Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen 24.04.2013 gün, 2013/207-5 Esas, 2013/749 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı başvuru dilekçesinde, davalıya trafik sigorta poliçesi ile sigortalı aracın müvekkilinin yolu karşıdan karşıya geçmek istediği sırada çarpması sonucu yaralandığını ve %100 malul kalmasına neden olduğunu belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak 41.000,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.
Davalı F1 Sigorta A.Ş. vekili, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı F2 Sigorta A.Ş. vekili, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını ve davacıya ödenen miktar ile sorumluluklarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalı F1 Sigorta A.Ş.'ye trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeni ile davalı yönünden davanın reddine, davalı F2 Sigorta A.Ş. yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile çalışma gücü kaybı nedeni ile 4.722,35.-TL maddi tazminatın 24.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında Bir usulsüzlük bulunmamasına, temyiz edenin sıfatı gözönüne alındığında CSO 1980 yaşam tablosunun hesaplamada esas alınmasının davacı yararına olmasına ve maddi tazminat hesabında davacının kabul edilen gelirinin çalıştığı kurumdan celp edilen bilgilere uygun olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu'nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sigortacılıkta Tahkim, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesinde düzenlenmiştir. 5684 sayılı SK'nin 30. maddesinin 1. fıkrası gereğince sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla oluşturulan Sigorta Tahkim Komisyonu'nda görülecek uyuşmazlıklara uygulanacak usul hükemleri yine 30. maddede düzenlenmiştir. Ancak maddenin 23. fıkrası “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır” hükmünü içermektedir.
6100 Sayılı HMK’nin 266. (1086 Sayılı HUMK m. 275) ve takip eden maddeleri uyarınca, mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşü alınarak karar verilmelidir. Teknik bilgi gerektiren konu hakimin bilgi sahibi olduğu bir husus olsa da bilirkişinin görüşüne başvurulması delillerin serbestçe değerlendirilmesi ve savunma hakkının korunması bakımından önem arzetmektedir.
HMK'nin 280. maddesinde bilirkişi raporunun taraflara tebliği, 281. maddesinde tarafların bilirkişi raporuna itirazı ve 282. maddesinde ise Hâkimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği düzenlenmiştir.
Somut olayda Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyetince teknik bilgiyi gerektirdiği Heyetçe de kabul edilen tazminatın aktüer hesaplamasında bilirkişi tayini yerine heyet üyesi Hakem tarafından yapılan hesaplama benimsenmiş ve
hükme esas alınmış ise de yukarıda anılan düzenlemelere aykırı olarak savunma hakkının da sınırlanmasına neden olacak şekilde usul hükümlerine aykırı biçimde çözümü teknik bilgi gerektiren konuda aktüeryal hesaplamada uzman bilirkişi görüş ve oyuna başvurulması gerektiği ve bilirkişi raporuna tarafların savunma haklarını sağlamak bakımından HMK gereğince taraflara tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Makam Heyetince destekten yoksun kalma zararının belirlenmesi için uzman aktüer bilirkişiden rapor alınmış, hükme esas alınan bu bilirkişi raporunda müteveffanın gelirinde hiçbir artış olmayacağı varsayımı ile %3 iskonto oranı kullanılmış, ayrıca peşin değer hesabında ise, komütasyon tablosuna göre muhtemel kalan yaşam süresi ile bu yaşam süresi dikkate alınarak peşin irat formülleri kullanılmıştır.
Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve %10 oranında iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar).
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun az yukarıda belirtilen Yargıtay yerleşik uygulamasına aykırı olduğu anlaşılması bakımından açıklanan ilkeler yönünde hesaplama yöntemine uygun tarzda rapor alınarak tazminatın somutlaştırılması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
4-Kabule göre de, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmünü, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesi ise “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Davacının talebi yönünden kısmi kabul sözkonusu olduğu ve SK'nın 30/17. maddesinin kısmen veya tamamen reddedilen talep bakımından davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2, 3 ve 4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.