Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması ve tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Elmalı İcra Tetkik Mercii)nce davanın reddine dair verilen 8.3.1988 gün ve 1987/34-1988/5 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesinin 20.12.1988 gün ve 4279-15776 sayılı ilamı ile; (...Borçlu sadece alacaklılardan K1 ile kendi arasında kira aktinin varlığını kabul ederek ödediğinden bahisle itirazda bulunmuştur. Yazılı bir kira akdi mevcut olmadığına ve hukuki ilişki inkar edildiğine göre K1 dışındaki alacaklılar yönünden itirazın kaldırılması isteğinin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür.
K1 ile ilgili temyiz itirazına gelince; borçlu takip talepnamesinde yer alan, 1.10.1982-1.9.1985 arası kira bedeli tutarını ödediğine dair herhangi bir yazılı belge sunmamıştır. Daha sonraki aylara ait kira paralarının banka şubesine yatırılması ve bu paraların adı geçen alacaklı tarafından ihtirazi kayıt dermeyan edilmeden alınması, daha önceki döneme ait kira paralarının ödendiğine karine teşkil etmez. Zira, alacaklı tarafından imzalanarak verilmiş bir makbuzdan bahsedilemeyeceğine göre, BK.nun 88. maddesinin uygulanması söz konusu olamaz. Merciin aksine düşüncesinde isabet yoktur. O halde, tahliye kararı verilmek üzere merci kararı bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, HGK'nun 12.2.1986 gün ve 1984/6-735 E, 1986/114 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, BK.nun 88. maddesi hükmünce borcu ödeyen borçlu, bir makbuz veya borcun tamamı tediye edilmiş ise senedin geri verilmesini veya iptalini istemek hakkını haizdir. Alacaklı tarafından borçluya veya ifada bulunan üçüncü kişiye verilen makbuz ifanın vuku bulduğunu belirten bir delildir. Yasa koyucu kira borcu gibi belirli zamanlarda ödenmesi gereken borçlarda verilen makbuzun doğuracağı hukuki sonuçlar konusunda özel bir düzenleme getirerek 88. maddesinde "faizden veya kira bedeli gibi muayyen zamanlarda ödenmesi lazım gelen sair borçlardan ihtirazi bir kayıt dermeyan etmeksizin bir taksit için makbuz veren alacaklının ondan evvelki taksitleri de tahsil etmiş sayılacağını" hükme bağlamıştır. Kira borçları ilke olarak düzenli aralarla ödenen borçlardan olup, önceki devreye taalluk eden borç ödenmeden sonraki devrenin ödenmeyeceği ve alacaklı yönünden de önceki devreye ilişkin borç ödenmeden sonraki döneme ilişkin makbuz verilemeyeceği hayatın olağan akışına uygun düşen bir davranıştır. Yine belirtmek gerekirki Banka, alacaklı olmadığı gibi alacaklının temsilcisi de değildir. Bu itibarla tevdi yerine veya bir banka hesabına yapılan kira parası ödemelerinde alınan belge tediyenin vuku bulunduğunu gösterir bir delil sayılır sada, bu belge alacaklının iradesi yerine geçerek BK.nun 88. maddesi açısından borçlu yararına hukuki sonuçlar doğuramaz. Alacaklının tevdi yerinden veya bankadan parayı alırken ihtirazi kayıt dermeyan etmemiş bulunmaması halinde dahi sonuç değişmez. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
S o n u ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, birinci görüşmede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 11.4.1990 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
İtiraz eden borçlu K2 gerek İcra Müdürlüğüne yaptığı itiraz dilekçesinde ve gerekse İcra Tetkik Merciindeki savunmasında itirazın kaldırılmasını isteyen kiralayana borçlu olmadığını savunmuştur. Borçlu bu savunmasını ispat için bankaya ödemeler yaptığını ve-bir süre de elden kira parasını tediye ettiğini açıklamıştır.
Her ne kadar icra tetkik merciinde ödemelerin yazılı delillerle ispat edilmesi gerekmekte ise de, bu somut olayda kim-neyi ispat etmelidir. İtiraz konusu olayda kiralayanın beş yıl gibi uzun bir zaman kira bedelini almadığını kabul, yaşamın olağan akışına aykırıdır. Öyleyse, ispat külfetinin kiracıda değil, kiralayanda olması gerekir. Bir an için aksi düşünce benimsense bile, kiracı iki yıldan fazla bir süre kira bedelini bankaya kiralayan adına ödemiş ve kiralayanda hiçbir ön koşul öne sürmeden her ay kira bedelini almıştır. BK.nun 88 inci maddesinde öngörülen makbuz kavramı dar biçimde yorumlanamaz. Alacaklı kiralayanın iki yılı aşkın bir süre kira bedelini bankadan alması ve bankaya karşı belge, vermesinin makbuz niteliğinde sayılması kanımızca BK.nun 88 inci maddesine aykırı değildir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve somut olayın özelliği de gözönünde tutulduğunda, borçlu kiracının, takip konusu kira bedelini ödediği anlaşıldığından, itirazın kaldırılması ve tahliye davasının reddine ilişkin tetkik mercii kararı doğru olduğundan çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.