Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Temyiz Eden: ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

Karşı Taraf: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : 1991 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda önerilen vergi ve cezalarla ilgili olarak tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılamaması üzerine düzenlenen tutanağa karşı dava açılmıştır. İstanbul 6. Vergi Mahkemesi'nin 26.12.1996 gün ve E:1996/1540, K:1996/1969 sayılı kararıyla, inceleme raporuyla belirlenen ve tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu vergi ye cezanın henüz tarh ve tebliğ aşamasından geçmediği, bu durumda ortada idari davaya konu kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirket, söz konusu tutanakta vergi ve ceza miktarları belli olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Savcısı Anıl Genç'in Düşüncesi : Uyuşmazlık, inceleme raporu ile önerilen ve tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılamayan gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı, vergi mahkemelerinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonu kararlarının tebliğ edilmiş olması gerektiği, uzlaşmaya varılamaması üzerine tarh işleminin yapılması beklenmeden davaya konu olabilecek idari işlemlerden olmayan vergi inceleme raporuna karşı dava açılamayacağı gerekçesiyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden, 1991 yılı işlemleri incelenen yükümlünün, adına salınacak vergi ve kesilecek ceza hakkında tarhiyat öncesi uzlaşma talep ettiği, uzlaşmaya varılamaması nedeniyle uzlaşmaya konu vergi ve cezanın dava konusu yapıldığı ve daha sonra tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesinde belirtilen miktarla tarhiyat öncesi uzlaşmada görüşülen miktarlar arasında bir fark bulunmadığı gibi söz konusu bildirimin dosyaya ibraz edildiği anlaşılmıştır.

İdari işlemler tesis edildikleri tarihte hukuken var olan geçerli bir işlem niteliğini kazanırlar. Yazılı bildirimin amacı ilgilileri işlemden haberdar etmek ve dava haklarını kullanmalarına olanak sağlamaktır.

Olayda yükümlü hak ve menfaatini ilgilendiren bir idari işlem tesis edildiğini, yazılı bildirim dışında tarhiyat öncesi uzlaşma görüşmelerinde öğrenmiş bulunduğundan, tarhiyatın kaldırılması istemiyle açılan davanın, vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilmediğinden davaya konu kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile esas hakkında bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi Süheyla Ohri'nin Düşüncesi : Tarhiyat öncesi uzlaşma görüşmelerinde salınacak vergi ve kesilecek cezalar hakkında bilgi sahibi olan davacının menfaatini ilgilendiren bu konu hakkında yazılı bildirimi beklemeden açtığı davanın incelenmesine engel bulunmamaktadır. Bu nedenle temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

İnceleme raporuyla öngörülen ve tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu edilmekle birlikte üzerinde uzlaşılamayan vergi ve cezalarla ilgili ihbarnameler tebliğ edilmeden, tarhiyat öncesi uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin tutanağın düzenlenmesi üzerine, söz konusu vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle açılan dava, bu vergi ve cezanın usulüne uygun bir şekilde ihbarname ile tebliğ edilmediği, dolayısıyla idari davaya konu edilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377 nci maddesinde mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri, 378 inci maddesinde ise, vergi mahkemelerinde dava açılabilmesi için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Bir vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; inceleme elemanı tarafından, tarhı gereken verginin matrahı ve miktarı ile kesilecek cezanın türü ve miktarının gösterildiği durumlarda: vergi dairelerinin, bu vergi ve cezaların yükümlülere duyurulmasını sağlayan vergi ve ceza ihbarnamelerini düzenlerken inceleme raporu doğrultusunda işlem yapmaları gerekeceğinden tarhiyat öncesi uzlaşmaya yanlamadığını saptayan tutanağın düzenlenmesiyle yukarıda değinilen kurallarda öngörüldüğü üzere vergi ve cezanın belirlendiğinin kabulü gerekir.

Olayda, davanın açılmasından sonra tebliğ edilen ihbarnamede belirtilen vergi ve cezalarla tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılamadığına ilişkin miktarın, inceleme raporunda öngörülen vergi ve ceza ile aynı tutarda olduğu açıktır. İdari işlemlerin tesis edildikleri tarihte hukuken var olan geçerli bir işlem niteliği kazandığı ve yazılı bildirimden amacın, ilgilileri işlemden haberdar etmek ve dava haklarını kullanmalarına olanak sağlamak olduğu dikkate alındığında; vergi salınmadan ve ceza kesilmeden durumdan haberdar olan yani ihbarnamenin tebliği beklenmeksizin işlemin varlığını öğrenen davacının açtığı davanın incelenmesine bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla; uzlaşmaya konu vergi ve cezanın henüz tarh ve tebliğ aşamalarından geçmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-d ve 15/1-b maddelerine dayanılarak davanın reddinde isabet görülmemiştir.

Bu nedenle İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 26.11.1996 günlü ve E:1996/1540, K:1996/1969 sayılı kararının bozulmasına 17.2.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.