Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

DİRENME - TUTUKLU

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 26-175

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanık hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85/1, 22/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2017 tarihli ve 398-198 sayılı hükme yönelik olarak sanık müdafii, katılanlar vekili ve katılan Bakanlık vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 01.12.2017 tarih ve 912-973 sayı ile;“ (…) Eylemin çocuğa karşı olası kastla öldürme suçunu oluşturacağı ve sanık hakkındaki temel cezanın TCK'nın 82/1-e maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği düşünülmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK'nın 85/1 maddesiyle uygulama yapılması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince 12.03.2019 tarih ve 10-115 sayı ile; sanığın olası kastla öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 21/2, 62/1, 53, 63 ve 54/1. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye hükmedilmiştir.

Resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilince de istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 17.09.2019 tarih ve 1629-1335 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Kararın sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.11.2020 tarih ve 1440-2830 sayı ile;

“ (…) Ölen kişi hakkında 5271 sayılı CMK’nin 218/2. maddesi uyarınca yaş tashihi yapılması mümkün değilse de;

Suç tarihi itibarıyla 20 yaşında olduğu kabul edilen maktulün doğumu ile ilgili olarak anne ve babasının dinlenilmesi, aile nüfus kayıt tablosuna göre kardeşlerinin olduğunun anlaşılması karşısında gerektiğinde kardeşlerin de dinlenerek, ATK ilgili İhtisas Dairesinden rapor alındıktan sonra hüküm kısmında tespite de yer verilmek suretiyle karar oluşturulması gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. DİRENME GEREKÇESİ

Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 07.04.2021 tarih ve 26-175 sayı ile; “ (…) Her ne kadar Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 11.11.2020 tarih 2020/1440 esas 2020/2830 karar sayılı ilam ile sanığın, maktul ...'a karşı eyleminden dolayı maktulün anne babasının ve gerektiğinden kardeşlerinin dinlenmesi ATK ilgili ihtisas dairesinden rapor alındıktan sonra hüküm kurulması gerekçesi ile eksik inceleme gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de; bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde maktul ...'nin mezarından fethi kabir ile çıkarılmasına karar verildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Mong İhtisas Dairesinin 30.11.2018 tarihli raporunda ...'nin öldüğü tarihte 20 yaşlarında olduğunun tespit edildiği, morg ihtisas dairesinin bu yöndeki raporuna rağmen maktulün anne ve babasının maktulün yaşına ilişkin beyanlarının alınmasının bilimsel ve hukuki açıdan önemli olmaması, dosya arasında hali hazırda ihtisas dairesinden alınan raporun bulunması sebebiyle Yargıtay1.Ceza Dairesinin 11.11.2020 tarih 2020/1440 esas 2020/2830 karar sayılı bozma ilamına direnilerek aşağıdaki gerekçelerle sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.

Hükmün sanık, sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.10.2021 tarihli ve 97101 sayılı temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükmün onanması istekli tebliğnamesi ile dosya, CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.02.2022 tarih ve 11871-1504 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş, açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN

Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık hakkında olası kastla öldürme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1- Sanığın 24.11.2023 tarihli dilekçesinin temyizden vazgeçme niteliğinde olup olmadığının,

2-Sanık hakkında, maktulün yaşı ile ilgili olarak eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının,

Belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR İLE ÖN SORUNA İLİŞKİN BİLGİLER

İncelenen dosya kapsamından;

Ağrı Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünce düzenlenen 07.05.2018 tarihli ve ekindeki tutanakta; maktul ...’nin, beyan üzerine 26.05.2000 tarihinde nüfusa kaydedildiğinin belirtildiği,

Ağrı Devlet Hastanesince düzenlenen 07.05.2018 tarihli yazı ve ekindeki arşiv araştırma sonucunda; maktulün annesi ...’ye ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığının ifade edildiği,

Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi Kemik ve Diş İnceleme Şubesince düzenlenen 30.11.2018 tarihli raporda; epifiz kapanma zamanları popülasyonlar arasında ve içinde, kişinin yaşadığı bölgenin coğrafi koşullarına, beslenme eksiklikleri veya farklılıklarına, genetik, hormonal ve endokrin faktörlere, büyüme sürecine, sağlık durumuna, günlük aktiviteye, çevresel ve kültürel etmenler gibi pek çok faktöre bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte kemiklerde saptanan epifiz kapanma durumları dental erüpsiyon ile birlikte değerlendirildiğinde, kişinin kemik yaşının 20 yaş ile uyumlu olduğunun ifade edildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan mahkemede; maktulün babası olduğunu, memuriyeti sırasında Ağrı’da da görev yaptığını, oğlu maktul ...’ın Ağrı Devlet Hastanesinde doğduğunu ve resmî olarak nüfusa kaydedildiğini ifade etmiştir.

