Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

T.C.

ANKARA

DAVACI: F1 SANAYİ VE TİCARET TÜRK ANONİM ŞİRKETİ

VEKİLİ : AV. K1 (e-adres)

DAVALILAR : REKABET KURUMU

VEKİLİ: AV. K2 (e-adres)

DAVANIN ÖZETİ : Davacı şirket tarafından, endüstriyel dondurma pazarında çeşitli

uygulamalar yoluyla nihai satış noktalarında rakip ürünlerin satışını engelleyerek fiili münhasırlık oluşturmak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığına ilişkin iddialar sebebiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. ve 6. maddeleri kapsamında hakkında başlatılan soruşturma sonucunda verilen Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarihli, 21-15/190-80 sayılı kısa kararın (nihai kararına ilişkin karar tutanağının) 7 numaralı maddesi ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınması ve bu sürenin başlangıç tarihinin kararın davacı şirkete tebliğ tarihinden itibaren başlatılmasına ilişkin kısmının; hukuka aykırı olduğu, Rekabet Kurumu'nun inceleme ve araştırmalarında izleyeceği idari usulün, Rekabet Kanunu'nun 40-55. maddelerinde ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği, buna göre Rekabet Kurulu’nun rekabet ihlallerine ilişkin yapacağı soruşturmalar neticesinde alabileceği kararların, sınırlayıcı biçimde belirlendiği, söz konusu yasal düzenlemelerde “kısa karar” adı verilen bir karar türünün öngörülmediği, Kurul'un, soruşturma sonucunda rekabet ihlali bulunduğuna kanaat getirdiği takdirde ilgili firma veya kişiler hakkında Kanun'nun 48. maddesinde “nihai karar” şeklinde ifade edilen “idari yaptırım” kararı alabildiği, bu idari yaptırım kararı ise, Kanunun 16. maddesi uyarınca “idari para cezası” veya 9. maddesi uyarınca “davranışsal ve/veya yapısal tedbir kararı” şeklinde olabileceği, dava konusu kararın “kısa karar” formatında bildirilmesinin olsa olsa Kanun’un 49. maddesi uyarınca nihai kararın tefhimi niteliğinde olduğunun değerlendirilebileceği, ancak Kanunun 54. maddesinde açıkça belirtildiği gibi, nihai kararların tefhim ile değil gerekçeli kararın tebliği ile hüküm ifade edebileceği, gerekçeli karar beklenmeksizin ve davacı şirket aleyhine, icrası için çok kısa süre verilmek suretiyle icra olanağını olanaksız kılacak şekilde ölçüsüz olduğu, 60 günlük sürenin yeterli olmadığı, içeriğinin belirsiz ve muğlak olması nedeniyle mali ve ticari yönden ciddi zarar riski taşıdığı, daha önce aynı hususa izin verilip şimdi yasaklanmasının idareye güven ve idari istikrar ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Hukuki niteliği "karar tutanağı'' olan kısa kararın, Kurul gündeminde yer alan hususların toplantıya katılan Kurul üyelerince müzakere edilip oylanması sonucunda alınan kararın bir karar tutanağı ile imza altına alınmasından ibaret olduğu ve gerekçeli kararın sonuç kısmını oluşturduğu, karar tutanaklarının, gerekçeli karar metninin daha sonra gönderileceği belirtilerek ilgili teşebbüslere iletildiği, bu hususun 4054 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile Rekabet Kurumu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14. maddesine dayanılarak çıkarılan Gerekçeli Karar Hazırlanmasına İlişkin Yönerge'nin 4. maddesinde düzenlendiği, buna göre, tutanakta; kararı veren Kurul üyelerinin, toplantıya katılmayan üyeler ve katılmama gerekçelerinin, raportörlerin, tarafların, varsa başvuruda/bildirimde bulunanın adları ve soyadlarının, dosyanın konusunun, gerekçeli karar metninin sonuç kısmını oluşturacak olan hüküm ifadesinin ve usule/esasa ilişkin karşı oy/farklı gerekçe yazıları veya özetlerinin bulunacağı, bu karar tutanaklarında kararın sonuç kısmı yer aldığı, bu sebeple davacı şirkete kısa kararla getirilen farklı bir yükümlükten bahsedilemeyeceği, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer alan yükümlüğün bildirilmesinin söz konusu olduğu, nitekim, dava konusu karara ilişkin gerekçeli kararın da davacı şirkete 04.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, gerekçeli karar ile "somutlaşacak" ayrı bir husus bulunmadığı, kısa kararda davacı şirkete getirilen yükümlülüğün somut bir şekilde düzenlendiği, dava konusu edilen bu tutanakta davacının neyi, nasıl yapması gerektiği gayet açık bir

