Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/10/2012 tarih ve 2012/257-2012/339 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi K1 tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı K2 ile müvekkili şirket arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesinde, davalının işten ayrılmasından sonra 5 yıl süreyle işverenin tedarikçileriyle veya müşterileriyle doğrudan doğruya yada dolaylı olarak ticari ilişki kurulmaması, işverenle rekabet yapılmaması hükmü bulunduğunu, davalının işten ayrılmadan önce müvekkil şirketle amaç ve konuları hemen hemen aynı olan davalı şirketi üçüncü kişilere kurdurduğunu, işten ayrıldıktan sonra da davalı şirketin %50 hissesini devraldığını, işten ayrılmadan önce müvekkili şirketin iş yaptığı şirkete yüksek fiyatlar verdiği, aynı iş için davalı firmanın daha düşük teklif vermesini sağlayarak, bu işleri müvekkili şirketten davalı şirkete aktardığını, yine müvekkili şirkette çalıştığı dönemde, müvekkili şirketin iş yaptığı firmalardan siparişini aldığı proje aşamasındaki işlerle ilgili parçaların kabulünü yavaşlatıp, o firmalarda çalışmakta olan kişilerle el ve işbirliği yaparak, bu işlerin önemli kısmını davalı şirkete aktardığını, bu şekilde davalıların haksız rekabette bulunduklarını ileri sürerek, davalıların haksız rekabetinin tespiti, meni ve haksız kazanç nedeniyle 25.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın 818 Sayılı B.K.'nın 348 (6098 Sayılı TBK'nın 444) ve devamı maddelerine dayalı davacı işveren ile davalı işçi arasında aktedilen hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının ihlalinden kaynaklandığı, davaya bakmakla İş Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, davalı işçi yönünden mahkemenin görevsizliğine, diğer davalı şirket yönüden ise davanın tefrikine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6098 Sayılı T.B.K'nın 444.maddesinde (818 Sayılı B.K'nın 348) düzenlenen işçinin rekabet yasağından kaynaklanan haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemine ilişkindir. 6762 Sayılı TTK.'nın 4/1-3 maddesi uyarınca, 818 Sayılı BK'nın 348. maddesinden(6098 Sayılı T.B.K'nın 444 mad.) kaynaklanan davalar tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olup, sözü edilen maddede İş Kanunu'nun kapsamında kalan "rekabet memnuiyetine" dair uyuşmazlıkların bundan müstesna olduğu yolunda bir hüküm bulunmadığından, İş Kanunu kapsamında olanlarda İş Mahkemeleri, diğerlerinde ise genel mahkeme (ticaret mahkemesi) görevlidir şeklinde bir ayrıma da gidilemez. Davanın mutlak ticari dava olarak kabulünde güdülen amaç ticari sır kavramının ticaret mahkemesince değerlendirilmesidir. Bu itibarla, davanın Ticaret Mahkemesinde görülerek karara bağlanması gerekirken, davalı K2 hakkındaki davaya bakmakla İş Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, bu davalı yönünden görevsizlik kararı verilmesi, diğer davalı şirket yönünden ise, davanın tefrik edilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.