Sanığın olası kastla öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 35/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2021 tarihli ve 26-175 sayılı hükme yönelik olarak sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının 07.04.2021, sanığın 09.04.2021, katılan Bakanlık vekilinin ise 17.05.2022 tarihinde temyiz talebinde bulundukları, 18.3.1989 tarihinde doğan ve dilekçe tarihinde 18 yaşından büyük olan sanığın ise 24.11.2023 tarihli dilekçe ile; “…Temyiz hakkımdan feragat ediyorum. Yeni çıkan Yasa’dan faydalanmak için dosyamın onaylanmasını talep etmiştim. (…) Gereğini arz ederim.” içerikli dilekçeyi cezaevinden göndererek dosyaya sunduğu, anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

Ön sorunun ve uyuşmazlık konusunun ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.

A. Sanığın 24.11.2023 tarihli dilekçesinin temyizden vazgeçme niteliğinde olup olmadığı

1. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar

Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de iki şartın varlığı gereklidir.

Bunlardan ilki süre şartıdır. Genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden hükmün tefhiminden, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliğ tarihinden başlar.

Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart ise istek şartıdır. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan davasız yargılama olmaz ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir.

CMK’nın kanun yollarına ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği bölümde yer alan “Başvurudan vazgeçilmesi ve etkisi” başlıklı 266. maddesinde;

“(1) Kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, mercii tarafından karar verilinceye kadar geçerlidir. Ancak, Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine yapılan başvurudan onun rızası olmaksızın vazgeçilemez.

(2) Müdafiin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamede bu hususta özel yetkili kılınmış olması koşuluna bağlıdır.

(3) 150 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır.” şeklindeki düzenleme ile kanun yoluna başvurulduktan sonra mercisi tarafından karar verilinceye kadar başvurudan vazgeçilebileceği, diğer bir deyişle kanun yolu başvurusunun geri alınabileceği kabul edilmiştir.

Kanun yolu başvurusunda bulunulması veya bu başvurudan vazgeçilmesi kural olarak asılın iradesine tâbidir. Ancak maddenin 3. fıkrasında buna bir istisna getirilmiş ve on sekiz yaşını doldurmamış ya da sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olan şüpheli veya sanığın, kanun yoluna başvurulması ya da başvurunun geri alınması konusundaki iradesi ile müdafiinin iradesinin çelişmesi halinde asilin değil, müdafiinin iradesine üstünlük tanınmıştır.

2. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme

Sanığın olası kastla öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 35/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2021 tarihli ve 26-175 sayılı hükme yönelik olarak sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının 07.04.2021, sanığın 09.04.2021, katılan Bakanlık vekilinin ise 17.05.2022 tarihinde temyiz talebinde bulundukları, 18.3.1989 tarihinde doğan ve dilekçe tarihinde 18 yaşından büyük olan sanığın ise 24.11.2023 tarihli dilekçe ile; “…Temyiz hakkımdan feragat ediyorum. Yeni çıkan Yasa’dan faydalanmak için dosyamın onaylanmasını talep etmiştim. (…) Gereğini arz ederim.” içerikli dilekçeyi cezaevinden göndererek dosyaya sunduğu anlaşılan dosyada; sanığın 24.11.2023 tarihli talebinin temyizden vazgeçme niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. CMK'nın 266/3. maddesindeki müdafiin iradesine üstünlük tanınması gerektiğine ilişkin istisna hâl de dosyada söz konusu olmadığından sanığın temyizden vazgeçtiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla temyiz incelemesi Cumhuriyet savcısı ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz talepleriyle sınırlı olarak yapılmalıdır.

B. Sanık hakkında, maktulün yaşı ile ilgili olarak eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı

1. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

CMK'nın “Ceza mahkemelerinin ek yetkisi” başlıklı 218. maddesi;

“(1)Yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir.

(2) Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir.” hükümlerini içermektedir.

