Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile davalı vekili geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan nakit teminat kesintisi yapılarak ödenmeyen bakiye iş bedeli nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın reddine, dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, taraflar arasında iddiasıyla binalarının plekast cephe kaplama işinin yapımı konusunda sözleşme bulunduğunu, malzemelerin temin edilmesine rağmen çıkan savaş nedeniyle montaj yapılamadığını, işçilik bedeli düşülerek malzeme bedellerinin ödendiği sırada nakit teminat kesintisi yapıldığını, işin devamı sağlanamadığından yapılan kesintilerin iadesini istedikleri halde ödenmediğini belirterek 31.015,18 Euro alacağın tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı sözleşmeye göre işin geçici kabulünden sonra 30 gün içinde ödeme yapılabileceğini, ancak iş tamamlanmadığı gibi geçici kabul de yapılmadığından nakit teminat kesintilerinin iadesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece iade koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK'nın 355. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak nakit teminat kesintisinden kaynaklanan bakiye iş bedeline ilişkin açılmış alacak davasıdır.

Borç ilişkisinden kaynaklanan bütün borçlar ifa edilince o borç ilişkisi sona erer. İfa bu hali ile borçlanılan edimin yerine getirilmesidir. İfanın konusu, borçlanılan edimdir.

Sözleşmedeki edim yerine getirilmemişse borçlu alacaklının uğradığı zararları gidermekle yükümlüdür. Fakat bazen sözleşmedeki edimin yerine getirilmesi; edimin yok olması gibi maddi, sözleşme konusunu yapılamaz kılan hukuki bir nedenle ya da ekonomik, sosyal vs. bir olay niteliğindeki fiili bir nedenle mümkün olmayabilir. Bu durumda ifa imkansızlığı gündeme gelir. İfa imkansızlığı; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin imkansız hale gelmesi olarak açıklanabilir. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için sözkonusu ise buna objektif imkansızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da subjektif imkansızlık denir. İfa imkansızlığı sözleşme yapılmadan önce var ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise BK'nın 20. maddesi gereğince sözleşme geçersizdir. İfa imkansızlığı sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkmış ve eğer borçlunun kusuru olmaksızın edim imkansızlaşmışsa BK'nın 117. maddesi, borçlunun kusuru sonunda imkansızlaşmış olursa BK'nın 96. maddesinin uygulanması gerekir.

Yukarıda sözü edilen BK'nın 117. maddesine göre; borçluya isnat olunamayan haller nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sona erer. Karşılıklı edimleri içeren akitlerde bu suretle ifa yükümlülüğünden kurtulan borçlu haksız iktisaplara ilişkin hükümlere göre almış olduğu şeyleri iadeye mecbur ve kendisine henüz tediye edilmemiş bulunan şeyi istemek hakkından mahrum olur. Kanun veya sözleşme ile, borcun ifasından evvel bile vukua gelen zararın, alacaklıya yüklenmiş olduğu haller bundan hariçtir.

İfa imkansızlığı eser sözleşmeleri yönünden BK 370 ve 371. maddelerde özel olarak da düzenlenmiştir. 370. maddeye göre yüklenilen eserin yapılması iş sahibi nezdinde meydana gelen bir kaza yüzünden mümkün olamıyorsa yüklenici yaptığı işin kıymetini ve bu kıymette dâhil olmıyan masrafını alır. Bu imkansızlık iş sahibinin kusuru nedeniyle doğmuşsa yüklenici zararının giderilmesini de isteyebilir. 371. maddeye göre ise yüklenici öldüğü veya kusuru olmaksızın işi bitirmekten âciz kaldığı takdirde yüklenicinin şahsı nazara alınarak yapılan eser sözleşmesi sona erer. Ancak bu takdirde yapılan kısmın kullanılması mümkün ise iş sahibi onu kabule ve bedelini vermeğe mecburdur. Bu maddeler belirtilen ifa imkansızlığı hallerinde iş sahibinin yapılan kısım yönünden sorumluluğunu öngörmektedir. Bu sorumluluk 370. maddede yapılan iş kısmının değerinin ödenmesi, 371. maddede ise yapılan ve yararına olan imalât bedelinin ödenmesi şeklinde düzenlenmiştir. Özel kural var iken genel kurala başvurulamayacağından eser sözleşmeleri yönünden BK 370 ve 371. madde 117. maddeden daha öncelikli olarak uygulanmalıdır.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında cephe kaplama işinin yapımı konusunda eser sözleşmesi bulunduğu, sözleşme gereğince malzemelerin temin edildiği ancak çıkan savaş sebebi ile montajı yapılamadığından işin tamamlanamadığı, davacının bu sözleşme kapsamında hazırladığı malzemelerin işçilik bedeli düşülerek bedeli de ödenmek suretiyle davalı tarafından kabul edildiği, ödenen bu

bedelden 31.015,18 Euro nakdi teminat kesintisi yapıldığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık iş bitirilemediği halde tamamlanan kısım için yapılan ödemeden yapılan nakdi teminat kesintisinin, istenip istenemeyeceği noktasındadır. İfa imkansızlığı BK 370 ve 371. madde kapsamında yüklenici nezdinde bir kaza, yüklenicinin aczi nedeniyle değil yüklenici ve iş sahibi nezdinde olmayan bir olay nedeniyle doğduğundan bu özel hükümlerin değil BK 117. maddenin uygulanması gerekir. meydana gelen siyasi olaylar nedeniyle ifa imkansızlığı bulunduğundan borç sona ermiştir. Montajı yapılamayan ancak davalı tarafından yapılan teminat kesintisi dışında bedeli ödenerek kabul edilen malzemeler davalı uhdesine geçmiş ve yararına imalatlardır. Sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince, iş sahibi montajı yapılmak üzere hazırlanan ve işçilik bedeli de düşülerek taraflarca değeri belirlenen kısma ilişkin bedeli ödemek durumundadır. İfa imkansızlığı nedeniyle kalan iş kısmı için borç sona erdiğinden yapılan iş kısmı nedeniyle kesilen nakit teminat kesintisi de muaccel hale gelmiş olup davacı bu miktarı talep etmekte haklı olduğu halde yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.