Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu K1 aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu K1'nin üzerine kayıtlı taşınmazını mal kaçırma amaçlı davalı K3'a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı K1 vekili, yerleşim yerinin İstanbul olduğunu belirterek dava dilekçesinin reddini savunmuştur.

Davalı K2 vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davalı K1'nin yerleşim yerinin İstanbul olduğu, süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK'nın 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Tasarrufun iptali davası ayni hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardandır. Bu nedenle tasarrufun iptali davaları genel yetki kurallarına göre HUMK'nın 9. maddesi (HMK md. 6) uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesinde görülür. Davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir (HMK md. 7). Bu durumda davacı, davalılar aynı yerde oturuyorlarsa davasını orada, ayrı ayrı yerlerde oturuyorsa seçimlik hakkını kullanarak dilerse borçlunun, dilerse borçlu ile hukuki işlemde bulunan 3.şahsın yerleşim yeri mahkemesinde davasını açabilir. Yine tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın 6100 sayılı HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesi varsa sözleşmede yetkili gösterilen yer mah-

kemesi de HUMK 22. maddesine göre yetkilidir. Öte yandan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlu davalı tarafında yapılan yetki sözleşmesi diğer davalıyı da bağlar. Ayrıca bu davalarda HUMK'nın 13. maddesinin (HMK md.12) uygulama olanağı da yoktur.

Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup, yetki itirazı ilk oturuma kadar, en geç ilk oturumda esasa girilmeden önce yazılı veya sözlü olarak ileri sürülebilir. Yetki itirazında yetkili mahkemenin açıkça, tek ve doğru olarak gösterilmesi zorunludur (HUMK md. 23; HMK md 19). Aksi halde mahkeme, gerçek yetkili mahkemenin neresi olduğunu araştırmadan yetki itirazının reddi yönünde karar vermelidir.

Somut olayda, davalı K1 borçlu, davalı K2 3. kişi durumundadır. Davalı borçlu K1 süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmasına karşın davalı K2 yetki itirazına bulunmamıştır. Öncelikle yetki itirazında bulunmayan davalı ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olduğundan, yalnız bir davalının ileri sürdüğü yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz. Bunun yanında davacı alacaklı F1 Bankası A.Ş.'nin icra takibine konu ettiği ve borçlu K1 tarafından imzalanan alacağın dayanağı kredi sözleşmesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer Bursa mahkemelerinin yetkisi kabul edilmiştir. Bu durumda davacı davasını yetkili mahkemede açmış olduğundan mahkemece davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere yetkisizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 9.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.