Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

TEMYİZ EDEN(DAVALI): İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı - İSTANBUL

(Zeytinburnu Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARŞI TARAF(DAVACI): K1

İSTEMİN KONUSU : İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 26/10/2018 tarih ve E:2018/1837, K:2018/3050sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:Davacı tarafından, 20/11/2013 tarihi itibariyle varlığından haberdar olunduğu belirtilen 74.480,5 TL tutarındaki vergi borcunun kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 25/03/2014 tarih ve E:2013/3033, K:2014/579 sayılıkararı:

Dava, 20/11/2013 tarihinde muttali olunduğu belirtilen 1992 ila 1996 yıllarına ait vergi ve fer'ilerine ilişkin borçların kaldırılması istemiyle açılmıştır.

Davalı idarece, borç listesinin kesin ve yürütülebilir bir işlem olmadığı belirtilmekteyse de dava, bildirim mahiyetindeki borç listesi ile öğrenilen vergi borçlarının kaldırılması istemiyle açıldığından anılan iddiaya itibar edilmemiştir.

1992 ila 1996 yıllarına ait vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin davacının bilinen adresinde tebliğ edilememesi üzerine ilanen tebligat yoluna gidilerek 2003 ila 2006 yıllarında yapılan muhtelif ilanlarla amme alacağının kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

Dava konusu borçlara ilişkin ödeme emirlerinin tebliğ edilememesi üzerine düzenlenen tebliğ alındılarının, mahalle muhtarına veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine veya zabıta memuruna ya da komşulardan birine imzalatılmamış olduğu anlaşıldığından, söz konusu alındıların yükümlünün adresinin bilinmediğini saptayacak nitelikte ve yasayla belirlenen asli şekil şartı kapsamında tutanak haline getirilmediği, dolayısıyla ilanen tebliğin usulsüz olduğu görülmüştür.

Bu durumda, 2003 ila 2006 yıllarında ilanen tebliğ edilmiş bulunan 1992 ila 1996 yıllarına ilişkin vergi ve cezalara muttali olunan 2013 yılı itibariyle söz konusu vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından bu vergi ve cezalarda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle davanın kabulüne karar vermiştir.

Davalı idarenintemyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 22/03/2018 tarih ve E:2014/4658, K:2018/2919 sayılı kararı:

Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtildiği üzere, 12/09/2013 tarihinde davalı vergi dairesinden vergi borcu bulunduğunun öğrenilmesi neticesinde anılan borçların kaldırılması istemiyle 25/11/2013 tarihinde dava açılmıştır.

Belirtilen durum karşısında, dava konusu işlemin tebliğ edildiği 12/09/2013 tarihinden itibaren otuz günlük dava açma süresi içinde en son 14/10/2013 tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 25/11/2013 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiğinden Vergi Mahkemesince işin esasına girilerek verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamıştır.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 26/10/2018 tarih ve E:2018/1837, K:2018/3050 sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Ortada idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülebilir bir işlemin bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Cevapverilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ K2'NİN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Usul Yönünden:

İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken işlem bulunup bulunmadığı:

İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken işlem bulunduğuna Kurul Başkanvekili K3, Üçüncü Daire Başkanı K4, Yedinci Daire Başkanı K5, Üyeler K6 ve K7'in karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Kurul Başkanvekili K3, Üçüncü Daire Başkanı K4, Yedinci Daire Başkanı K5, Üyeler K6 ve K7 bu görüşe aşağıdaki gerekçe ile katılmamıştır:

Davacı tarafından, 20/11/2013 tarihi itibariyle varlığından haberdar olunduğu belirtilen 74.480,5 TL tutarındaki vergi borcunun kaldırılması istemiyle davaaçılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinde, dava dilekçelerinin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde de, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.

Vergi hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü, öncelikle 2577 sayılı Kanun'da belirtilen usuller ve bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yer alan usullere tabidir. (Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, E:2009/1, K:2012/2, 02/07/2012) Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin birinci fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiştir. Kanun'un 378. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.

Uyuşmazlıkta, davacı tarafından dava konusu yapılan vergi borcunun vergi dairesi müdürlüğünden öğrenildiği belirtilmiştir.

Bu durumda, somut olayda yukarıda örnek kabilinden sayılan ve idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir idari işlem olmadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca vergi dairesinden öğrenildiği belirtilen vergi borçlarınınkaldırılması istemiyle açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığından ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki 15. maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usulüne ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların işin esası hakkında da oylarını kullanacaklarına ilişkin kural ve Kurulumuzun usule ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların diğer usuli meselelerde ve nihai kararda oy kullanacaklarına dair içtihadı uyarınca usuli mesele yönünden karşı oyda kalanlar esas yönünden oylamaya katılmıştır.

Esas Yönünden:

Temyize konu mahkeme kararının ısrar hükmü aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın değinilen hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Vergi mahkemesi kararı, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle bozulduğundan, uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmamış olup bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden REDDİNE,

2- İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin, 26/10/2018 tarih ve E:2018/1837, K:2018/3050 sayılı kararının, davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkrası temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine GÖNDERİLMESİNE,

2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/10/2019tarihinde usulde ve esasta oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.