Bu yabancı öğretim üyesinin dosyasıyla ilgili orada deniyor ki, işe giriş bildirgesi…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
On İki Levha Yayıncılık
Yayın tarihi: Ağustos 2021
Sayfa: 523 - 544
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Genel Görüşme
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Mesut Balcı (Oturum Başkanı): Şimdi Hocam…
Sağlık yardımına gelince, sağlık yardımları konusunda bizim Dairenin görüşü doğrultusunda,…
Peki üçte birinin altında olursa ne olur? O da Yasada açıkça yazılı, onu şimdi okuyorum…
Diğer yandan Kurumun prim alacağı… Şimdi 5510 sayılı Kanun “Hizmet tespiti kararının…
Şimdi bu durum karşısında biz 01.10.2008 öncesi hizmetlerin tespitinde hükmün kesinleştiği…
Boşanmanın muvazaalı olup olmamasına göre karar verecek olursak, şimdi boşanma muvazaalı…
Yargıtay’a da naçizane bir önerim olacak. Şimdi hak düşürücü süre var, durmaz kesilmez.…
Oturum Başkanı: Şimdi oradan Refik Hocam söz istiyor. En son bizim muhalefet…
Prof. Dr. Refik Korkusuz: Şimdi önce yabancı öğretim üyesinin hukuki statüsü konusunda, 9. Hukuk Dairesi ile 21. Hukuk Dairesi’nin bunun kamu nitelikli ya da işte idari nitelikli bir statü olduğu söyleniyor, ama ne olduğu yazılmamış veya en azından bildirmemişsiniz. Çıkışta Seracettin Bey ile konuştum, “Evet” dedi. Memur mu, değil. Özel statülü ne, belli değil. Ama ben İş Hukukuna yakın olduğunu, iş sözleşmesine yakın olduğunu düşünüyorum, çünkü yeni düzenlemelerle ve yönetme-
Öbür taraftan tabii, hiç kimse kendi hatasından yararlanamaz ilkesi, evrensel bir…
Bir de Mahmut Bey’in anlatımından istifade etmiş olduğumu belirteyim, hakikaten çok…
Oturum Başkanı: Teşekkür ederim Hocam. Şimdi zaten bizim açımızdan sorun yok,…
Prof. Dr. Refik Korkusuz: Şimdi eğer memur dediğiniz zaman otomatik olarak…
Oturum Başkanı: Memur olmaz zaten, mümkün değil.…
Prof. Dr. Refik Korkusuz: Evet, iş sözleşmesi dediğimiz zaman daha uygun bir…
Oturum Başkanı: Memur olmaz, Türk vatandaşı değil ki……
Prof. Dr. Kadir Arıcı: Öncelikle Mahmut Hocama çok teşekkür ediyorum. İki konuda görüşümü açıklamak istiyorum. Bunlardan birisi aile hekimliği konusu. Şimdi aile hekimliği 2006’daki Sosyal Güvenlik Reformu çerçevesi içerisinde bizim sistemimize girdi ve bu aile hekimliği kurulurken daha önce sağlık ocakları sisteminden vazgeçildi, yani hizmet üretmek sisteminden vazgeçildi ve sosyal güvenliği bir anlamda paralı hale getiren hizmet satın alma yolunun bir adımı olarak sisteminize girdi. Dolayısıyla aile hekimlerinde mevcut tabii birden geçtiği için bu sağlık ocaklarındaki hekimlerden de faydalanabilmek için devlet, bir de ihtiyacı bir anda… Çünkü aile hekimliği bir uzmanlık, bu konuda çok ciddi bir ön eğitime ihtiyaçları var. Bu ön eğitim vs. düşünülmeden sisteme geçtik biz. Yani aile hekimliği tıpta gerçekten ayrı bir uzmanlık, yeterince uzmanımız olmadığı için böyle bir geçiş yolu oldu. Onun için burada karar verilirken aile hekimliği tam anlamıyla, aile hekimleri hizmet sunucularıdır. Dolayısıyla bunlar bağımsız çalışan hekimlerdir. Sosyal güvenlik açısından da bunlar 4b’li durumundadır. Sadece izinle bu sisteme gidenler, devletin kendi izin sistemi içerisinde, bunlar emekli de olmadıkları için emekli de edilmedikleri için, bunlar için ayrı bir şey düşünülebilir.
İkincisi, bu yabancı öğretim üyeleriyle ilgili… Şimdi bakın, 5580 sayılı bu özel…
Oturum Başkanı: Teşekkür ederim Hocam, katılıyoruz. Hocam söz istiyor buradan,…
Prof. Dr. Ali Nazım Sözer: Genel sağlık sigortasında yersiz ödemeyle alakalı…
Oturum Başkanı: Suriyeliler için Hocam o.Sayfa 531…
Prof. Dr. Ali Nazım Sözer: O da dahil, evet. Şimdi tüm bunlar bir araya geldiğinde,…
Oturum Başkanı: Almamışlar Hocam.…
Prof. Dr. Ali Nazım Sözer: Şimdi karşı oy gerekçelerini biliyorum, yani orada “tescil gereklidir” deniyor. Şimdi “tescil” acaba kurucu koşul mudur yoksa bildirici koşul mudur? Tescilin varlığı malumu ilan etmektir, Kuruma görevlerini hatırlatmaktır, “Gel bu işlemi yap” demektir. Yoksa tescil burada asli unsur olarak sayılmamak durumundadır. Öyle olsaydı hizmet tespit davası açılamazdı. Öyle olsaydı iş kazasından sonra kişilere sağlık hizmeti ve diğer edimler sunulmazdı, aylık bağlanmazdı. O nedenle sosyal devletin niteliği gereği düşünmemiz lazım. Nitekim bir olayda bir kadın sağlık karnesi olmadan, kardeşinin sağlık karnesiyle doğum yapmış. Savcılık şikayet edilince, SSK döneminde oluyor galiba, el konmuş olaya ve yaptığı değerlendirmede “Bu devletin eksiğidir. O kimse bu sağlık karnesini almak zorunda kalmamalıydı. Cezayı gerektiren bir suç yoktur.” deyip, herhangi bir soruşturmaya gerek duymamış. Bunun masraflarının peşinden de koşmamış. Şimdi bu, işin mevzuat kısmı. Olayın bir de teknik altyapısı var. Sosyal sigortalı ilişkisi denilen bir kavram var. Bu kavramı biz uzun vadeli ve kısa vadeli sigortalarla, genel sağlık ya da çalışma ilişkisi yoksa o durumlar bakımdan ayrı ayrı değerlendirmek zorundayız. Eğer çalışma ilişkisi temeli ise çalışmanın, burada sağlıklı bir çalışma varsa sağlıklı hizmet ilişkisi var diyoruz. Bunun sosyal sigortaya yansıması sağlıklı sigorta ilişkisidir. Eğer bir kimsenin çalışma ilişkisi sakatsa, “fiili hizmet ilişkisi” kavramını öğreti, Yargıtay oluşturmuş. Bu fiili hizmet ilişkisi beraberinde sosyal sigorta ilişkisine de yansıyor. Orada da