CMK’nın 218/1. maddesine göre bir eylemin suç oluşturup oluşturmadığı veya suçun niteliğinin saptanması ya da yüklenen suçun ispatı ceza mahkemesi dışında bir sorunun çözümlenmesine bağlı ise ceza hâkimi, ya sorunu ceza muhakemesi hükümlerine göre karara bağlayacak ya da sorunun hukuk veya idare mahkemesinde çözümlenmesini bekleyecektir. Yaş tespiti dışında kalan bu tali sorunların çözümü bakımından ceza mahkemelerine ek muhakeme yapma mecburiyeti getirilmemiş, iki seçenek sunularak bekletici sorun sayma veya ek yargılama yetkisini kullanarak tali sorunu çözme imkânlarından birisini kullanma yetkisi verilmiştir. Ceza mahkemesine tanınmış olan yaş düzeltme yetkisi, düzeltme sonucunda yaşta meydana gelecek değişikliğin, ceza sorumluluğuna etkili olmasına bağlıdır. Başka bir deyişle sanığın sübuttan beraatine karar verilecek durumda yaş düzeltmesi yapılmamalı, yapılacak yaş düzeltilmesi, cezanın artmasını veya azalmasını sağlamayacak ya da ceza sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmayacaksa bu yola gidilmemelidir. Ancak, kanun koyucu kovuşturma evresinde karşılaşılan mağdur veya sanığın gerçek yaşının belirlenmesi sorununu diğer ön sorunlardan farklı olarak ele almış ve ceza mahkemesine ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hüküm verme mecburiyeti getirmiştir. Bu nedenle ceza mahkemesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda öngörülen yöntemi izleyerek yaşı düzeltilecek kişinin vücut yapısını gözlemleyip hakkında bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişi raporu aldıktan ve geçerli diğer delilleri topladıktan sonra gerçek yaşını saptayarak bir sonuca varmak zorundadır.

Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gerekse, CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur. Ceza yargılamasında şekli duruma değil, somut gerçeğe itibar edilecektir.

2. Somut Olayda Hukukî Nitelendirme

CMK'nın 218. maddesinin 2. fıkrasında; kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması hâlinde; mahkemece, ilgili kanunda belirlenen usule göre sorunun çözülerek hüküm verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda ise mağdur veya sanığın yaşı ile ilgili olarak bir ihtilaf bulunmamakta, ihtilaf maktulün yaşının tespitinden kaynaklanmaktadır. Maktulün yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili incelemeye konu sorunla karşılaşan Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince, maktulün nüfus kaydına ilişkin babası olan katılan ...'in beyanı alınmış, gerek bu beyan gerekse de nüfus kaydındaki bilgilere göre maktulün nüfusa kayıtlı olduğu Ağrı Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevabında maktulün beyan üzerine, 26.05.2000 tarihinde nüfusa kaydedildiğinin belirtildiği, yine Mahkemece Ağrı Devlet Hastanesine maktulün annesinin hastanelerinde doğum yapıp yapmadığına ilişkin müzekkere yazıldığı, Hastanece verilen cevap yazısı ve ekindeki arşiv araştırma belgesinde, maktulün annesi ...’ye ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığının ifade edildiği, son olarak Mahkemece gerçekleştirilen mezar açılması işleminden sonra maktulün cesedinin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek yaşının tespit edilmesinin talep edildiği, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi Kemik ve Diş İnceleme Şubesince düzenlenen 30.11.2018 tarihli raporda; maktulün kemik yaşının 20 yaş ile uyumlu olduğunun ifade edildiği anlaşılan dosyada;

Somut ceza davasında, suçun nitelendirilmesine ilişkin olacak şekilde maktulün gerçek yaşının tespitine ilişkin olarak İlk Derece Mahkemesince ilgili nüfus idaresi ve sağlık kurumlarından bilgi alındıktan sonra mezar açılmak suretiyle cesedin gönderildiği Adli Tıp Kurumundan alınan ve maktulün nüfusta kayıtlı olduğu gibi 16 yaşında değil 20 yaş içerisinde bulunduğuna ilişkin bilimsel rapor içeriği gözetildiğinde; maktulün doğumu ile ilgili olarak ayrıca anne ve kardeşlerinin dinlenilmemesinin maktulün yaşının tespiti yönünden bir eksiklik oluşturmadığı, Mahkemece maktulün yaşının belirlenmesine ilişkin olarak eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2021 tarihli ve 26-175 sayılı hükümdeki, maktulün yaşının tespiti yönünden eksik araştırma bulunmadığına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, dosyanın esasının ve uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmelidir.

Bu uyuşmazlık konusu yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemece maktulün yaşı ile ilgili olarak eksik araştırmayla ve usule aykırı şekilde hüküm kurulduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Sanık hakkında, maktulün yaşı ile ilgili olarak eksik araştırmayla hüküm kurulmadığına ilişkin Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2021 tarihli ve 26-175 sayılı direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,

2- Dosyanın esasının ve uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2024 tarihli müzakerede ön soruna ilişkin uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle, sanık hakkında, maktulün yaşı ile ilgili olarak eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden ise oy çokluğuyla karar verildi.