MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/12/2014 tarih ve 2014/1383-2014/443 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ticari faaliyetini ... 'de şube açmak suretiyle yurt dışına taşıyan müvekkili şirketin, şubesinin bankacılık işlemlerini bir ... iştiraki olan ...'ne 19/10/2006 tarihli banka hesabı sözleşmesi ile verdiğini, bu sözleşme kapsamında kullanılmak üzere müvekkili şirketin mührü ve yetkililerine ait imza örneklerinin davalıya ibraz edildiğini ancak, müvekkili şirketi bankacılık işlemlerinde temsil edecek şube müdürünün imzasının çeşitli işlemlerde şube muhasebecisi tarafından taklit edildiğini, davalının imza tetkikinde gereken en basit özeni göstermemesi nedeniyle şirket hesaplarından, şirket muhasebecisinin verdiği sahte talimatlarla yakınlarının kişisel hesaplarına para geçirildiğini ve bu nedenle müvekkilinin 286.736,14 Azerbaycan Manatı karşılığı 647.553.00 TL zarara uğradığını, davalının güven kuruluşu olması nedeniyle hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğunu ayrıca, adam çalıştıran sıfatıyla da ağırlaştırılmış objektif özen yükümlülüğü bulunduğunu ileri sürerek, 647.553,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11.2 maddesinde yetki anlaşması bulunduğunu, sözleşmenin ifa yerinin ... olduğunu, 5718 sayılı Yasa'nın 47/1 maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığını savunarak, davanın yetki yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında akdedilen 19/10/2006 tarihli banka hesabı sözleşmesinin 11.2 maddesinde "tartışmayı taraflar kendi aralarında çözemedikçe tartışma ...nin ilgili mahkemesinde yapılacaktır” hükmünün bulunduğu, anılan sözleşme hükmü, 5718 sayılı Yasa'nın 47. maddesi ile davalı tarafından yetki itirazında bulunulması hususları nazara alındığında, mahkemenin yetkili olmadığı, yetkili mahkemenin Azerbaycan Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde taraflar arasında akdedilen 19/10/2006 tarihli banka hesabı sözleşmesinin 11.2 maddesinde yetki şartı düzenlendiği, 5718 sayılı Yasa'nın 47. maddesi ile davalı tarafça yetki itirazında bulunulması hususları nazara alınarak mahkemenin yetkili olmadığı, yetkili mahkemenin ... mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Ancak, 5718 sayılı MÖHUK'nın "Yetki anlaşması ve sınırları" başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımından da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalı, ikinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalı, üçüncü olarak ise, yetki anlaşması "uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda" olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK'nın 17. ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak "belirli" olması şartı MÖHUK'nın 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için de yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş bulunmalıdır. Bu itibarla, mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan, "tartışmayı taraflar kendi aralarında çözemedikçe tartışma ... Cumhuriyetinin ilgili mahkemesinde yapılacaktır" şeklindeki "belirli olma" kriterini taşımayan yetki şartının geçerli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yabancı Ülke Mahkemesi'nin yetkisini öngören yetki sözleşmelerinin geçerlilik şartları 5718 sayılı milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 47. maddesinde düzenlenmiş olup, tarafların Türk Mahkemelerinin yetkisini dışlayarak yabancı ülke mahkemesini yetkili tayin edebilmeleri için yetki sözleşmesine konu uyuşmazlığın;
A) Yabancılık unsuru taşıması,
B) Borç ilişkisinden doğması
C) Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği konulara ilişkin olması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, 5718 Sayılı Yasa'nın 47. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleştiği, hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Sorun, taraflar arasında düzenlenen 11.10.2006 tarihli Banka Hesabı Sözleşmesi'nin 11/2. maddesindeki "tartışmayı tarafların kendi aralarında çözemediği halde uyuşmazlığın Azerbaycan ilgili mahkemesinde çözümleneceğine" ilişkin hükümde mahkemenin ismen zikredilmemiş olmasının yetki sözleşmesini geçersiz kılıp kılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Sayın çoğunluk, yabancı yer mahkemesi ismen zikredilmediğinden yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını kabul etmektedir.
Oysa, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması nedeniyle genel olarak yabancı bir devletin mahkemelerini yetkili kılan yetki sözleşmesi "belirli" olma şartını gerçekleştirmektedir (Ergin Nomer, Devletler Hususi Hukuku 21. Baskı sh.485).
... Devletinin hangi yer mahkemesinin uyuşmazlıkta yetkili olduğu, davanın açılacağı Azerbeycan Mahkemesinde, ... milli hukukuna göre çözümlenecektir.
Kaldı ki, davalı taraf yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu iddia etmediği gibi, ... ülke hukukunun böyle bir anlaşmaya geçerlilik tanımayacağını da ispat etmiş değildir (Sargın, Yetki Anlaşmaları sh, 171).
Sonuçta, genel olarak yabancı bir devletin mahkemesini yetkili kılan yetki sözleşmesi, geçerli bulunduğundan yerel mahkeme kararının onanması gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız