Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

T.C.

D A N I Ş T A Y

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2024/186

Karar No : 2024/367

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Odası

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ... Bakanlığı

VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri ... ,

Hukuk Müşaviri ...

2- ... Merkezi

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 10/10/2023 tarih ve E:2023/2179, K:2023/4479 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: 27/01/2023 tarihinde ÖSYM sayfasında yayımlanan 2023 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nın 1. Dönem Başvuru Kılavuzu'nun 4. sayfasında yer alan "İlgili kurumlar tarafından, 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 375 sayılı KHK’nın Geçici 35. maddesi kapsamında durumu tespit edilen adayların tercihleri değerlendirmeye alınmaz." ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 10/10/2023 tarih ve E:2023/2179, K:2023/4479 sayılı kararıyla;

Anayasa'nın 153. maddesi, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 35. maddesi, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 12. ve 13. maddelerine atıfta bulunularak;

Anayasa Mahkemesinin E:2018/137 esasına kayden açılan ve 31/07/2018 tarih ve 30495 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin de dava konusu edildiği iptal davasında, Anayasa Mahkemesince verilen 30/06/2022 tarih ve E:2018/137, K:2022/86 sayılı kararda; 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin (B) fıkrasının birinci fıkrası uyarınca görevlerine son verilen kişilerin, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilmeyecekleri ve yeniden kamu görevlerine kabul edilmeyecekleri şeklindeki kural ile, Anayasa'nın 13. ve 70. maddelerinin ihlal edilmediği, kuralın millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanarak kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğu, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlama bakımından kamu hizmetine girme hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirmediğine karar verildiği,

Bu bağlamda; bir kamu hizmeti yürüttüğü açık olan tıpta uzmanlık öğrencilerinin, bu hizmete başlamadan önce, terör örgütlerine veya Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirildikleri takdirde, tercihlerinin değerlendirmeye alınmayacağına ilişkin dava konusu işlemde, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu düzenlemenin kişilerin eğitim hakkını süresiz ve ölçüsüz biçimde kısıtladığı, tıpta uzmanlık eğitiminin yalnızca devlet kurumlarında verilmediği ve kamu görevlisi olmayı da gerektirmediği, bu eğitimin vakıf üniversitelerine bağlı tıp fakültelerinde ve vakıf üniversiteleri ile işbirliği protokolü imzalayan özel hastanelerde de verildiği ve buralarda eğitim gören tıpta uzmanlık öğrencilerinin, İş Kanunu’na tabi olarak çalıştıkları, uzmanlık eğitiminin asli unsurunun kamu hizmeti sunumu değil, eğitim olduğu, kamudan ihraç edilen uzman ya da pratisyen hekimlerin, özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarına hukuken engel bulunmadığı, Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavında başarılı olan ve yerleşen adayların, atamaları yapılmadan önce zaten arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasına tabi tutuldukları, buna rağmen kamudan ihraç edilenlerin sınava başvuru aşamasında tercih haklarının ellerinden alınmasının hukuka aykırı olduğu, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı Sağlık Bakanlığı tarafından, uzmanlık eğitimine başlamanın, ve bu eğitime devamın, uzmanlık öğrencisinin tabi olduğu mevzuatın izin vermesine bağlı olduğu, sınavda başarılı olmanın ve yerleştirme işleminin, tek başına uzmanlık öğrencisi statüsü kazandırmadığı, dolayısıyla kamu görevine girişe ve bu hizmetin yürütülmesine engel bir halin uzmanlık eğitimine de engel olduğu, dava konusu düzenlemenin, 375 sayılı KHK’nın emredici hükümlerine uygun olduğu, göreve başlatılamayacak olanların sınav başvurularının kabul edilmemesinin, kadroların boş kalmaması ve kamu hizmeti ve uzmanlık eğitiminin kesintiye uğramaması için gerekli olduğu, gerek Devlet gerekse vakıf üniversitelerinde sunulan hizmetin kamu hizmeti olduğu, yine Devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının da aynı statüde oldukları belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği

Davalı Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından ise, Devlet Personel Başkanlığı’nın ... tarih ve ... sayılı yazısında; yerleştirme ile atama farklı birer idari işlem olmakla birlikte, yerleştirme işlemlerinin doğrudan kamu görevlerine atanacakları belirlemek amacıyla yapıldığının, ilgililerin bahsi geçen KHK’lar uyarınca yerleştirilseler dahi, atamalarının mümkün olmadığının ve tercih ettikleri kadro ve pozisyonlara yerleştirilmeleri halinde, bu durumun kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet açığına ve ayrıca atanmayı haiz diğer adayların mağduriyetine neden olacağı dikkate alınarak, söz konusu adayların KPSS 2017/2 yerleştirme işlemlerine dahil edilmemesinin uygun olacağının değerlendirildiği, uygulayıcı konumunda olan Başkanlıklarının 18/01/2018 tarih ve 2018/03.11 sayılı Yönetim Kurulu Kararında, söz konusu görüşe istinaden, Devlet Personel Başkanlığı’nın sağlamış olduğu servis üzerinden sorguların yapılmasına ve sorgulama sonucu gelen verilerde kamu görevinden çıkarıldığı tespit edilen adayların kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirme işlemlerine dahil edilmemesine, bu durumun sonuç ekranına yansıtılmasına ve bu adaylara bilgi verilmesine karar verildiği, Kılavuz’a eklenen hükmün Sağlık Bakanlığı tarafından kendilerine iletildiği, düzenlemenin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/B maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

27/01/2023 tarihinde ÖSYM sayfasında yayımlanan 2023 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nın 1. Dönem Başvuru Kılavuzu'nun 4. Sayfasında, "İlgili kurumlar tarafından, 7145 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 375 sayılı KHK’nın Geçici 35. maddesi kapsamında durumu tespit edilen adayların tercihleri değerlendirmeye alınmaz." ibaresine yer verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

Anayasa'nın 153. maddesinde, "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. (...) Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.'' hükmüne,

31/07/2018 tarih ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26'ncı maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Geçici 35'inci maddenin (B) fıkrasında;

"B) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl süreyle; terör örgütlerine veya (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 30/06/2022 tarihli ve E.:2018/137, K.:2022/86 sayılı Kararı ile) Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 30/06/2022 tarihli ve E.:2018/137, K.:2022/86 sayılı Kararı ile) iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen; ...

9) 657 sayılı Kanuna ve diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili olunan bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır. Bu maddenin (A) fıkrasında belirtilenlerin işlemleri ise söz konusu fıkradaki usule göre yapılır. ...

Bu fıkranın birinci paragrafı uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemez; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır."

10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin "Tıpta Uzmanlık Kurulu" başlıklı 369. maddesinde,

"(1) Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi yapacak eğitim kurumlarına eğitim yetkisi verilmesi ve eğitim yetkisinin kaldırılmasına ilişkin teklifleri karara bağlamak, uzmanlık dallarının rotasyonlarını belirlemek, yabancı ülkelerde uzmanlık eğitimi alanların bilimsel değerlendirilmesini yapacak fakülteleri ve eğitim hastanelerini belirlemek, tıpta uzmanlık eğitimi ve uzman insan gücü ile ilgili görüşler vermekle görevli olmak üzere, Tıpta Uzmanlık Kurulu teşkil olunmuştur. ...

(8) Kurulun çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar, ihtisas belgelerinin alınması ve uzmanlık eğitimi ile ilgili diğer usûl ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

03/09/2022 tarih ve 31942 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin "Uzmanlık eğitimine giriş sınavları" başlıklı 12. maddesinde; "ÖSYM her sınav ve yerleştirme dönemi için işlemleri ayrıntılı olarak açıklayan bir kılavuz hazırlayıp yayımlar.", "Uzmanlık eğitimine giriş sınavlarının sonuçları, yerleştirme, uzmanlık eğitimine başlama ve dal değiştirme" başlıklı 13. maddesinde; "(1) Tıpta uzmanlık eğitimi yapabilmek için tabip ya da tıp dışı meslek mensubu olarak eczacı, kimyager veya veteriner olmak; diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi yapabilmek için diş tabibi olmak; yan dal uzmanlık eğitimi yapabilmek için yan dalın bağlı olduğu ana dalda uzman olmak ve yabancı dil yeterliliği hariç 12 nci maddede belirtilen diğer nitelikleri taşımak şarttır. Uzmanlık öğrencisi adayı çizelgelerde belirtilen uzmanlık dallarında eğitim veren programlara ÖSYM tarafından yerleştirilir. ...

(5) Yerleştirme sonuçları ÖSYM tarafından ilan edilir ve ilgili kurumlara bildirilir. ÖSYM tarafından yapılan ilan kanuni tebligat yerine geçer.

