Prof. Dr. Ali Nazım Sözer: Değerli Meslektaşıma çok teşekkür ediyorum. Ali Nazım Sözer, Yaşar Üniversitesi. Kararlardan bir tanesinde sigortalı yurtdışında hizmet borçlanmasını ihtirazi kayıtla yapıyor. Sonra aylık bağlanması için fazladan ödeme yapmış olduğu gerekçesiyle dava açıyor. Burada istinafta “Kurum bilgilendirme yükümlülüğünü ifa etmedi, talep haklı” diye bir yaklaşım var. Siz de Yargıtay’ı haklı görüyorsunuz, çünkü Yargıtay “Kurum işlemi yasal” diyor ve “Sigortalı lehine yorum yoktur” diye bir tespitiniz var. Bu tartışmalı bir konu. İki tane makale var, gördüm. Onlar “Lehe yorum vardır” diyorlar. Tabii Sosyal Sigorta Kurumu bir tehlike topluluğu, sigortalıyı aşırı korursanız bu kez Sigorta’nın mal varlığı riske girer. Böyle demeniz mümkün ama aksi de savunulabilir. O yüzden kesin olarak şahsen “sigortalı lehine yorum yoktur” gibi bir tespit çok katı bir tespit gibi geliyor bana. Onu ifade etmek istedim. Bir de bu kararda geçen bilgilendirme yükümüne biraz değinmek istiyorum. İstinafta kullanılan bu tabir önemli, çünkü bizim mevzuatımızda bu konuda ayrıntılı hüküm yok ama bazı emsal ülkelerde mevcut.… Mesela ben Alman sosyal yasasından merak edip bu karar vesilesiyle baktım, 3 tane düzenleme var art arda. Bir tanesi kurumun açıklama yükümü olarak ifade ediliyor. Bu genel açıklama yükümü herkese karşı, kurum yeni bir düzenleme yapıldığında ya da tadilat olduğunda kamuoyunu yazılı basınla bilgilendiriyor. İkincisi, sigortalının danışma hakkı. Prim durumu nedir, bağlanacak aylık nedir, bunu soruyor ve buna yanıt verilmesini hükme bağlıyor. Üçüncüsü enteresan, bizde hiç akla da gelmeyecek bir şey; kurumun bilgilendirme yükümü olarak hükme bağlanmış. Burada 27 yaşını dolduran herkese kurum, her yıl talep etmese bile dosyasıyla
Bir diğer kararda, vakıf üniversitesinde görev yapan yabancı hizmet tespiti davası…
Tabii bunun benzeri bir başka karar daha var tebliğde Kahvehanede çalışırken işçi…
Oturum Başkanı: Teşekkür ederim Ali Nazım Hocam. Siz buyurun Ercüment Hoc…
Prof. Dr. Ercüment Özkaraca: Teşekkür ederim Sayın Başkan. Marmara Hukuk Fakültesi. Ben de hocama son derece istifade ettiğim tebliği için çok teşekkür ediyorum. Aslında Sayın Hocamın, Ali Nazım Sözer Hocamın bıraktığı yerden değindiği bir konudan ben de başlayayım. Yabancı uyruklu sigortalıların isteğe bağlı uzun vadeli sigorta kolu konusunda. Hocam da değindiler 4958 idi, 2003 yılında bu değişti zaten ki biz o dönem Ali Güzel Hocamla bu değişikliği de incelemiştik Legal Dergisi’nde. Aslında bu özel bir yazılı talep aramayan kararları ilk okuduğumda ben de şaşırmıştım. Ama sonra bu kararları irdelediğimde, hakikaten işe giriş bildirgesi verilmiş, orada sigortalının imzası var. Uzun dönemli sigorta kollarına tabi. Ödüyorum, sigortalı itiraz etmiyor. İşveren primleri ödüyor, kurum bunu tahsil ediyor. Yıllar geçiyor. Şimdi daha büyük şaşkınlığı ben bugün burada 10. Daire’nin bu kararını görünce yaşadım açıkçası. Neden? Bir vesileyle ben bu konuyla ilgilenmiştim, 20 yıldır hiç bu yönde karar yok aslında. Şimdi herhalde bu 10 ve 21. Dairelerin birleşmesinden sonra yaşandı diye düşünüyorum Sayın Başkan. Yani 21. HD’in, 2014-2015-2016-2018 kararları hep aksi yönde. Benim şu anda elimde 20 tane karar var, hepsi aksi yönde. Özel bir yazılı talep
Yine bir konu da primlerin iadesi, yurtdışından transfer edilen primlerin iadesi.…
Oturum Başkanı: Teşekkür ederim Ercüment Hocam. Seracettin Başkanım siz b…
Seracettin Göktaş: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı: Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ufuk Hocaya değerli tebliği için teşekkür ediyorum. İki konuda katkı yapmak istiyorum. Soma’daki iş kazası ile ilgili kararda yansıda gördüğüm kadarıyla 21. Hukuk Dairesi Daire salt organik bağdan hareketle Holdingi sorumlu tutmuş. Halbuki holdinge bağlı şirketler arasında organik bağdan daha doğal ne olabilir ki? Yani sadece buradan hareketle siz sorumluluk yüklediğiniz zaman, o zaman tüzel kişilik güvencesi kalmaz. Türk Ticaret Kanunu’na göre tek kişi anonim şirket kurabiliyor. Bırakın bağı organın kendisi var. Bu sebeple tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektiren hiçbir neden yokken salt organik bağdan hareketle tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını doğru bulmuyorum. 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca dava açmadan önce kuruma başvuru zorunluluğu bir dava şartıdır. Burada amaç şudur: Dava açılmadan önce Kuruma başvurulsun. Bunu tamamlanabilir bir dava şartı olarak kabul ederseniz, o zaman herkes önce dava açar, yargılama sırasında Kuruma başvurmaya çalışır. Buradaki dava şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğunu kabul etmek kanun koyucunun amacına aykırıdır diye düşünüyorum. Teşekkür ediyorum. Oturum Başkanı: Seracettin Başkanım teşekkür ediyorum. Buyurun Ali Hocam.…