şekilde ifade edildiği, davacı teşebbüsün 100 m2 ve daha küçük kapalı satış alanına sahip noktalarda

tüketicinin doğrudan erişebileceği kendisine ait olanlardan başka bir dolap yoksa, ariyet sözleşmesini

dolabın görünür kısmının ve satış noktasındaki toplam dolap hacminin % 30'unun rakip ürünlerin kullanımına izin verilmesini temin edecek şekilde düzenleyeceği, dava konusu kararın belirtilen içeriğinin açık ve anlaşılır olduğu, çelişkili ifadeler barındırmadığı, en önemlisi ise davacı şirketin dava konusu kararın bu kararın yer aldığı bendin iptalini dahi talep etmediği, davacı şirketin kendisine getirilen dolapların belirli bölümünü rakiplerin erişimine açma yükümlülüğüne değil bu yükümlülüğünün kısa karardan sonra ve 60 gün içerisinde gerçekleştirilmesine karşı çıktığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesi'nce, duruşma için önceden belirlenip, taraflara duyurulan 04/11/2021 tarihinde yapılan duruşmaya davacı şirket vekili Av. K1 ile Av. K3'in ve davalı idare vekili Av. K4'ın geldiği görülerek duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun söz verilip açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Davacı şirket tarafından, endüstriyel dondurma pazarında çeşitli uygulamalar yoluyla nihai satış noktalarında rakip ürünlerin satışını engelleyerek fiili münhasırlık oluşturmak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığına ilişkin iddialar sebebiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. ve 6. maddeleri kapsamında hakkında başlatılan soruşturma sonucunda verilen Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarihli, 21-15/190-80 sayılı kısa kararın (nihai kararına ilişkin karar tutanağının) 7 numaralı maddesi ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınması ve bu sürenin başlangıç tarihinin kararın davacı şirkete tebliğ tarihinden itibaren başlatılmasına ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; bu Kanun'un amacının, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş, 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışların, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemlerin bu Kanun kapsamına girdiği belirtilmiş, 3. maddesinde; teşebbüs, "piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler" olarak tanımlanmış, 4. maddesinde; belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı ve yasak olduğu, 6. maddesinde; bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanmasının hukuka aykırı ve yasak olduğu, madde devamında ise, "a) Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler, b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülükler ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması, c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında

satılmaması gibi tekrar satış hâlinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi, d) Belirli bir piyasadaki hakimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler, e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması'' hususları tadadi olarak kötüye kullanma hâlleri arasında sayılmış ve 16. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, Kanun'un 4. ve 6. maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara maddede belirtilen miktarda idarî para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.

4054 sayılı Kanun'un "İhlale Son Verme" başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrasında; Rekabet Kurul'unun; ihbar, şikâyet ya da Bakanlığın talebi üzerine veya resen bu Kanunun 4 üncü, 6 ncı veya 7 nci maddelerinin ihlal edildiğini tespit etmesi halinde, ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerine rekabetin tesisi için yerine getirilmesi ya da kaçınılması gereken davranışları ve teşebbüslerin belirli faaliyetlerini yahut ortaklık paylarını ya da mal varlıklarını devretmeleri şeklindeki yapısal tedbirleri nihai kararında bildireceği; davranışsal ve yapısal tedbirlerin, ihlalle orantılı ve ihlalin etkili biçimde sona erdirilmesi için gerekli olması gerektiği, yapısal tedbirlere ancak daha önce getirilen davranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulabileceği, davranışsal tedbirlerin sonuç vermediğinin nihai kararla tespit edilmesi halinde ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerine yapısal tedbire uyması için en az 6 ay süre verileceği ve aynı maddenin birinci fıkrasında, Kurul'un, nihai karara kadar ciddi ve telafi olunamayacak zararların ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu durumlarda, ihlalden önceki durumu koruyucu nitelikte ve nihai kararın kapsamını aşmayacak şekilde geçici tedbirler alabileceği hükme bağlanmıştır.

4054 sayılı Kanun'un 27. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; bu Kanun'da yasaklanan faaliyetler ve hukukî işlemler hakkında, başvuru üzerine veya re'sen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun'da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idarî para cezaları uygulamak Kurul'un görev ve yetkileri arasında sayılmış, 40. maddesinde; Kurul'un re'sen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği, ön araştırma yapılmasına karar verildiği takdirde ön araştırma yapmakla görevlendirilen raportörün elde ettiği bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüşlerini Kurul'a yazılı olarak bildireceği, 41. maddesinde; ön araştırma raporunun Kurul'a teslimini takiben Kurul'un elde edilmiş olan bilgileri değerlendirerek soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar vereceği belirtilmiş, 43., 44., 45., 46. ve 47. maddelerinde ise; Kurul'un soruşturmaya başlaması hâlinde uygulanacak idarî usul çerçevesinde delillerin toplanması, tarafların bilgilendirilmesi, tebligat ve cevap verme ve sözlü savunma toplantısına ilişkin kurallar yer almıştır.

Öte yandan, aynı Kanun'un 48. maddesinin birinci fıkrasında; sözlü savunma toplantısı yapıldıktan sonra aynı gün, bu mümkün olmaz ise gerekçesiyle birlikte 15 gün içinde karar verileceği, 49. maddesinin birinci fıkrasında; Kurul kararlarının gizli görüşme sonucu alınacağı ve alenen tefhim edileceği hükmü, 52. maddesinin birinci fıkrasında; kararların; kararı veren Kurul üyelerinin adları ve soyadlarını, inceleme ve araştırmayı yapanların adları ve soyadlarını, tarafların ad ve unvanları ile ikametgahları ve ayırıcı niteliklerini, tarafların iddialarının özetini, inceleme ve tartışılan ekonomik ve hukuki konuların özetini, raportörün görüşünü, ileri sürülen bütün delillerin ve savunmaların değerlendirilmesini, gerekçe ve kararın hukuki dayanağını, sonucu ve varsa karşı oy yazılarını içereceği hükmü, aynı maddenin ikinci fıkrasında, verilen karar ile taraflara yüklenen görevlerin ve tanınan hakların şüphe ve tereddüde yol açmayacak şekilde açık yazılacağı hükmü, 48. maddesinin birinci fıkrasında; kararın, Kurul Başkanı veya onun görevlendireceği bir üye tarafından yazılacağı, kararların toplantıya katılan üyeler tarafından imzalanacağı, karara muhalif kalan üyelerin ayrı ayrı veya birlikte karşı oy yazısı yazabileceği, kararın aslının Kurul arşivinde saklanacağı, birer nüshasının imza karşılığında taraflara verileceği, bir nüshasının da yayınlanmak üzere Rekabet Kurumu Yayın İşlerine gönderileceği hükmü, 54. maddesinde ise; Rekabet Kurulu kararlarında süreler gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı F1 Sanayi ve Ticaret A.Ş.'in 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. ve 6. maddelerini ihlal ettiğine ilişkin yapılan gizlilik talepli başvurular üzerine başlatılan inceleme sonunda Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarih 21-12/190-80 sayılı kararıyla, özetle; (i) davacı şirketin ilgili ürün pazarlarında hakim durumda bulunduğuna, (ii) söz konusu pazarlardaki hakim durumunu indirimler vasıtasıyla kötüye kullandığına, (iii) davacı şirketin dava dışı F2 Perakende Lojistik A.Ş ile yaptığı sözleşmelerde Kurul'un 15.05.2008 tarih ve 08-33/421-147 sayılı kararıyla yasaklanan rekabet etmeme yükümlülüğüne yer vererek 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiğine, (iv) bu ihlaller nedeniyle idari para cezası uygulanmasına, (v) davacı şirkete ait dolapların kullanımını düzenleyen ariyet sözleşmelerindeki münhasırlık hükmünün 100 m2 altındaki satış noktalarında rekabeti engellediğine, bu durumun 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiğine, münhasırlığa ilişkin hükmün çıkarılması şartıyla sözleşmelere 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca bireysel muafiyet tanınmasına, (vi) bu çerçevede, davacı şirketin ve/veya distribütörlerinin, 100 m2 ve altı kapalı net satış alanma sahip satış noktalarında olmak üzere, tüketicinin doğrudan erişebileceği davacı şirkete ait olan dışında başka bir dondurma dolabı yoksa davacı şirkete ait dondurma dolaplarının kullanılmasını düzenleyen ariyet sözleşmelerinin dolabın görünür kısmının ve satış noktasındaki toplam dolap hacminin %30'unu rakip teşebbüslerin kullanımına izin verilmesini temin edecek şekilde düzenlenmesine, (vii) davacı şirket ve/veya distribütörlerinin satış noktalarıyla yaptığı ariyet sözleşmelerinin bu karar ile getirilen düzenlemelere uygun olarak yeniden düzenlenmesi ve bayi/distribütör ile nihai satış noktalarına davacı teşebbüs tarafından bildirilmesi ve bu yükümlülüğün kısa kararın tebliği tarihinden itibaren 60 gün içerinde Kurul'a tevsik edilmesine, aksi halde davacı şirket hakkında soruşturma açılacağının ve 4054 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca işlem yapılacağının davacı şirkete bildirilmesine karar verilmesi ve bu karara ilişkin karar tutanağının (kısa kararın) tebliği üzerine anılan karar tutanağının sadece 7 numaralı maddesi ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınması ve bu sürenin başlangıç tarihinin kararın davacı şirkete tebliğ tarihinden itibaren başlatılmasına ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava dilekçesinde; davalı idarenin, dava konusu karar ile davacı şirket hakkında üç temel yaptırım öngördüğü, bunlardan ilkinin, kararın 1-4. maddelerinde, davacı şirketin uyguladığı indirim sistemlerinin ve F2 Perakende Lojistik A.Ş. ile akdedilen sözleşmenin rekabet ihlali oluşturduğu gerekçesi ile uygulanan idari para cezasının; ikincisinin, kararın 5-6. maddelerinde, dolapların kullanılmasını düzenleyen ariyet sözleşmelerine dair münhasırlık koşullarının 100 metrekarenin altındaki satış noktaları bakımından kaldırılmasının ve bu noktalarda dolapların en az %30’unun rakip ürünlere açılmasının; üçüncüsünün ise, 7. maddede, davacı şirketin ve/veya distribütörlerinin satış noktaları ile yaptıkları ariyet sözleşmelerinin kısa kararın tebliğinden itibaren en geç 60 gün içinde yeniden düzenlenmesi ve bu yükümlülüğün yerine getirildiğinin verilen süre içinde Kurum’a tevsik edilmesi olduğu ve davacı şirketin, işbu dava ile söz konusu kararın yalnızca 7. maddesini konu ettiği belirtildiğinden, işbu davada, Rekabet Kurulunca verilen 18.03.2021 tarih ve 21-15/190-80 sayılı "nihai kararın" dava konusu edilmediği, aynı sayı ve tarihli "karar tutanağının" (kısa kararın) sadece 7 numaralı maddesi ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınması ve bu sürenin başlangıç tarihinin kararın davacı şirkete tebliğ tarihinden itibaren başlatılmasına ilişkin kısmının dava konusu edildiği anlaşılmaktadır.

