T.C. Danıştay Başkanlığı - 5. Daire
Esas No.: 2016/51130
Karar No.: 2019/6723
Karar tarihi: 24.12.2019
Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

TEMYİZEDEN(DAVACI): K1

VEKİLİ: Av. K2

KARŞITARAF(DAVALI): Adalet Bakanlığı / ANKARA

İSTEMİN KONUSU : Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 12/08/2011 tarih ve E:2010/636, K:2011/925sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:Davacının, Afyonkarahisar 5. İcra Müdürlüğünde icra müdür yardımcısı olarak görev yaptığı döneme ilişkin hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucu "kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek" ve "hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" suçlarını işlediğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendinin (a) ve (ı) bentleri gereğince 1/10 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Afyonkarahisar 2. İcra Mahkemesi Hakimliğinin 05/07/2010 tarih ve 2010/3 sayılı kararınıniptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 12/08/2011 tarih ve E:2010/636, K:2011/925 sayılı kararında; dava dosyasındaki yer alan bilgi ve belgeler ile Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/06/2010 tarih ve E:2010/51, K:2010/90 sayılı kararının birlikte incelenmesinden, davacıya isnat edilen fiillerin sübuta erdiği ve söz konusu fiillerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendinin (a) ve (ı) alt bentleri kapsamına girdiği, öte yandan, davacının disiplin cezasına konu olan eylemleri nedeniyle Afyonkarahisar 2.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamasında anılan Mahkemenin 09/06/2010 tarih ve E:2010/51, K:2010/90 sayılı kararıyla 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve anılan cezanın ertelenmesine karar verildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacı tarafından; dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği, İdare Mahkmesince 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun "takip masrafları" başlıklı 59. maddesinin göz önünde bulundurulmadığı, anılan maddeye göre haciz giderleri peşin ödenmezse gidere bağlı işlemin yapılmasından icra dairesinin sorumlu tutulamayacağı, müştekinin haciz giderlerini zamanında ödememesi nedeniyle haciz işlemlerinin geciktiği ve bu durumun da aracın haciz mahallinden kaçırılmasında etkili olduğu, aracı kaçırmaya çalıştıklarını görmediği, aracı kaçırmaya çalıştıklarını anlamış olsaydı engel olacağı, olayla ilgili kastı ya da ihmali bulunmadığı, müştekinin iftira attığı, aynı olay nedeniyle ceza mahkemesince verilen kararın temyiz incelemesinde olduğu, dava konusu işlemde alt ceza uygulamasına ilişkin değerlendirmede bulunulmadığı, alt ceza uygulanmaması halinde gerekçesinin işlemde belirtilmesi gerektiği, usulüne uygun soruşturma yapılmadığı, son savunmasının alınmadığı, olayla ilgili bilgi ve görgüsü bulunan tanıkların dinlenmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından; idare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile bozulabilmelerinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olduğu, temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı ileri sürülerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K3'İN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığının 23/02/2010 tarih ve 2010/1103 soruşturma sayılı yazısıyla; yazı ekinde gönderilen iddianame ile davacı hakkında görevi kötüye kullanma ve irtikap suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığının belirtilmesi üzerine Afyonkarahisar 2. İcra Mahkemesi Hakimliğince "görev nedeni ile çıkar sağlama" suçunu işlediğinden bahisle davacı hakkındadisiplin soruşturması başlatılmıştır.

Disiplin soruşturması neticesinde, Afyonkarahisar 2. İcra Mahkemesi Hakimliğinin 05/07/2010 tarih ve 2010/3 sayılı sayılı kararı ile; icra müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, "kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek" ve "hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" suçlarını işlediğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendinin (a) ve (ı) bentleri gereğince 1/10 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127. maddesinde, bu Kanunun 125. maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında belirtilen süreler içinde disiplin soruşturması başlatılması gerektiği; 128. maddesinde, soruşturmanın tamamlanmasından sonra disiplin amirleri veya kurullarca disiplin cezasının verileceği; 130. maddesinde, devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memurun savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.

Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinin "Disiplin soruşturmasına başlama" başlıklı 21. maddesinde, "Memurun disipline aykırı davranışının öğrenilmesi üzerine, disiplin amiri veya görevlendireceği bir muhakkik tarafından derhal disiplin soruşturmasına başlanır." hükmü; "Savunma Hakkı" başlıklı 22. maddesinde ise, "Memura savunma hakkı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Hakkında soruşturma yapılan memura, isnat edilen fiil ve haller açıkça belirtilmek suretiyle, yedi günden az olmamak üzere verilen süre içerisinde savunma yapması, aksi halde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı hususu yazılı olarak bildirilir." hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Bu nedenle, disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Disiplin cezası vermeye yetkili mercilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerin işlenildiğinin öğrenilmesi halinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, hatta teknik konularda bilirkişilere inceleme yaptırılmak suretiyle, soruşturulanların görev ve konumları itibarıyla sorumlukları ile suçun oluş biçimi irdelenerek fiilin sübut bulup bulmadığının ortaya çıkarılması amacıyla yürütülen soruşturma sonucunda, adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması ve raporun disiplin cezası vermeye yetkili amire veya kurula sunulması üzerine yetkili amir ve kurullarca yukarıda sıralanan bilgi ve belgelerin bulunduğu soruşturma dosyasının incelenerek karar verilmesi, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olması,yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği, disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Öte yandan, soruşturma yapmakla görevlendirilenlerin ve cezayı verecek olan disiplin amirlerinin soruşturmaya konu olayla hiçbir ilgisi bulunmayan kişilerden olmaları, hakkında soruşturma yapılan kamu görevlisinin suç konusu eyleminden zarar gören veya yarar sağlayan kişilerden olmamaları, ayrıca soruşturulanın veya olayın mağduru durumundaki kişilerden etkilenecek konumda bulunmayan tamamen tarafsız kişi veya kişilerden olmaları ve kıdem ve görev bakımından en az soruşturulan ile aynı seviyede veya üst düzeyde bulunmaları gerekmektedir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve disiplin ilkeleri doğrultusunda, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra yasal süreler içerisinde ilgili memur hakkında disiplin soruşturması açılması, bağımsız soruşturmacı tarafından yapılan bu soruşturma sonucunda düzenlenen soruşturma raporu değerlendirilerek yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, kamu görevlilerine savunmaları alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği Anayasa'nın 129. maddesi ile anayasal olarak güvence altına alınmıştır.

Bu bağlamda, disiplin cezasıyla cezalandırılması için hakkında soruşturma açılan kamu görevlisine savunmasını yapmak üzere en az yedi günlük süre tanınmalı, savunma istem yazısında gerek savunma süresi gerekse disiplin suçunu oluşturan eylem ya da eylemler açık bir şekilde belirtilmeli, disiplin suçu oluşturan eylemin hangi disiplin kurallarını ihlal ettiği ortaya konulmalıdır. Bunun için de, disiplin soruşturmasıyla ilgili tüm hukuki delillerin toplanması ve soruşturmanın usulüne uygun olarak tamamlanması gerekmektedir. Aksi durumun, hangi disiplin suçunu, ne zaman ve ne şekilde işlediği tam olarak ortaya konulamayan ilgilinin Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağı açıktır.

Dosyanın incelenmesinden, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığının 23/02/2010 tarih ve 2010/1103 soruşturma sayılı yazısı ekinde gönderilen iddianame ile davacı hakkında görevi kötüye kullanma ve irtikap suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığının belirtilmesi üzerine Afyonkarahisar 2. İcra Mahkemesi Hakimliğince disiplin soruşturması açıldığı ve disiplin cezasının da disiplin soruşturmasını yapan aynı amir tarafından verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, disiplin cezası vermeye yetkili amir olan icra mahkemesi hakimi dışında bağımsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması yaptırılması gerekirken, bağımsız bir soruşturmacı atanmadan disiplin amirince soruşturma yapılması ve daha sonra aynı disiplin amiri tarafından disiplin cezası verilmesi yukarıda açıklanan ilkelere ve özellikle objektiflik ve tarafsızlık ilkelerine uygun düşmediğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan, davacıya isnat edilen eylemler ile ilgili olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 130. maddesi kapsamında davacının savunmasının alınmadığı da görülmektedir. Bu durumda, davacının anayasal güvence altında bulunan savunma hakkının kısıtlanması suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 12/08/2011 tarih ve E:2010/636, K:2011/925 sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.