Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Savunmanın Özeti : savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : K1

Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dosyası incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulüyle Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/03/2014 gün ve E:2012/1742, K:2014/2334 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.

Dava; A1 mevkiinde davacının maliki olduğu 250 parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan kuyuya Malatya Belediyesi çöp toplama sahasından atık su sızması nedeniyle kayısı bahçesinde ve kuyuda meydana geldiği ileri sürülen 30.000,00 TL maddi zararın hizmet kusuru ilkesi gereğince yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, davacının kayısı bahçesindeki ağaçlarının kurumasına, taşınmazda bulunan kuyuya davalı idarenin çöp toplama sahasından sızan suların sebep olduğu yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı, çöp toplama sahasının 1987 yılından bu yana faaliyette bulunduğu, 2001 ve 2007 yıllarında kuyu suyunun analizi sonucu düzenlenen raporlara göre sulama suyu olarak kullanılmasının sakıncalı olduğu, buna rağmen davacı tarafından bahçenin sulamasına devam edildiği, davacının açtığı kuyu için herhangi bir izin almadığı, bu nedenlerle davacının ağaçlarının kuyuya sızan atık sulardan dolayı kuruması ve kuyunun kullanılamaz hale gelmesi sebebiyle uğradığını iddia ettiği maddi zararın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanmadığı sonucuna ulaşılması gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

T.C. Anayasasının 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesiyle yükümlü olan idarenin hizmetin gerçekleştirilmesi sırasında alınması gereken tedbirleri alması gerekli olup aksi durum meydana gelen zararın tazminini gerektirmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre bir idari eylemden dolayı tam yargı davası açılabilmesi için ortada o idari eylemden doğan tanımlanabilir ve miktarı belirlenebilir bir zararın olması gerekmektedir.

İdareler kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

Kusursuz sorumluluk, risk ilkesi ve fedakarlığın denkleştirilmesi olmak üzere iki ilkeye dayanmaktadır. Fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi veya kamu külfetleri karşısında vatandaşların eşitliği ilkesi; idarenin, nimetleri tüm toplum tarafından paylaşılan hukuka uygun eylem ve işlemlerin külfetlerinin belli kişi veya kişilerin üzerine kalmamasını, uğranılan zararın idarenin bir kusuru olmasa bile tazmin edilmesini öngörmektedir. Kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince idarenin hukuka uygun eylemlerinden doğan zararı da tazmin etme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bir başka anlatımla, idari hizmetlerin kuruluş ve işleyişlerinde mevcut kusurlardan doğan zararların idarece tazmini gerektiği açıktır. Ayrıca kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında bir görevle ilgili olarak genel külfetler dışında fertlere ve ferdi mülkiyete verilen zararların, eylemle zararlı sonuç arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla kusursuz sorumluluk esaslarına göre kusur aranmadan hizmetin sahibi idarece tazmin edilmesi hukukun genel ilkeleriyle hakkaniyet kuralları gereğidir. Aksine bir durumda; bu hizmetten doğan zarar bir veya birkaç kişiye yüklenmiş olacaktır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının maliki olduğu A1 mevkiinde tapunun 250 parsel numarasına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan kayısı bahçesini sulama amaçlı kullandığı keson kuyuya Malatya Belediyesi çöp toplama sahasından sızan atık suyun kayısı bahçesine zarar verdiğinden bahisle Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/401 D.iş sayılı dosyasında zarar tespiti yapıldığı, 10/03/2007 tarihli bilirkişi raporuna göre parsel içerisinde kuruyan kayısı ağaçları bedelinin 20.483,00 TL, keson kuyunun maliyetinin ise 5.164,14 TL olduğu, davacı tarafından davalı idare aleyhinde açılan tazminat davasında Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/02/2008 tarih ve E:2007/171, K:2008/31 sayılı kararıyla görevsizlik kararı verildiği, kararın yargıtay tarafından onanması üzerine, kayısı bedeli olarak 20.483,52 TL, sızan atık su nedeniyle kullanılamaz hale gelen keson kuyu bedeli olarak 9.517,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davalı Belediye, kamu yararını gerçekleştirmek, toplumsal bir ihtiyacı karşılamak için hizmet yürütmüş ve bir faaliyette bulunmuştur. İdarenin bu hizmetinden toplumun geneli yararlandığı halde, hizmetin külfeti davacı üzerinde bırakılmış ve davacı kamu lehine özel bir fedakarlığa katlanmak zorunda bırakılmıştır. Bu şekilde bozulan kamu külfetlerinin dağılımındaki dengenin bir denkleştirilmeyle yeniden kurulması gerekir. Bu denkleştirme ise kamu yararını gerçekleştirmek için girişilen bu hizmet nedeniyle zarara uğramış olan davacının zararının idarece tazmin edilmesi suretiyle gerçekleşecektir.

Bu bağlamda, davacı tarafından delil olarak dosyaya ibraz edilen Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/401 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı idareye ait çöp toplama sahasından davacının taşınmazında bulunan keson kuyuya sızan suların kuyu suyunu kirlettiği ve sızan sularda bulunan ağır metallerin ağaçlarda kurumaya sebep olduğu yönünde bir tespite yer verilmediği görülmekle birlikte dava konusu taşınmaz ve üzerindeki kayısı ağaçlarının Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı çöplerinin toplandığı yerin alt tarafında yer aldığı, bu nedenle öncelikle davacıya ait kuyu suyunun idarenin çöp toplama sahasından sızan sular nedeniyle kirlenip kirlenmediği hususu ile bu sularla sulanan kayısıların bu nedenle kuruyup kurumadığının tespiti için gerekirse bilirkişi incelemesi yapılarak idarenin kusuru olup olmadığının araştırılması, bu araştırmanın sonucunda davalı idarenin kusurlu olduğu sonucuna varıldığı takdirde idarenin kusuru nedeniyle neden olduğu zararın tazminine hükmedilmesi gerektiği tartışmasızdır.

Ancak, davalı idarenin zararın meydana gelmesinde kusurunun tespit edilememesi durumunda ise; davacı taşınmazının idarenin çöp toplama sahasına yakın olması nedeniyle davacının bir külfet altına sokulduğu ve kamu yararı lehine özel bir fedakarlığa katlanmak zorunda bırakıldığı hususları göz önüne alınarak kamu külfetleri karşısında vatandaşların eşitliği ilkesi uyarınca ve somut olayın özelliklerine göre tazminatın miktarı takdir edilmek suretiyle idarenin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, belirtilen hususlar değerlendirilmeksizin verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Malatya İdare Mahkemesinin 30/06/2011 günlü, E:2008/1705, K:2011/1538 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 10.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından düzeltme isteminin reddedilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına karşıyım.