dava, 12.5.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 Seri No'lu Tahsilat Genel Tebliği'nin III/D-4. bölümünde yer alan "ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir." cümlesi ile "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır." cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun ''İdari Para Cezası'' başlıklı 17. maddesinin altıncı fıkrasında ''Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez'' hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun ''Ödeme zamanı ve önce ödeme'' başlıklı 37. Maddesinde, '' Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir. Hususi kanunlarında ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir.'' hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Davalı idarelerce 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamına giren idari para cezalarının uygulanmasına yönelik dava konusu 442 sayılı Tahsilat Genel Tebliği çıkarılmış, bu tebliğin '' İndirim Uygulaması'' başlıklı III/D-4. bölümünde, 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin altıncı fıkrasında yer verilen peşin ödeme indiriminin 6183 sayılı Kanunun 37. maddesiyle birlikte değerlendirilmek suretiyle nasıl uygulanması gerektiğine dair açıklamalara yer verilmiştir. Bu bağlamda tebliğde, kanun yolu süresine ilişkin olarak ikili bir ayrım yapılmış, 5326 sayılı Kanun kapsamına giren idari para cezaları için peşin ödeme indiriminin, bu Kanunda öngörülen 7 günlük veya 15 günlük kanun yolu süreleri içinde yapılan ödemeler için geçerli olacağı belirtilmiş, buna karşın 5326 sayılı Kanun kapsamına girmeyen idari para cezaları için ise kendi özel kanunlarında öngörülen dava açma süresi içinde yapılan ödemeler için indirim uygulanacağı belirtildikten sonra; davaya konu şu cümlelere yer verilmiştir: (1) ''... ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir. (2) "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. ''
Davacı; kendisine Rekabet Kurulu tarafından idari para cezası verildiğini, bu cezaya karşı kanun yoluna başvurma süresinin altmış gün olduğunu, anılan cezanın ödenmesi için yapılan davet yazısında davaya konu 442 seri nolu Tebliğe atıf yapılarak dava açma süresi altmış gün olsa da bir ay içerisinde ödeme yapılması gerektiğinin belirtildiğini, 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin altıncı fıkrasındaki hükmün kendilerine peşin ödeme indiriminden yararlanabilmek için somut olay özelinde 60 günlük bir süre tanıdığı, oysa adı geçen Tebliğ ile Kabahatler Kanununun vermiş olduğu hakkın sınırlandırıldığını ileri sürmektedir.
Davalı idarelerce, 5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının tahsili hakkında 6183 sayılı Kanuna atıf yapıldığı, münhasıran Kabahatler Kanununda herhangi bir vadenin öngörülmediği, ancak borç-alacak ilişkisinin doğası gereği mutlaka bir vadenin belirlenmesinin icap ettiği, Kabahatler Kanununda her ne kadar peşin ödeme indiriminden yararlanmak için kanun yoluna başvurma süresi içinde ödeme yapılması gerektiği belirtilmişse de, bu indirimin 6183 sayıl Kanun öngörülen 1 aylık süre içindeki ödemeler bakımından geçerli olduğu savunulmaktadır.
Davanın (1) numaralı cümlesinin incelenmesi:
Yukarıda yer verilen ifadenin yeni bir hukuki durum yaratmadığı, sadece yasal durumu tespit ettiği ve 6183 sayılı Kanunun 37. maddesinde yer alan ''Hususi kanunlarında ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir.'' hükmünün başka şekilde ifade edilişi olduğu görüldüğünden davanın bu kısmında hukuka aykırılık bulunamaktadır.
Davanın (2) numaralı cümlesinin incelenmesi:
5326 sayılı Kanunun öngörülen peşin ödeme indiriminden yararlanabilmek için ''kanun yoluna başvurmadan önce'' ödenme koşulu tek şart olarak belirtmiş bunun dışında vadeye ilişkin olarak herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Diğer bir ifadeyle 60 günlük dava açma süresi (kanun yolu) olan bir idari para cezasında indirim imkanından faydalanabilmek için mutlaka 1 aylık ön süre içinde ödeme yapılması gibi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Dolayısıyla kanunla daha geniş olarak belirlenen bir hakkın tebliğ ile daraltılması hukuka aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Tebliğin "Peşin ödeme indirimi amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. '' cümlesinin İPTALİNE, davanın ''... ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 inci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir.'' cümlesine yönelik kısmının ise REDDİNE, dava kısmen iptal, kısmen ret şeklinde sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin yarısı olan 132,30 TL' nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan 132,30 TL ile kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.500 TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz edilebileceğinin taraflara bildirilmesine, 30.6.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.