Karara konu olayda dava özetle davacının, 25/11/2000-14/10/2014 tarihleri arasında…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
On İki Levha Yayıncılık
Yayın tarihi: Temmuz 2024
Sayfa: 542 - 547
Ufuk Aydın
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
2.HİZMET TESPİT DAVALARI İLE İLGİLİ KARARLAR
a.Hizmet Tespit Davasında(3) İşverenin Saptanması
Yargıtay 21. HD. 2020 yılında hizmet tespit talepli bir davada ilginç bir karara…
İlk derece mahkemesi “…davacının 2000 – 2014 süresinde Kemalpaşa Adliyesi santralinde santral görevlisi olarak çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, aynı tanık söylemlerinden, davacının engelli aylığı dışında ayrıca Kemalpaşa Adliyesinde santral görevlisi olarak çalışması nedeniyle ücretlerinin Kemalpaşa Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı fonundan ödendiği belli olmaktadır. Bu durumda davacının çalışma olgusu göz önüne alındığında; adı geçenin Kemalpaşa Adliyesinde santral görevlisi olarak çalışmasından kaynaklanan ücretlerinin Kemalpaşa Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı fonundan karşılanması nedeniyle; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 7.maddesinde belirtildiği üzere, mülki idare amirlerinin Vakfın tabi başkanı olduğundan hareketle, davada taraf sıfatının İzmir/Kemalpaşa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına ait olduğunun kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla ilgili vakfın davalı sıfatıyla davaya katılması sağlanmış ve davacının 25/11/2000 – 14/10/2014 tarihleri arasında Kemalpaşa Adliyesinde santral görevlisi olarak 506 sayılı Yasanın 2.maddesi anlamında ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında fiilen çalıştığı kanaatine varılmıştır...”…
Kararın davalı Vakıf tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir BAM 10. HD. “...dava konusu edilen ve 25/11/2000-14/10/2014 tarihleri arasını kapsadığı iddia edilen çalışmanın, Kemalpaşa Adliyesinde santral görevlisi olarak geçtiği iddia edilmesine karşın; tüm çalışma ve ödemelerin kayıtlara yansıması gereği bulunan kamu kuruluşundaki çalışma iddiası yönünden herhangi bir yazılı delil veya delil başlangıcının bulunmadığı; engel düzeyi nedeniyle annesine evde bakım ücreti ödenen davacının, ilk derece mahkemesi kararıyla tespit edilen 15 yıla yakın dönemde, 5000 günlük çalışmasının, salt tanık anlatımlarına dayanılarak kabulüne olanak bulunmadığı; kayıt ve belgelerle desteklenmeyen çalışma iddiası konusunda, tanık anlatımlarına dayalı olarak istemin kabulü yönünde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu ... “gerekçesiyle…
Bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine 21. HD. Kararı “… davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşu olsa da tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından çalışma iddiası ve ücretin nasıl ödendiği hususlarında Bölge Adliye Mahkemesince eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği,”…
Karara uyan BAM, “… Adalet Bakanlığı ve yetkilendirdiği birimler tarafından davacı hakkında herhangi bir atama gerçekleştirilmediği halde, davacının Kemalpaşa Adliyesinde santral görevlisi olarak eylemli biçimde ve dava konusu dönemin tümünde sürekli olarak çalıştığı sonucuna ulaşılmış; yine tanık anlatımları, davacı beyanı ve dosyadaki kanıtlardan, davacının ücret ödemesi ve görevlendirmesinin Kemalpaşa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanaşma Vakfı tarafından gerçekleştirildiği, Kemalpaşa Cumhuriyet Savcılığı’nın ücret ödeme konusunda herhangi bir kayıt veya kaynağının bu-
Karar bu kez feri müdahil SGK ve Vakıf vekilince temyiz edilmiştir. Feri müdahil…
Yargıtay 21. HD. verdiği kararda “… Dairemiz denetimi sonrası yapılan yargılamada dosyadaki kayıt ve belgelerden, ihtilaf konusu dönemde davalı “Adliye” işyerinde ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı işyerinde çalışma kaydı bulunan kamu tanıklarının tespit edildiği, duruşmalarda kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.…
Öncelikle davacı ile davalı Adalet Bakanlığı ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin saptanması gerekmektedir. Bu durumda, 01/10/2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun);
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2. (5510/4-1-a) maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılacağı hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre sigortalı olabilmenin koşulu hizmet akdine dayalı olarak çalışmaktır. Hizmet akdi … iş sahibi ile işçi arasında yapılan belli veya belli olmayan bir süre için görülen iş karşılığı ücret ödenmesini gerektiren bir sözleşmedir. Bu sözleşmede ana unsur iş ve ücrettir. 506 sayılı Yasa açısından hizmet akdini sadece bu unsurlara bağlı olarak kabul etmek mümkün değildir. Zaman ve bağımlılık unsurları hizmet akdinin ana koşulları olmak üzere 506 sayılı Yasa’nın öngördüğü hizmet sözleşmesi bir veya birden fazla işveren ile çalıştırılan arasında oluşturulan, süreli veya süresiz belli bir zaman dilimi içerisinde, işveren emir ve gözetimi altında, iş görmeyi hüküm altına alan hukuksal ilişkidir. Sigortalılığın oluşumu yönünden ilk unsur iş görecek kişinin belli bir zaman dilimi içerisinde, hizmetini işverenin emrine hasretmesidir. … Çalışanın, hizmetini belli zaman dilimi içerisinde, işveren emrinde ve onun vereceği direktif doğrultusunda gerçekleştirilmesi, hizmet akdinin ikinci unsuru olan bağımlılık unsurunu oluşturur. Hizmetin fiilen verilmesi her durumda zorunlu değildir. İşverenin emir ve gözetim altında hazır beklemek durumunda dahi bağımlılık unsuru gerçekleşmiş sayılır. Öte yandan, işverence gösterilen işlerin, çalışan tarafından, işveren emir ve direktiflerine uygun olarak görülmesi gerekir. Belirtilen bu iki ana unsurun birlikte gerçekleşmesi durumunda 506 sayılı Yasa açısından hizmet akdinin dolayısıyla sigortalılığın ilk koşulunun oluştuğu sonucuna varılır. Sigortalılığın ikinci koşulu, 506 sayılı Yasa’nın 5. ve 8. maddelerinde öngörülen işin görüldüğü bir işyerinin bulunmasıdır. Bir işyerinin varlığının saptanamaması durumunda sigortalılığın gerçekleştiğinden söz edilemez. Üçüncü koşul, eylemli çalışmanın varlığıdır. Yasal sigortalılıktan söz edebilmek için sigortalının işveren emir ve direktifleri altında, bilfiil, gösterilen işi yapması zorunludur. Çalışmanın, kimi durumlarda, görülen işin nitelik ve kapsamına göre devamlı sürmesi mümkün olmayabilir. Sigortalı sayılabilme yönünden gerek ücretin kendisi, gerekse ödenme biçim ve yöntemi zorunlu bulunmamaktadır. Parça