Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2016/158 esas 2017/23 karar sayılı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 2017/1343-2017/1574 karar sayılı kararının süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalının bankadan çektiği kredinin teminatı olarak gösterilen taşınmazın maliki olduğunu, davalının kötü niyetli olarak borcunu ödemediğini ve krediyi veren bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatması üzerine bankaya 94.483,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının hakkında başlattığı 96.525,60 TL miktarlı icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının takibe vaki itirazının iptaline alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazimatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, ipotek borçlusunun taşınmazın paraya çevrilmesine katlanmak zorunda olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmiş; karar, bu sefer davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava, ipotek yükümlüsü tarafından, ipotekle teminat altına alınan borca yönelik yapılan ödemenin asıl borçludan tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.

Somut olayda davalı, dava dışı bankadan konut finansman kredisi almış, kredi alacağının teminatı olmak üzere .../Merkez 98 parselde bulunan 6 numaralı bağımsız bölüm üzerine banka lehine limit ipoteği tesis edilmiştir. Söz konusu ipotekli taşınmaz, 11/10/2013 tarihinde davacıya satılmış, banka tarafından davacı ile davalı aleyhine 12/01/2016 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılmış, davacı tarafından icra dosyasına 25/01/2016 tarihinde 94.483,00 TL ödeme yapılmıştır. Bundan sonra davacı, 09/02/2016 tarihinde 96.169,90 TL asıl alacak 355,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 96.525,60 TL üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibine girişmiş, davalının borca itiraz etmesi üzerine iş bu itirazın iptali davasını açmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar tarafların arasındaki ipotekli taşınmazın satışına dair resmi senette davacı alıcının taşınmazı ipoteğin bütün vecibelerini kabul ederek üzerindeki tüm takyidatlarla birlikte kabul ettiğinin yazılı olması ve davalının ipotek borcunu ödemeyi taahhüt ettiğini ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar vermişse de, senetteki bu ifade dolayısıyla ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilemez.

Bilindiği üzere taşınmaz rehin türlerinden biri olan ve tapu siciline tescil ile kurulan ipotek, ipotek alacaklısına, teminat altına alınan borcun ödenmemesi halinde, taşınmaz daha sonra 3. kişiye satılmış yahut üzerine başkaca ayni haklar tesis edilmiş olsa bile, taşınmazı sattırarak alacağını alabilme yetkisi sağlayan bir ayni haktır. Bu sebeple taşınmazı ipotekle yüklü olarak devralan kişi, ipotek nedeniyle taşınmazın satılmasına katlanmak zorundadır. Türk Medeni Kanununun 884.maddesine göre borçtan şahsen sorumlu olmayan ve taşınmazının satılmasını istemeyen rehinli taşınmaz maliki, borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir. Bu durumda alacak, borcu ödeyen malike geçer. Bu durum kanunla düzenlenmiş halefiyet hallerinden birisidir. Elbette sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği borçtan şahsen sorumlu olan önceki malik ile taşınmazı ipotekli olarak devralan kişi arasında ipotek bedeli satış bedelinden düşülerek devralan kişinin borçtan şahsen sorumlu olması da kararlaştırılmış olabilir. Bu halde borcu ödeyen taşınmaz maliki, TMK m.884'e dayanarak alacak talep edemez. Somut olayda, resmi satış senedindeki "ipoteğin tüm hukuki vecibelerini kabul ederek, taşınmaz üzerinde işlem anında bulunan tüm takyidatlar ile birlikte bu satışı aynı bedelle kabul ettiği.." ifadesi, davacının taşınmazın ilerde ipotek nedeniyle satılabileceğini anladığını belirtmek amacıyla kullanılmış olup, tarafların arasında davacının borçtan şahsen sorumlu olacağının kararlaştırılmış olduğu anlamına gelmez. Böyle bir anlaşmanın varlığını ispat yükü bundan kendi lehine sonuç çıkartan davalıya aittir.

Açıklanan nedenlerle, mahkemece ödenen ve istenen miktarlara göre bir karar verilmesi gerekirken, ipoteğin kabul edilmesinin borcun kabulü anlamına gelmeyeceği hususu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 09/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.