Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Taraflar arasında görülen tazminat, iştirak nafası ve hediyelerin iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 01.07.2009 günü nişanlandıklarını; resmi nikah vaadi ile düğün töreni yapılıp, resmi nikah olmaksızın birlikte yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin bu birliktelikten hamile kaldığını, davalının müvekkiline şiddet uyguladığını ve hamileliğin 7. ayında müvekkilini baba evine gönderildiğini, sonrasında arayıp sormadığını, davalının açtığı babalık ve velayet davasının yargılaması sonunda müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini iddia ederek; nişan töreni için yapılan masraflar nedeniyle 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, nişan töreni sırasında takılan 8 adet bilezik ve 15 adet tam altının iadesini, iade mümkün değil ise 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, 10.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini; müşterek çocuk için 300,00 TL iştirak nafakası ve müvekkili için 300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında nişanlılık süreci denilebilecek bir süreç yaşanmadığını, tarafların karı koca olarak birlikte yaşamaya başladıklarını, 01.07.2009 tarihinden sonra tarafların nişanlanma iradesi ile değil arada resmi nikah olmasa da evlenme iradesi ile bir arada bulunduklarını, aynı konutu paylaşıp, karı koca gibi yaşayıp, çocuk sahibi olduklarını, bu süreçte sosyal çevrenin tarafları nişanlı değil karı koca olarak tanıdığını, davacının kendi isteği ile müvekkilini terk ettiğini bu sebeple maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu, düğün töreni sırasında takılan altınları davacının evden ayrılırken yanında götürdüğünü, düğün töreninin masraflarını müvekkil ve ailesinin karşıladığını belirterek; tüm taleplerin reddini gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; iştirak nafakası talebini incelemeye Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile bu talep yönünden davanın usulden reddine, iştirak nafakası dışındaki tüm taleplerin B.K. 66. madde gereğince zamanaşımına uğradığını belirterek; davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Bunun için de öncelikle taleplerin niteliğinin doğru tespiti gereklidir.

TMK'nın 118. maddesi gereğince nişanlanma evlenme vaadiyle ile olur.

Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat isteyebilir. (TMK. 121. m) Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. (TMK 122. M) Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilecek bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Somut olayda; dava dilekçesinde nişanın bozulması nedeni ile hediyelerin iadesi, nişan töreni için yapılan masraflar, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de tarafların nişanlanmadıkları, resmi nikah olmaksızın aynı konutta birlikte yaşadıkları, çocuk sahibi oldukları, taraflar arasında aile hukuku ilişkisi doğmadığı açıktır. Bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir. (HGK 03.03.2010 tarih, 2010/4-88, 2010/126)

Mahkemece davacının talebi B.K 66. maddede öngörülen zamanaşımı hükümleri çerçevesinde reddedilmiştir. B.K. 66 sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talepleri için uygulanacak zamanaşımı süresini öngörülmüştür.

Dava konusu olay haksız eylemden kaynaklandığına göre zamanaşımı konusunda BK'nın 60/1 ve 2. maddelerinin uygulanması, taleplerin haksız fiil hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. BK. 60 maddesinde haksız fiillerle ilgili üç tür zamanaşımı öngörülmektedir. Bunlar bir yıllık kısa zamanaşımı, on yıllık uzun zamanaşımı ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımıdır.

Tarafların müşterek çocuğu 16.04.2010 günü dünyaya gelmiştir. Davalı baba; 15.08.2011 tarihli tanıma senedi ile çocuğu tanımıştır. Eldeki dava ise 16.11.2011 günü açılmıştır.

Hal böyle olunca mahkemece; evlenme vaadi ile birlikte yaşamanın haksız fiil niteliği taşıdığı göz önüne alınarak; taleplere ilişkin zamanaşımı süresinin haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.