Vakfın yönetimini serbestçe belirleme özgürlüğü çerçevesinde vakfeden zorunlu yönetim…
Vakıfta yararlananlar vardır ama bunlar vakıf örgütüne ait kişiler değildir. Vakıfta…
Vakıf tüzel kişiliğe sahip bir mal topluluğu olduğu için yapısı itibariyle kişilerin…
Öte yandan uygulamada üyelerinden aidat toplanan bu gibi vakıflarda yönetime katılma…
Bu yanlış uygulamanın gelişmesinin önemli sebeplerinden birinin, çalıştırılanlara…
Çalışanlara yardım vakıfları için öngörülen modelin öbür vakıflarda da denenmeye…
Maddenin gerekçesinde şu ifadeler yer almaktadır: “Üçüncü fıkrada, vakıflarda üyeliğin söz konusu olamayacağı esası getirilmiştir. Ülkemizde belirli dönemlerde söz konusu olabilen dernekleşme yerine vakıf kurma eğilimleri, böylece yeterli mal ve hakların belirli bir amaca özgülenmesinin aranması ve derneklerden farklı olarak vakıflarda üyelik olamayacağının öngörülmesi ile sınırlandırılmış olacak ve bu suretle dernek benzeri vakıflar kurulması değil, gerçek anlamda tarihi gelişimine ve işlevine uygun şekilde vakıf kurulması yolu, yasal güvence altına alınmış olmaktadır. Son fıkra ise, Anayasanın ilkeleri dikkate alınarak düzenlenmiştir.”…
Böylece kanun koyucu da açıkça dernekleştirilen vakıfların önüne geçmek için bu düzenlemenin…
Hükmün gerekçesine uygun yargı kararları bu dönemde gelmeye başlamıştır. Örneğin…
Bu kararda “vakfın kuruluş senedinde yazılı amaç ve faaliyet unsurları ciddi miktarda malvarlığı unsurları gerektirdiği halde konulan malvarlığı değerlerinin bu hedefleri gerçekleştirecek durumda olmadığı bu bakımdan tescile karar verilemeyeceği” ifade…
Bu dönemde 743 Sayılı Türk Medeni Kanunu döneminde kurulmuş olan üyeli vakıflara…
Bu dönemde verilen kararlarda, TMK m.101/f.3’ün getirdiği düzenlemeden sonra üyeli…
“….Yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun vakıfları düzenleyen hükümlerine göre vakfa üye olunması bakımından bir yasak mevcut değil iken Yeni Türk Medeni Kanununun 101. Maddesinde vakıflarda üyelik olmayacağı kesin ve emredici bir şekilde öngörülmüş olduğundan genelde vakfa üye olunmasını mümkün kılan vakıf senedi hükümlerine itibar edilemeyeceği gibi senet değişiklikleri ile de bu yolda bir hüküm getirilemez…”…
Yine Yargıtay 18.HD, 17.2.2003 tarih ve E.2002/10424, K.2003/988 sayılı kararında
“…. Dava dilekçesinde vakfın tescili istenmiştir….1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanunun 101. Maddesinin 3. Fıkrası, vakıflarda üyelik olmayacağını hükme bağladığı halde, kanunun buyurucu nitelikteki bu hükmü gözetilmeden, belirsizliğe ve uygulamada kargaşaya yol açacak şekilde Genel Kurulu teşkil eden vakıf üyeleri sayısının her yıl yönetim kurulu tarafından belirleneceğini ve vakfa sonradan üye olanlardan meydana geleceğini kararlaştıran Vakıf Senedinin 7. Maddesinin Medeni Kanunun öngördüğü biçimde yeniden düzenlenmesi için davacı tarafa uygun bir süre verilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan tescile karar verilmesi doğru görülmemiştir…”…
Bu kararlarda eski vakıf senetlerine yeni dönemde itibar edilemeyeceği belirtilmektedir.…
Dolayısıyla TMK m.101/f.3 hükmünden sonra artık üyeli vakıf kurulmayacağı gibi 743…
“…1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanunun 101. Maddesinin 3. Fıkrası, vakıflarda üyelik olmayacağını hükme bağlamıştır. Bu emredici nitelikteki hüküm, yeni kurulacak vakıflar ile daha önce kurulmuş olup senedinde vakıf üyeliğine ilişkin maddeler bulunan vakıfları da bağlayacağı ve kapsayacağı gözden uzak tutularak 4722 sayılı Kanunun 22. Maddesinde konu ile ilgili olarak yürürlükteki tüzük ve yönetmeliklerde yapılacağı bildirilen gerekli değişiklikler de beklenmeden: 1- Vakıf senedinin muhtelif maddelerinde geçen üye tabirinin, iştirakçi ve temsilci, aidat tabirinin ödenti, tabii üye tabirinin doğal iştirakçi ve hariç üye tabirinin de hariç iştirakçi ve prim tabirinin ödenti olarak değiştirilmesi:2-Yukarıda da değinildiği gibi Türk Medeni Kanununun 101. Maddesi uyarınca vakıflarda üyelik olamayacağı hükmüne aykırı olarak Vakıf Senedinin 1., 8., 12. ve 17. maddelerinde iştirakçi tabii üye ve hariç olarak Adalet Bakanlığının Merkez ve Taşra teşkilatı ile bağlı kuruluşlarında Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına tabi çalışanlardan. Adalet Bakanlığı Üst düzey yöneticilerinden ve Adalet Bakanlığında görevli ve iştirakçi sıfatını kazandıktan sonra herhangi bir nedenle Bakanlıktaki görevinden ayrılmakla beraber aylık ödentilerini ve vakıf üyeliğini devam ettirenler şeklindeki düzenlemeyi, vakfa yeni üye kaydına imkân verecek tarzda genişletmek suretiyle Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu ve Adalet Bakanlığı Bütçe Dairesi ile Merkez Saymanlık Müdürlüğünde çalışan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına tabi görevlilerin de vakfa yeni üye…