Michele Pattocchi – Kısa bir yorumum ve kısa bir sorum var. Kısa yorum hakemlerin kararlarını vermeye ayırdıkları gün hakkında. Sanırım bu karar verme gününün kararın kaleme alınmasından önceki bir zamanda olduğu konusunda fikir birliği mevcut. Çünkü karar kaleme alınmadan önce hakemler arasında müzakereler ve teemmül söz konusu olacaktır. Ama bence genellemeden kaçınılmalıdır. Size iki örnek vereyim. Alım opsiyonunun kullanıldığı bir pay sahipleri sözleşmesi olsun ve tek sorun da opsiyonun hukuka uygun şekilde kullanılmış olup olmadığı. Bir an için bunun karışık bir mesele olmadığını varsayalım. Diyelim ki üç hakem var. Her bir hakem, tahkim talebini, davacının iddialarını gördükten ve diğer hakemlerin fikirlerini aldıktan sonra kendi kendine bir karar vermiş olabilir, tabii kesin olarak değil. Böyle bir durum uzun bir yargılamayı gerektirmez. Buna karşılık, kişisel tecrübeme dayanarak söylüyorum, karmaşık bir inşaat sözleşmesi uyuşmazlığı söz konusu ise bir başhakem olarak iki meslektaşınız ile müzakere ettikten sonra dahi bazı talepler hakkında tam olarak nasıl karar vereceğinizi bilmiyor olabilirsiniz ve kararı kaleme almaya böyle bir durumda başlayabilirsiniz. Çünkü teknik deliller oldukça karmaşıktır ve müzakereler de açık ve kesin değildir bu sebeple kendi görüşlerinizi dikkatlice içinizde tutup yazılanlara önünüze konanlara çok daha dikkatlice bakmak istiyorsunuzdur. Ve işte bunun gibi kimi davalarda kararın verildiği an büyük ihtimalle kararın kaleme alındığı an olur. Buna karşılık diğer davalarda çok daha erken karara varılmış olabilir. Bir genelleme yapmanın çok zor olduğunu düşünüyorum. Sorun istatistikî veriler ile ilgili. Ön yargılar, etkiler ile ilgili verilerin bir kısmının ABD’deki uygulamaya odaklı olduğunu duymuştum. Ve bana öyle geliyor ki tahkim apayrı bir dünya. Bu konuda mübalağa etmek istemem, bu konuda panel katılımcılarının görüşlerini duymak istiyorum.
Konuşmacı 1 – Bahsettiğiniz meselenin sonucu değiştirdiğini sanmıyorum. Diğer…
Paolo Marzolini - Tek bir şey eklemek istiyorum. Bir katılımcı herkesin bir alıcısı vardır demişti. Tabii ki kendi pazarını düşünen ve kendi pazarını genişletmeye çok meraklı hakemlerin de vardır. Fakat hakemlik
Katılımcı I: Olası psikolojik “etkilerin” hakemler üzerindeki olumsuz etkisini…
Konuşmacı I – Buna şefkat der miydim bilmiyorum, ama bazen acıma duygusu hissedersiniz. Daha açık ifade edeyim, diyelim ki taraflardan biri çok tecrübeli bir avukat tarafından temsil ediliyor ve diğer tarafın ise avukatı bile yok. Bu benim başıma geldi, taraflardan biri hakem ile kendisi yazışıyor, eğitimli de değil, bir avukat da değil. Yani doğrudan kendisini temsil ediyor. Böyle bir durumda hakemler o tarafa bir nebze yardımcı olması normaldir. Ve eğer siz uyuşmazlığın diğer tarafı iseniz bu size hiç mutlu etmez. Çünkü kendi kendinize, hakemin neden böyle davrandığını sorgularsınız. Kendinizi hakemin yerine koyun. Bu çok kötü bir şey değil bence. Böyle bir durumda müvekkilinizi sakinleştirmeniz, bunun hakemin zayıf olan taraftan yana olduğu anlamına gelmediğini açılamanız gerekir. Adil bir yargılama süreci yürütmek için hakemin yapmak zorunda olduğu bir şeydir bu sadece. Dediğim gibi, sizin deyişinizle şefkat ve benim deyişimle acıma duygusu, bunların hepsi oyunun bir parçasıdır, hakemler bunun farkında olduğu gibi taraflar da bunun farkında olmalıdır.
Konuşmacı II – Bir avukat olarak da farkında olmanız gerekir. En tecrübeli,…
Katılımcı II– Bütün bunları dinlemek çok ilginçti. Sonuçta hakemler de insan…
Konuşmacı I – Bir avukat olarak bir makinenin davam hakkında karar vermesini…