Display setting:
Hide page number

You only have rights to document if you have package.


110. Devlet hak dağıtımından kaçınabilir mi veya hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırmak mümkün müdür?

Bu soruya biri Anayasa Mahkemesi’nin diğeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun iki kararıyla…

“Anayasa’nın ‘Hak arama hürriyeti’ başlıklı 36. maddesinde herkesin geçerli araç ve yollardan faydalanarak yargı yerlerinde davacı ya da davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu öngörülmüştür. ‘Sav ve savunma hakkı’ birbirini tümleyen ve birbirinden ayrılması olanaksız bir kurum niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelidir. Yaşam hakkının karşı öğesi olmaktan ötede, bu hakka işlerlik ve anlam kazandıran önemiyle insanlık yaşamında yadsınmaz bir yeri olan hak arama özgürlüğü, toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri olmakla birlikte bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının uygar yöntemidir. Uluslararası hukuk kaynaklarında özgün yeri bulunan, hak arama özgürlüğü, değişik alanlardaki özellikleriyle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 6-12. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu özgürlük de, öbür hak ve özgürlükler gibi, ancak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun biçimde yasa ile ve geçici olarak sınırlanabilir. Anayasa’ya aykırı olarak, açık ya da üstü kapalı sınırlamalar, hangi yolla yapılırsa yapılsın uygun karşılanamaz, insan varlığını soyut ve somut değerleriyle koruyup geliştirmek amacıyla hukuksal olanaktan kapsamlı biçimde sağlama, bu konuda tüm yollardan yararlanma hakkını içeren hak arama özgürlüğü, hukuk devletinin başlıca ölçütlerinden, demokrasinin en çağdaş gereklerinden, vazgeçilmez koşullarından biridir. Kullanılmasını yöntem, süre ve gerekler yönünden koşullara bağlayarak düzenleme dışında kısıtlama, engelleme ve olumsuz yönde etkileme hoşgörüyle karşılanamaz ve bu doğrultudaki düzenlemeler Anayasa’yla bağdaşamaz.” (Anayasa Mahkemesi Kararı, 19.9.1991, 2/30, www.anayasa.gov.tr/kararlar/ ıptalıtıraz.)Sayfa 159“Hukukun görevi toplumsal yaşamı düzenlemek ve ilişkilerden doğacak sorunları çözümlemektir. O nedenle, herhangi bir olay, hakkında kural yoktur diye çözümsüz bırakılmaz. Bu gibi hukukî boşluğun bulunduğu durumlarda; hâkim bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medenî Kanun’un 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlüdür. (Y.İ.B.K. 18/11/1964 T. 2/4) Bu, hâkim için aynı zamanda bir görevdir. Hâkim önündeki davayı sonuçlandırmak zorundadır. Anayasa’nın 36/2. fıkrası uyarınca hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya dayanarak bir hâkim önündeki uyuşmazlığı çözmekten kaçınamaz. Aksi hâlde sorumlu olur (HMK. 46/1). Esasen, Türk Medenî Kanunu’nun 1. maddesinin özelliği, hâkime kanun koyucu gibi kural koyma yetkisi vermiş olmasıyla önemi haizdir.” HGK, 25.02.2004, 10-109/115 (Legal HD, 2004/15, s. 730).Sayfa 160

109. Hak arama sonunda kişinin elde edeceği koruma nasıl bir koruma olacaktır? Hakkın acilen korunması gereken durumlarda kişilere sunulan farklı hukukî imkânlar var mıdır?
§ 8. YARGI VE HUKUKÎ KORUMA TÜRLERİ