Sumal kararında, teşebbüs kavramına ilişkin dolaylı olarak açıklığa kavuşturulan bir başka husus, AB rekabet hukukunda benimsenen ekonomik birlik ölçütünün, rekabet hukukunun özel hukuktaki sonuçları bakımından da uygulanabilir olduğudur(25).…
Sumal kararının genel olarak rekabet hukuku, özel olarak ise “teşebbüs” kavramı bakımından bir diğer önemi de Mahkeme’nin ekonomik birlik ölçütüne bir şart ekleyerek teşebbüs kavramından hareketle ekonomik bütünlük içinde yer alan şirketlerin sorumluluğunun kapsamını bir anlamda daraltmış olmasıdır. Mahkeme, hâkim şirket ile bağlı şirketin tek bir teşebbüs sayılarak hâkim şirketin rekabeti ihlal eden fiilinden bağlı şirketin de sorumlu tutulabilmesi için bağlı şirketin yürüttüğü iktisadi faaliyet ile hâkim şirketin rekabeti ihlal eden davranışının konusu arasında “özel bir bağlantı” (“specific link”)…
Son olarak, Sumal kararına göre, hâkim şirket hakkında ABİDA m. 101’in ihlaline ilişkin olarak verilmiş bir Komisyon kararı mevcut ise,
ABAD’ın bu kararı, rekabeti ihlal eden davranıştan zarar görenlerin, (Sumal kararına konu olan olayda olduğu gibi) bulundukları ülkenin dışında kurulmuş bulunan hâkim şirket yerine zarar görenlerin bulunduğu ülkelerdeki ya da dava açma şartları veya sonuçları itibariyle daha “davacı-dostu” ülkelerdeki bağlı şirketlerinden tazminat talep edebilmelerine de imkân tanımaktadır. Bu imkânın zarar görenlerin mahkemeye erişim hakkını güçlendirdiği kuşkusuzdur(38).…
Karar sonucunda ortaya çıkan bir soru, kararda benimsenen sorumluluk açısından teşebbüs…
Sumal kararındaki yaklaşımın, AB uygulamasını yakından takip eden ülkemizde de benimsenebileceği düşünülebilir. Zira, ekonomik birliğe dayalı teşebbüs kavramı Türk rekabet hukukunda da yerleşmiştir. Rekabet Kurumunca hazırlanan “Rekabet Sözlüğü”nde teşebbüs, RKHK m. 3’e paralel olarak “Piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler (Bkz. RKHK m. 3)”…
Bu bağlamda, her ne kadar Sumal kararından önce, AB’de olduğu gibi, Türk rekabet hukukunda da henüz ekonomik birlik ölçütü kullanı-