Bu halde, dava konusu uyuşmazlık, davalı idarece tesis edilen 18.03.2021 tarih ve 21-15/190-80 sayılı karar tutanağının (kısa kararın) 7. maddesinde yer alan davranışsal tedbirlerin davacı şirketçe yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınmasının ve bu sürenin, mezkur kısa kararın davacı şirkete tebliği tarihinden itibaren başlatılmasının mevzuata uygun olup olmadığına ilişkindir.

Öte yandan, davalı idare vekilince dava dosyasına sunulan dilekçeler ile; davacı şirketin davalı idare kayıtlarına 18.05.2021 tarihinde intikal eden süre uzatım talepli başvurusu üzerine dava konusu kararın ilgili bölümü yeniden değerlendirildiği ve Kurul'un 20.05.2021 tarih, 21-26/347-165 sayılı kararıyla, Kurulu'nun 18.03.2021 tarihli, 21-15/190-80 sayılı kısa kararın 7. maddesinde geçen ”... kısa

kararın tebliği tarihinden itibaren 60 gün içerisinde ...” "... gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 45 gün içerisinde..." şeklinde değiştirildiği, bu sebeple kararın davaya konu edilen kısımlarının hukuk âleminde mevcut olmadığı ve bu nedenle bu konuda Mahkemece bir karar tesis edilmesinin hukuken mümkün olamayacağı hususlarının beyan edildiği ve Kurul'un 20.05.2021 tarih, 21-26/347-165 sayılı kararının örneğinin gönderildiği görülmüştür.

Bu halde, davacı tarafından, davacı şirket ve/veya distribütörlerinin satış noktalarıyla yaptığı ariyet sözleşmelerinin bu karar ile getirilen düzenlemelere uygun olarak yeniden düzenlenmesine ve bayi/distribütör ile nihai satış noktalarına davacı teşebbüs tarafından bildirilmesine ilişkin yükümlülüklerin kısa kararın tebliği tarihinden itibaren değil, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içerinde yerine getirilmesi gerektiği ileri sürülerek işbu dava açıldığından, davalı idarece davacının talebi doğrultusunda yükümlülüklerin gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren başlaması yönünde davaya konu işlemin bu kısmında değişikliğe gidildiği, bu nedenle davanın bu yönden konusuz kaldığı anlaşılmıştır.

