Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla mesai ile hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1. Davacı işçinin aylık ne kadar ücret aldığı tartışma konusudur. Ancak dosya içinde bulunan 23.2.2000 tarihli tediye makbuzunda davacı işçinin aylık ücretinin 282.000.000 TL. olduğu yazılıdır. İmzasız bordroda ise 198.202.717 TL. aylık ücret gösterilmiştir. Ancak bu ikinci belgede davacı imzasına yer verilmemiştir. Bu durumda aylık ücretin 282.000.000 TL. olduğunun kabulü gerekir. Böyle olunca ihbar ve kıdem tazminatlarının aylık ücret olan 282.000.000 TL. üzerinden hesaplanmalıdır. Bu ücret davacıya ödenen net ücrettir. Bu çıplak ücrete aylık 33.000.000 TL. yemek yardımı yapıldığının da kabulü ile giydirilmiş ücret bulunmalıdır. Zira dosya içinde bulunan Hakimin havalesinin yer aldığı bir belgede bir başka davacıya ilişkin olarak verilen cevap dilekçesinde bu miktar açıklanmıştır.
2. Davacı işçi fazla mesai yaptığını iddia etmiş, gösterdiği tanık da bunu doğrulamıştır. Esasen davalı da bazı zamanlarda fazla mesainin yapıldığını ancak, aylık ücretle birlikte fazla mesai parasının ödendiğini savunmuştur. Bu savunmaya değer verebilmek için taraflar arasında bir sözleşmenin veya yazılı bir belgenin olması gerekir. Böyle bir yazılı belge bulunmadığı sürece fazla mesainin ücretin içinde olduğu kabul edilemez. Mahkemece dosya içinde bulunan Mayıs ayına ait "ücret pusulası"na dayanılarak fazla mesai parasının ücret içinde bulunduğu benimsenmişse de, bu belgede davacının imzası yoktur. Dosya içeriğine göre bir değerlendirme yapılarak yapılan fazla mesai ücretinin tesbiti gerekir.
3. Hafta tatili alacağına gelince mahkemece tanık K1`nin ifadesine dayanılarak bu istek reddedilerek reddedilmiştir. Ancak tanık anlatımında aynen "... hafta sonu çalıştığımızda hafta içinde bir gün izin kullanmıyorduk..." şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Oysa mütealasına başvurulan bilirkişi bu anlatımdaki "kullanmıyorduk" sözcüğünü hatalı şekilde "kullanıyorduk" biçiminde yorumlayarak davacı işçinin hafta tatiline hak kazanmadığı sonucuna varmıştır. Bu durumda dosya içeriği tekrar mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak hafta tatili çalışma karşılığı ücreti belirlenerek hüküm kurulmalıdır.
Gerek bu bentteki gerek üçüncü bentteki alacak için davalı süresinde ve usulüne uygun şekilde zamanaşımı def`inde bulunduğundan zamanaşımına uğramayan alacaklar kabul edilmelidir.
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 24.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.