Yıldız’a göre, geçiş yasa gereği gerçekleştiği için, şirketin onay vermemesinden(129)…
Tekinalp, TTK m. 596’nın mehazdan ayrıldığını, TTK’yı hazırlayan komisyonunda bu olasılıkta oy hakkının askıda kalmasının, mülga TTK m. 418/IV uygulamasından kalan olumsuz sonuçların yeni TTK’da devam etmesinin uygun olmayacağı görüşünün hâkim olduğu ve sistemimizde oy hakkının da geçmesi çözümünün kabul edildiğini belirtmiş; aksi durumda limited şirketin bu hakkını kötüye kullanabileceği ve süreyi oyalama amacı ile geçirebileceğinin düşünüldüğü vurgulanmış; bu nedenle de genel kurulun ret kararının geriye etkili olacağı hükmünü takiben reddin o süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemeyeceği hükmünün konulduğunu ifade etmiştir. Ret kararının geriye etkili olmasının sonuçları, payın mirasçıya veya mirasçılara geçme tarihi ile genel kurulun onay tarihi arasındaki zaman dilimi içinde dağıtılan kâr payları ile bedelsiz payların emanet hesaba alınacağı, rüçhan haklarının, ret kararı verilememesi halinde bedeli karşılığında müktesibe kullandırılması kaydı ile şirkete kullandırılacağı, iktisap edilen payların devredilmesinin TTK m. 596/2’ye göre verilecek karara kadar erteleneceği şeklinde ortaya çıkmış ve böylece de TTK m. 595/2’deki onay kararının TTK m. 596/2’deki kararla örtüşeceği savunulmuştur(132)…
Şener, konuyu ret kararının hüküm ve sonuçları başlığı altında, haklı nedenle fesih davası ile ilgili olarak açıklamaya çalışmıştır. Yazara göre payın TTK m. 596/1’e göre iktisap edene geçmesi, ancak bu geçişin ret hakkı kullanılıp ortadan kaldırılarak iktisabın geçmişe etkili olarak engellenebilmesi, beraberinde bazı sonuçlar doğuracaktır. Örneğin mirasçı, miras nedeni ile payı iktisap etmiş ve ortak sıfatı ile derhal TTK m. 636/4’e göre haklı sebeple fesih davası açmış olsa, mahkemenin TTK m. 596 gereğince ortaklık sıfatı kesinleşmedikçe davayı görmeye başlamaması gerekir. Çünkü mirasçı ileride ortak sıfatını kaybedebilir ve dava şartı yokluğundan dava reddedilebilir(133)…
Konu ile ilgili olarak ilk değerlendirmelerde bulunan Pulaşlı, daha Kanun tasarı halinde iken İsviçre hukukundan sapan düzenlemeleri eleştirmiş; yasal geçişlerde “geçişin askıda” olduğunun belirtilmesinin askı kuralları ile benimsenen hukukî sonuçlara uymadığı ve yasal geçiş
Dural, gerekçede esas sermaye payının ipso iure geçtiği belirtildikten sonra, hemen arkasından geçişin askıda olduğunun belirtilmesinin…
Çamoğlu ise, TTK’nın 596. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesine atıf yaparak, üç aylık süre içinde sermaye payının intikâlinin askıda olduğunun…
Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, esas sermaye paylarının özel iktisap hâlleri ile…
Belirtilmesi gerekir ki, TTK’nın 596. maddesinin gerekçelerine bakılarak bir yorum…
Biz bu noktadaki tartışmamalarda, Pulaşlı ve Dural’ın tespitlerinin…
Ayrıca eğer bu görüş kabul edilirse, uygulamada da şu yönde sorunlar ortaya çıkabilecektir.…
Diğer taraftan bakıldığında da şirketin bu süreçten zarar görebileceği, istemediği…