Bununla birlikte, davalı idarece davaya konu Kurul kararında dava devam ederken yapılan değişiklik ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için belirlenen 60 günlük süre 45 gün olarak değiştirilmiş ise de, işlemin 60 günlük süreye ilişkin kısmının bir bütün olarak yeni işlemle geri alınmasının dolayısıyla dava konusu işlemin bu yönüyle konusuz kalması söz konusu olmadığından bu yönüyle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekmektedir.

Anılan karar ile davacı şirket ve/veya distribütörlerinin satış noktalarıyla yaptığı ariyet sözleşmelerinin bu karar ile getirilen düzenlemelere uygun olarak yeniden düzenlenmesi ve bayi/distribütör ile nihai satış noktalarına davacı teşebbüs tarafından bildirilmesi gerekmekte olup, bu yükümlülüğün yerine getirilmesi için belirlenen sürenin yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri 60 günlük sürenin anılan yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için makul ve yeterli olduğu, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine aykırılık içermediği, davalı idarenin bu konudaki takdir hakkını hukuka uygun olarak kullandığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin, 7 numaralı maddesinde yer alan yükümlülüklerin davacı şirketçe yerine getirilmesi için 60 günlük bir süre tanınmasına ilişkin kısmının iptali istemi yönünden davanın reddine; dava konusu işlemin, 7 numaralı maddesinde yer alan yükümlülüklerin davacı şirketçe yerine getirilmesi için tanınan sürenin, kısa kararın davacı şirkete tebliği tarihinden itibaren başlatılmasına ilişkin kısmının iptali talebi yönünden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına; dava kısmen ret, kısmen KVYO kararı ile sonuçlandığından ve KVYO kararı verilen kısım yönünden dava açılmasına davalı idarece sebebiyet verildiğinden, aşağıda dökümü yapılan 293,80-TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre takdiren belirlenen 146,90-TL'sinin davacının üzerinde bırakılmasına, kalan 146,90-TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.110,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı idarenin yürütmenin durdurulması aşamasında yapmış olduğu aşağıda dökümü yapılan 170,60 TL yargılama giderinin haklılık durumuna göre takdiren belirlenen 85,30-TL'sinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, kalan 85,30-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.110,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde derhal, aksi takdirde karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf yolu açık olmak üzere, 05/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY

Bakılan davada, davacı tarafından Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarih ve 21-15/190-80 sayılı kısa kararının 7 numaralı maddesinde yer alan "yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 60 günlük süre tanınmasına" ilişkin kısmının iptali istenilmektedir.

Uyuşmazlıkta, Rekabet Kurulu'nun 20.05.2021 tarih ve 21-26/347-165 sayılı kararı ile, "Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarihli, 21-15/190-80 sayılı kısa kararının 7. maddesinde geçen '... kısa kararın tebliği tarihinden itibaren 60 gün içerisinde ...' ifadesinin, 'Rekabet Kurulu'nun 18.03.2021 tarihli, 21-15/190-80 sayılı gerekçeli kararının tebliği tarihinden itibaren 45 gün içerisinde...' şeklinde değiştirilmesine" karar verildiği görülmektedir.

Bu durumda, davacı şirketin, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Rekabet Kurulu tarafından tanınan 60 günlük sürenin makul ve yeterli olmadığı iddiasından hareketle yapılan yargılama devam ederken, anılan sürenin 45 gün olarak değiştirildiği, Rekabet Kurulu'nca sonraki tarihli bir işlemle davacı şirkete tanınan "45 günlük" sürenin makul ve yeterli olup olmadığı hususunun bakılan davaya konu edilemeyeceği ve Mahkememizce de "60 günlük sürenin makul ve yeterli olup olmadığı" noktasında artık işin esasına girilerek hüküm kurulmasının hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu Kurul kararının bu kısmının da konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle anılan kısım yönünden işin esasına girilerek verilen davanın reddi yönündeki çoğunluk kararına katılmamaktayım.

YARGILAMA GİDERLERİ :
Başvurma Harcı 59,30 TL
Karar Harcı 59,30 TL
Y.D. Harcı 97,70 TL
Vekalet Harcı 8,50 TL
Posta Gideri 69,00 TL
TOPLAM 293,80 TL
DAVALI YARGILAMA GİDERLERİ :
Y.D. İtiraz Harcı : 162,10 TL
Vekalet Harcı : 8,50 TL
TOPLAM : 170,60 TL