Görüntüleme Ayarları:
Sayfa numarasını gizle

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.

Sayfa 164

IV. Uluslararası Yargı Kararlarında Kıta Sahanlığının Dış Sınırının Belirlenmesi

Uluslararası hukukta birçok bağlayıcı andlaşma aynı zamanda andlaşmadan kaynaklanacak uyuşmazlıkların nasıl çözüleceğini de hüküm altına almaktadır. Bu anlamda BMDHS 287. maddesi de sözleşmeden kaynaklanabilecek uyuşmazlıkların çözümü için devletlere yol gösterme amacını gütmektedir. Buna göre imza, onay ve katılma aşamasında veya sonraki herhangi bir zamanda bir devlet; 1- VI. Ek çerçevesinde kurulan Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi (UDHM), 2- Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 3- VII. Ek kapsamında oluşturulacak bir hakem heyeti ve 4- VIII. Ek kapsamında oluşturulacak bir özel hakem heyetine başvurabilecektir.(55) KSSK’nın faaliyete başladığı 1997 yılından önce de birçok kıta sahanlığı uyuşmazlığı söz konusuydu. Bu anlamda birtakım uyuşmazlıklar kıyıdaş devletler arasında andlaşma yapılarak çözümlenmiş ancak birçok uyuşmazlık da uluslararası yargıya taşınmıştır. Özellikle sözleşmenin yürürlüğe girmesinden önce UAD kıta sahanlığı uyuşmazlıklarının merkezi konumundaydı. Kıta sahanlığının belirlenmesi esasen devletlerin tek taraflı bir işlemidir. Ancak sonuçları itibariyle uluslararası bir etkiye sahiptir. Nitekim UAD de İngiltere ve Norveç Balıkçılık (fisheries) davasında deniz alanlarının sınırlandırılmasının her zaman uluslararası bir yönü olduğunu vurgulamıştır. UAD’ye göre her ne kadar sınırlandırma genellikle kıyıdaş devletin tek taraflı bir işlemi olarak ortaya çıksa da bu sınırlandırmanın geçerliliği uluslararası hukuka uygunluğuna bağlı olmaktadır.(56) Bu anlamda tek taraflı da olsa karşılıklı andlaşma yoluyla da olsa BMDHS hem 74. hem de 83. maddelerde kıta sahanlığının sınırlandırılmasının UAD Statüsü’nün 38. maddesi çerçevesinde yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.(57) Sayfa 165UAD özellikle deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında ve yine 38. madde çerçevesinde hakça ilkeler (equitable principles) veya hakkaniyet (equity) olarak bilinen prensipleri uygulamaktadır. Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı (North Sea Continental Shelf) davalarında UAD eşit uzaklık ilkesinin (equidistance)(58) mutlak bir ilke olmadığını ve ancak hakça ilkeler ile uyuştuğu ölçüde uygulanabileceğini vurgulamıştır.(59) UAD’ye göre hakkaniyetli bir neticeye ulaşabilmek için; kıyıların ve tarafların genel konumu, kıta sahanlığı içerisindeki doğal kaynakların jeolojik ve fiziki yapısı ve yeri, makul ve ölçülü paylaşım, kıta sahanlığının uzandığı yön gibi çeşitli kriterlerin de dikkate alınması gerekmektedir.(60) UAD Tunus-Libya Kıta Sahanlığı davasında da benzer bir yöntem izlemiştir.(61) UAD 1982 tarihli BMDHS’nin kabul edilmesinden sonra da kıta sahanlığı ile ilgili birçok davayı karara bağlamıştır. Bu anlamda Maine Körfezi Davası, Libya ve Malta Kıta Sahanlığı Davası, Jan Mayen Davası, Katar ve Bahreyn Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası, Kamerun ve Nijerya Kara ve Sayfa 166Deniz Sınırları Davası, Nikaragua ve Honduras Karayip Denizi Sınır Uyuşmazlığı Davası, Romanya ve Ukrayna Karadeniz Sınır Uyuşmazlığı Davası UAD’nin kıta sahanlığı hakkında çözümlemelerde bulunduğu kararlara örnek olarak verilebilir.(62)Sayfa 167

B. Rusya Federasyonu Başvuruları ve Kıta Sahanlığının Andlaşma Yoluyla Belirlenmesi
Sonuç