(6) ÖSYM tarafından yerleştirilenler, uzmanlık eğitimine başlatılmak üzere gereken işlemlerin yapılması için sonuçların ilanı tarihinden itibaren on iş günü içerisinde ilgili atamaya yetkili kuruma başvurur. Atamaya engel durumu olmayan adayların atama işlemleri kırk beş gün içinde tamamlanır. Uzmanlık eğitimine başlamasına mani ve kabul edilebilir kanuni gerekçeleri olmaksızın görevine başlamayanların atamaları iptal edilir.

(8) ÖSYM tarafından programlara yerleştirilenlerin ataması kurumların kendi mevzuatınca eğitim sorumlusunun bulunduğu birime göre yapılır.

(9) Yerleştirildikleri kurumun atama şartlarını taşımaksızın sınava girip bir programa yerleştirilmiş olanlar uzmanlık eğitimine başlatılmazlar. Şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile uzmanlık eğitimi sırasında, ve bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verilir." düzenlemeleri yer almıştır.

2023 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) 1. Dönem Başvuru Kılavuzu'nda "3 Eylül 2022 tarihli ve 31942 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği uyarınca hazırlanan bu kılavuzun uygulanması, T.C. Sağlık Bakanlığınca uygun bulunmuştur. Bu kılavuz, sınavla ilgili başvuru, sınav ve sınav sonuçlarının değerlendirilmesi ve yerleştirme esaslarını kapsamaktadır. Sınava başvuran adaylar, Kılavuzda ve ilgili mevzuatta yer alan düzenlemeleri kabul etmiş sayılırlar." kuralına; "2.1. Başvuru Koşulları" başlıklı bölümde; "İlgili kurumlar tarafından, 7145 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 375 sayılı KHK’nın Geçici 35. maddesi kapsamında durumu tespit edilen adayların tercihleri değerlendirmeye alınmaz.

Adayların, atanmak için yukarıda sayılan şartlara ek olarak ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü başka koşullar varsa bu koşulları da sağlamaları gerekmektedir. Durumları bu koşullara uymadığı hâlde sınava başvuran adaylar, sınavda başarılı olsalar dahi herhangi bir hak iddia edemezler." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdarelerin, işlem tesis ederken, kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahip oldukları açıktır. Ancak bu takdir hakkı, serbestçe kullanılabilecek bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmelidir. İdarelerin, düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, uygulamaları çağın gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirip, yeniden düzenlemesi, hem bir görev hem de bir yetki niteliği taşımaktadır.

Kamu yararı kavramı, tüm devlet organlarının işlem ve eylemlerinin genel nitelikteki amacını ve aynı zamanda nedenini oluşturmakta, çeşitli hak ve özgürlükler açısından bir sınırlama nedeni niteliği de taşımakta olup bu kavram genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir.

31/07/2018 tarih ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesi, ile 375 sayılı KHK''ye eklenen Geçici 35. maddenin (B) fıkrasında; maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl boyunca terör örgütlerine veya Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin kamu görevinden çıkartılacakları, bu kapsamda görevlerine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri, doğrudan ya da dolaylı görevlendirilemeyecekleri ve yeniden kamu görevlerine kabul edilemeyecekleri hükme bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin E:2018/137 esasına kayden açılan ve 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 35. maddenin de iptalinin istendiği davada, Anayasa Mahkemesince verilen 30/06/2022 tarih ve E:2018/137, K:2022/86 sayılı kararda; 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin (B) fıkrasının birinci fıkrası uyarınca görevlerine son verilen kişilerin, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilmeyecekleri ve yeniden kamu görevlerine kabul edilmeyecekleri yolundaki kuralın, Anayasa'nın 13. ve 70. maddelerine aykırı olmadığı, kuralın millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanarak, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğu, kuralla kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi bakımından, kamu hizmetine girme hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirilmediğine karar verilmiştir.

Dava konusu düzenleme ile, 375 sayılı KHK'nın geçici 35. maddesine atıfta bulunularak, anılan maddenin yürürlüğe girdiği 31/07/2018 tarihinden itibaren dört yıl içinde, terör örgütlerine veya Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek kamu görevinden ihraç edilenlerin tıpta uzmanlık eğitimi giriş sınavına ilişkin tercihlerinin değerlendirilmeye alınmayacağı kurala bağlanmıştır.

Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 13. maddesinde, uzmanlık eğitimine giriş sınavlarının sonuçları, yerleştirme ve uzmanlık eğitimine ilişkin hususlar düzenlenmiş, maddenin 9. fıkrasında ise, yerleştirildikleri kurumun atama şartlarını taşımaksızın sınava girip bir programa yerleştirilmiş olanların uzmanlık eğitimine başlatılmayacağı, şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile uzmanlık eğitimi sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin, uzmanlık eğitimine son verileceği kurala bağlanmıştır.

Tıp fakültelerinden mezun olan hekimlerin belli bir alanda uzmanlaşabilmesi için, almaları gereken uzmanlık eğitimi, yarışma esasına dayanan mesleki bilgi sınavı olan uzmanlık eğitimine giriş sınavında başarılı olunması sonrası başlamakta ve uzman hekim olabilmenin önemli bir basamağını oluşturmaktadır. Bu önem ve özelliği nedeniyle, uzmanlık öğrencilerinin atanma şartlarını taşımaları ve eğitim süreci boyunca atanma şartlarını kaybetmemeleri gerekmektedir.

Yukarıda alıntısı yapılan mevzuat hükümleri uyarınca tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin esasların belirlenmesi görevini yürüten Sağlık Bakanlığının, tıpta uzmanlık eğitiminin yürütümüne ilişkin olarak kural koyma ve uygulama noktasında yetki sahibi olduğu açık olup, bu yetkinin kapsam itibarıyla tıpta uzmanlık eğitimine kabule ilişkin kuralları belirleme, eğitim sürecine yönelik program ve müfredatın içeriğini tespit etme ve eğitimin mezuniyet ya da ilişiğin kesilmesi şeklinde sonlandırılmasına ilişkin hususları belirlemeyi içerdiği kabul edilmelidir.

Zira, uzmanlık eğitimine kabul ve eğitimin içeriğini belirleme konusunda, düzenleme yapma imkanı tanıyan yetkinin, eğitime kabulde atanma şartlarının belirlenmesi, atanma şartlarını taşımayanların eğitime başlatılmaması ve şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile, eğitim sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verileceğine ilişkin olarak kural koyma yetkisini kapsamadığı söylenemez. Bir başka ifadeyle, idarenin sahip olduğu yetkinin, bir bütün olarak eğitim sürecinin başlatılmasından sonuçlandırılmasına kadar tüm süreci kapsadığının kabulü gerekir.

Bununla birlikte; tıpta uzmanlık mevzuatı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, uzmanlık öğrencilerinin, uzmanlık eğitim sürecinde araştırma ve eğitim çalışmalarında bulunmaları ve uzmanlık eğitiminin niteliği gereği eğitim sorumlusunun gözetim ve denetiminde, sağlık hizmeti sunumunda da görev almaları gerektiği anlaşılmıştır. Eğitim ve sağlık hizmet sunumu faaliyetlerinin birbirinden ayrılmaması, bir uyum içerisinde yürütülmesi, uzmanlık eğitiminin amacına ulaşması için zorunludur. Bu bakımdan, araştırma ve eğitim çalışmaları yanında, sağlık hizmet sunumuna dayalı bir eğitim olan uzmanlık eğitiminde, uzmanlık öğrencilerinin kadro unvanları ne olursa olsun, tercih ettikleri kuruma göre farklı statülerde istihdam edileceği ve tabi oldukları istihdam şekline göre sahip olmaları gereken şartları taşımalarının zorunlu olduğu kabul edilmelidir.

Uyuşmazlık, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; dava konusu düzenleme ile, 375 sayılı KHK'nın geçici 35. maddesi kapsamında kamu görevinden çıkarılan ve bu nedenle Tıpta Uzmanlık Eğitimi Sınavında başarılı olup yerleştirilseler dahi yeniden kamu hizmetinde istihdam edilmeleri hukuken mümkün olmayan kişilerin, kamu hizmeti niteliğini haiz uzmanlık eğitiminin ilk aşaması olan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Sınavına ilişkin tercihlerinin değerlendirilmeye alınmayarak, uzmanlık eğitiminde atıl kapasite ile hizmet açığı oluşmasının engellenmeye çalışıldığı ve atanma şartlarını haiz diğer adayların mağduriyetlerinin önlenmesinin amaçlandığı anlaşıldığından, düzenlemenin üst hukuk normlarına, kamu yararına ve uzmanlık eğitiminin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 10/10/2023 tarih ve E:2023/2179, K:2023/4479 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 22/02/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.