MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3691 E., 2023/552 K.
HÜKÜM/KARAR : Şikâyetin kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve
2022/2890 Esas, 2022/11128 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki şikâyet isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelendi.
I. TALEP
Borçlu vekili; müvekkili aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilâmsız takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, alacaklı vekili tarafından Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/398 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını ve bu davada ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesince alacaklı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabul edildiğini, müvekkilinin adresine 27.11.2019 tarihinde ihtiyati hacze gidildiğini, haciz sırasında müvekkilinin icra dosyasına teminat olarak 176.300,00 TL yatırdığını, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/398 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararına yapmış oldukları itirazın reddedildiğini, kararın istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 30.09.2020 tarihli ve 2020/1332 Esas, 2020/976 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiğini, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesince ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını ve usuli işlemlerin yapılması amacıyla icra müdürlüğüne müzekkere yazıldığını, icra müdürlüğünden müvekkili tarafından yatırılan teminatın iadesini talep ettiklerini, ancak icra müdürünün taleplerini reddettiğini, müvekkilinin icra dosyasına 176.300,00 TL teminat yatırmasının sebebinin Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararı olduğunu, teminatın yatırılma sebebinin ortadan kalkması nedeniyle paranın iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek icra memurunun 26.11.2020 tarihli işleminin iptali ile dosyaya teminat olarak yatırılan 176.300,00 TL'nin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı vekili; borçlu tarafından ödenen paranın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 9 uncu maddesi kapsamında yapılan bir ödeme olup kanunda sınırlı sayıda düzenlenmiş teminat (2004 sayılı Kanun md. 26, 266 vb.) niteliğinde bir para olmadığını, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 30.09.2020 tarihli ve 2020/1332 Esas, 2020/976 Karar sayılı kararında borçlu tarafından dosyaya yatırılan paraların iadesine ilişkin bir karar verilmediğini, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/398 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davasının hâlen devam ettiğini, borçlu tarafından icra dosyasına hangi niyetle yatırılmış olursa olsun yatırılan paranın iadesinin ancak borca veya alacağa ilişkin olarak açılmış davanın borçlu lehine sonuçlanması ile mümkün olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli ve 2020/563 Esas, 2021/63 Karar sayılı kararı ile; borçlu tarafından icra dosyasına yatırılan paranın dosya borcu dışında ihtiyati haczin kaldırılması için 2004 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesi uyarınca yatırılan bir teminat bedeli olarak kabul edilemeyeceği, teminat bedeli olmaması nedeniyle iadesinin ancak itirazın iptali davası sonucunda verilecek karara göre mümkün olabileceğinden icra müdürlüğü işleminin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.12.2021 tarihli ve 2021/1470 Esas, 2021/2775 Karar sayılı kararı ile; ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından borca itiraz ederek takibin durdurulduğu, takibin durdurulduğu aşamada hiçbir takip işlemi yapılmadığı gibi ödenen ve haczedilen menkul ve gayrimenkulün bulunmadığı, alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davası safahatında ihtiyati haciz kararına istinaden borçlu tarafından ihtiyati haczin tatbiki sırasında ihtirazi kayıtla dosya borcunun tamamına ilişkin haciz yapılmasını önlemek amacıyla icra dosyasına dava konusu bedelin yatırıldığı ve haciz işlemleri yapılmadığı gibi ihtiyati haciz ile başlatılan sair takip işlemlerinin de fekkine ve yapılmamasına karar verildiği, dosyaya ödenen ihtiyati haciz bedelinin dayanağı ihtiyati haciz kararının 24.11.2020 tarihinde kaldırıldığı, icra takibinin kesinleşmediği gibi ihtiyati hacizlerin de kesin hacze dönüşmediği nazara alındığında borçlu tarafından ihtiyati hacizlerin önlenmesi amacıyla yatırılan paranın da icra takip dosyasında tutulmasını gerektiren hukuki sebebin kalmadığı, kaldı ki 2004 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin mülga olduğu, 2004 sayılı Kanun’un 266 ncı maddesinin ise icra takip dosyasının safahatı gereği tatbikinin hukuken mümkün olmadığı, bu durumda icra müdürlüğünce ihtiyati haciz kararında paranın iadesine yönelik hüküm bulunmadığı gerekçesiyle paranın iadesi talebinin reddi kararı ve İlk Derece Mahkemesinin şikâyetin reddi kararının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin kabulüyle icra müdürlüğünün 26.11.2020 tarihli işleminin iptaline ve talep gereği işlem yapılmasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "…İİK'nun 361. maddesi “İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır” şeklindedir. Buna göre İİK’nun 361. maddesinde, dosyaya yatırılan paranın ilgilisine geri verilebilmesi için, borçludan (fazla para alınması) veya (taraflardan birine yanlışlıkla ödeme yapılması) durumlarından birinin oluşması gerekir.
