18.HD, 05.04.2005, E.2005/1467, K.2005/3270:…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
4. Kanunla Yasaklanmış Amaçlar
Değinilmesi ve açıklığa kavuşturulması gereken bir başka ve önemli husus da, TMK…
“ Dava, “Türkiye Yedinci Gün Adventistleri Vakfı” nın tescili istemine ilişkindir.…
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 101. maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre “Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlaka, milli birliğe ve milli menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacı ile vakıf kurulamaz.” Bu hükmün kamu düzeni ve kamu yararını korumak amacıyla konulmuş bulunduğunda kuşku yoktur. Kamu düzeni kavramı, her ülke için benzer yönler olmakla birlikte o ülkenin kendine özgü tarihsel, sosyal, kültürel, ekonomik ve diğer koşulların oluşturduğu özel bir anlam taşır. Bu bakımdan dava konusu “Türkiye Yedinci Gün Adventistleri Vakfı”nın öncelikle Türk Medeni Kanununun sözü edilen hükmüne aykırı bir amaç taşıyıp taşımadığının saptanması zorunludur.…
Kuruluş senedinin “Vakfın Amacı” başlıklı 3. maddesinde, “vakfın temel amacı, Yedinci Gün Adventist inancına mensup olan vatandaşlar ile Türkiye’de ikamet eden veya Türkiye’de bulunan aynı inançtaki yabancıların dini ihtiyaçlarını karşılamak, denilmiş, 4. maddesinde de münhasıran bu amaçlar doğrultusunda yapılacak çalışmalar ve etkinlikler gösterilmiştir.
Yukarıda yazılı amaç ile çalışmalar ve etkinlikler gözönünde tutulduğunda: vakfın, salt Yedinci Gün Adventist inancına mensup kişileri gözettiği ve münhasıran bu cemaate mensup olanları destekler nitelikte olduğu sonucuna varılmaktadır. Bilindiği üzere “insan topluluğu” anlamına gelen “cemaat” sözcüğü, bir dine veya bir dinin belli bir mezhebine inanan kimselerin oluşturduğu topluluk için de kullanılmaktadır.…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın koyduğu kurallar çerçevesinde konuya bakıldığında: herkes, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olup (m.10), vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir (m.14). Bu bağlamda vakıf kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması nedenleriyle ve yasayla sınırlanabilir (m.33). Öyleyse, vakfın şekli ve tescilini düzenleyen 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 101. maddesinin dördüncü fıkrası hükmünü Anayasanın çizdiği sınırlarla (m.14) birlikte yorumlamak gerekir. Buna göre, Türkiye’de yaşayan Yedinci Gün Adventist inancına mensup kişilerin, Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan dini inanç ve ibadet hak ve hürriyetlerini kullanabilmeleri bakımından -gerektiğinde vakıf kurmak yoluyla-kendi ibadet yerlerini (somut olayda dua evlerini) yapmaları veya yaptırmaları, din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde eğitsel, sosyal ve kültürel açıdan gerekli çalışma ve faaliyetlerde bulunmaları konusunda yasal bir engel yoktur. Nitekim daha önce kurulmuş olup davacı tarafça örnek gösterilen “İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı” kuruluş senedinde yazılı amaçlar bu niteliktedir ve mahkemece tescil edilerek tüzel kişilik kazanmışlardır.…
Oysa, tescili istenen “Yedinci Gün Adventistleri Vakfı” nın kuruluş senedinde yazılı olan amaç, gösterilen örneklerden farklı olup, münhasıran Yedinci Gün Adventist cemaatine mensup kişileri destekler niteliktedir. Yukarıda belirtildiği üzere, senedin “Vakfın Amacı” başlığını taşıyan 3.maddesinde Yedinci Gün Adventist inancına mensup olan Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden veya Türkiye’de geçici olarak bulunan aynı inançtaki yabancıların dini ihtiyaçlarını karşılamaktır. denilmek suretiy
Türk Medeni Kanununun 101. maddesinin dördüncü fıkrası ile Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 6. maddesi hükmünce bir vakfın tesciline karar verilebilmesi için, bu maddelerde belirtilen yasaklayıcı unsurlardan hiç birinin gerçekleşmemiş olması açık ve kesin bir zorunluluk olup, kamu düzeni ve kamu yararını gözeterek düzenlenmiş bulunan bu hükümler buyurucu niteliktedir. O halde, belli bir cemaat ve inanç mensuplarını desteklemek amacı ile kurulmuş olduğu anlaşılan vakfın tescili isteminin mahkemece reddinde bir isabetsizlik yoktur.”(17)…
Görüldüğü üzere, kararda İslam dışı bir dinin mezhebi veya tamamen ayrı bir dini…
18.HD, 20.04.2004, E.2004/1311, K.2004/3218:…
“Dağılması istenilen vakfa ait senedin 3.maddesinde vakfın amaçları islami eğitim verilmesine katkıda bulunmak, bununla ilgili eğitim kurumlarının açılmasını sağlamak ve açılmış olanlara yardım etmek, bu yönde yayın yapacak her türlü basın yayın organı kurmak kurulmuş olanlardan vakfın amacına uygun yayın yapanları desteklemek, islami eğitim veren eğitim kurumlarında ve diğer alanlarda tahsil gören öğrencilere maddi yardımda bulunmak, islami eğitim konusunda ve her düzeyde eğitim veren kurumlar açmak açılmış ve faaliyetlerini sürdürmekte olanları desteklemek amaçlar doğrultusunda panel sempozyum açık oturum gibi kültürel faaliyetlerde bulunmak, yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek olarak kapsamlı bir şekilde belirtilmiştir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve konjonktür itibariyle belirtilen amaçların gerçekleştirilmesinin büyük paraların sarfını gerektirir nitelikte olduğu denetim makamı müfettişlerince düzenlenen raporda vakfın mevcut mal varlığının ve gelirlerinin bu amaçların gerçekleşmesi için yeterli olmadığı vakfın mal ve gelirinin artırılması için herhangi bir faaliyette bulunulmadığı yolundaki tesbitler de dikkate alındığında vakfın amaçlarının gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiği ve değiştirilmesine de olanak bulunmadığı anlaşıldığından, vakfın mevcut mal varlığı da saptanarak Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 33. ve Vakıf Senedinin 18.madde