Somut olayda; alacaklı tarafından 18.7.2019 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine borçlunun süresi içerisinde yaptığı itirazla takibin durdurulduğu, alacaklı tarafından takibin devamı maksadıyla itirazın iptali yoluna başvurulduğu ve Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/398 E. sayılı dosyasında 18.11.2019 tarihli ara karar ile borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına alacağı karşılayacak kadar ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, aynı mahkemenin 22.11.2019 tarihli ara kararı ile de ihtiyati haciz teminat tutarına ilişkin maddi hatanın düzeltildiği, icra müdürlüğünce 27.11.2019’da ihtiyati haczin uygulanması sırasında, borçlu tarafından 176.300,00 TL’nin nakit olarak ödendiği, alacaklının tüm dosya borcu yatırıldığından başkaca talepleri bulunmadığı beyanı üzerine başkaca işlem yapılmadan haciz mahallinin terk edildiği, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/398 E. sayılı dosyasında 24.11.2020 tarihli ara karar ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği ve borçlu tarafından icra müdürlüğüne yapılan başvuru ile ihtiyati haczin uygulanmaması maksadıyla teminat olarak ihtirazi kayıtla yatırılan paranın iadesinin talep edildiği, müdürlüğün 26.11.2020 tarihli kararı ile dosyaya yatırılan paranın teminat olarak kabul edilemeyeceği ve itirazın iptali davasının henüz sonuçlanmadığı belirtilerek talebin reddedildiği, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.10.2021 tarih ve 2019/398 E. - 2021/359 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile borçlunun itirazının 135.012,10 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına hükmedildiği, dosyadaki paranın 157.448,15 TL’sinin alacaklıya 25.11.2021 tarihinde ödendiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; borçlu tarafından takip dosyasına yapılan ödemenin, kendisine ödeme emri tebliğinden sonra olduğu ve yanlışlıkla yapılan bir ödemenin söz konusu olmadığı anlaşılmakla, İİK’nun 361. maddesinin olayda uygulama yeri yoktur. Öte yandan borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesi de iade talebine dayanak olamayacağından, borçlu ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabilir.
O halde; Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu tarafından yapılan 176.300,00 TL ödemeden, icra müdürlüğünce alacaklının hesabına gönderilen 157.448,15 TL’nin mahsubu ile icra dosyasında kalan bir para varsa, bu paranın, itirazın iptali davası sonucuna göre borçluya iadesi tabii ise de; alacaklıya ödenen 157.448,15 TL’nin şikayet yolu ile iadesi mümkün olmadığından bu kısım yönünden şikayetin reddi gerektiğinden, icra müdürlüğüne yatırılan paranın tamamının borçluya iadesine karar verilmesi isabetsizdir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde alacaklı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı vekili; itirazın iptali davasının kabulüne karar verildiğini, dosyadaki paranın icra müdürlüğü tarafından kendilerine ödendiğini, borçlu tarafından dosyaya yatırılan paranın teminat değil borç tahsilatı niteliğinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda itirazın iptali davasında verilen ihtiyati haciz kararının uygulanması sırasında borçlunun yatırdığı 176.300,00 TL’nin ihtiyati haciz kararının kaldırılması nedeniyle borçluya iadesi talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işleminin iptali ile paranın borçluya iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce direnme kararına yönelik alacaklı vekilinin temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmiştir.
E. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 364 ve ek (1) inci maddeleri.
2. Değerlendirme
1. 5311 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrası "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen ve miktar ve değeri 10.000 lirayı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir." hükmünü içermektedir. 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 6763 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile “onbin lirayı” ibaresi “kırk bin Türk lirasını” şeklinde değiştirilmiştir. 20.02.2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi ile “kırk bin” ibaresi “elli sekiz bin sekiz yüz” şeklinde değiştirilmiştir.
2. 2004 sayılı Kanun'un 20.02.2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi ile değişik ek (1) inci maddesinin birinci fıkrasında 364 üncü maddesindeki parasal sınırın 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüş ve 01.01.2023 tarihinden itibaren bu miktar 238.730,00 TL olarak belirlenmiştir.
3. 2004 sayılı Kanun'un 20.02.2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile değişik ek (1) inci maddesinin ikinci fıkrasına göre aynı Kanun'un 363 ve 364 üncü maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.
4. Belirtilmelidir ki bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı, karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
5. 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi ile değişik 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise temyiz yoluna başvurma ve incelemesinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiştir.
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 447 nci maddesinin ikinci fıkrası "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmünü içermektedir.
7. Somut olayda genel haciz yolu ile ilâmsız takipte borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; itirazın iptali davasında mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının uygulanması sırasında borçlu tarafından yatırılan 176.300,00 TL’nin ihtiyati haciz kararının kaldırılması nedeniyle iadesi talebinin reddine ilişkin 26.11.2020 tarihli icra memurluk işleminin iptali ile yatırılan 176.300,00 TL’nin iadesini talep etmiştir.
8. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının verildiği 07.03.2023 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 238.730,00 TL olmakla uyuşmazlık konusu değerin (107.300,00 TL) 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
9. O hâlde alacaklı vekilinin temyiz başvurusunun 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi ile değişik 364 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352 nci maddesi uyarınca miktardan reddine karar verilmesi gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Alacaklı vekilinin temyiz başvurusunun 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi ile değişik 364 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352 nci maddesi uyarınca miktardan REDDİNE, İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.