Akkaya, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7251 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden önceki dönemde, Kanun’un 353. maddesi 1. fıkrası (a) bendinin, Kanun’un 371. maddesi 1. fıkrası (b) bendi ile birlikte yorumlanması gerektiğini savunmuş, 353. madde 1. fıkra (a) bendi uyarınca verilen kararların dar ve teknik anlamda kesin hüküm oluşturmadığını, sadece ilk derece mahkemesini bağlayıcı karar olduğunu ifade etmiştir. Böylece sadece ilk derece yargılamasını değil istinaf yargılamasını da olumsuz şekilde etkileyen bir usûle aykırılık olan dava şartlarına aykırılık Yargıtay tarafından re’sen dikkate alınabilecektir. Yazara göre,
Akkaya, bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi içindeki görev uyuşmazlıklarına vurgu yaparak bölge adliye mahkemesinin kendi yargı çevresi içinde verdiği göreve ilişkin kararın temyiz edilemeyeceğini, dar ve teknik anlamda kesin hüküm oluşturacağını, ancak kendi yargı çevresi dışında bulunan bir ilk derece mahkemesinin görevi hakkında verdiği kararın temyize tâbi olduğunu, dar ve teknik anlamda kesin hüküm oluşmayacağını savunmuştu(2014)…
Yavaş da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7251 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden önceki dönemde, görevsiz mahkemenin hüküm vermesini mutlak temyiz sebebi olarak saymış, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararı hakkında yaptığı dava şartlarına ilişkin değerlendirmenin hukuka aykırı bir değerlendirme olmasının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinin (b) bendi uyarınca mutlak temyiz sebebi sayılacağını ifade etmiştir(2015)…
Albayrak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 7251 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki dönemde, ilk derece mahkemesinin göreve ilişkin tespiti doğruyken, bölge adliye mahkemesinin hatalı bir tespitte buluna-
Albayrak’a göre, ilk derece mahkemesi görevsiz olmasına rağmen davaya bakmışsa ve mahkemenin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu bölge adliye mahkemesi reddetmişse, bölge adliye mahkemesinin bu kararı temyizi kabil ise temyiz aşamasında Yargıtay’ın görev noktasında değerlendirme yapabilmesi mümkündür. Bölge adliye mahkemesinin kararını yazar, ilk derece mahkemesinin görevine ilişkin yapılan itirazın zımnî bir şekilde reddi kararı olarak değerlendirmemiş ve böylece Kanun’un 362. maddesi 1. fıkrası (c) bendi kapsamına sokmamıştır. Yazara göre temyiz yoluna gidilemeyen bölge adliye mahkemesi kararları Kanun’un 353. maddesi 1. fıkrası (a) bendi 3. alt bentte ifade edilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararlarıdır(2017).…
Akkan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7251 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden önceki dönemde, ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı görevsizlik kararı vermesi ve bölge adliye mahkemesinin bu kararı kaldırıp dosyayı kararı veren mahkemeye göndermesi halinde, bölge adliye mahkemesinin bu kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olduğunu savunmuştu. Üstelik bunu destekleyen bir başka hüküm ise Kanun’un 362/1-c hükmüydü. Zira bu halde ilk derece mahkemeleri arasında görev uyuşmazlıklarını çözmek amacıyla bir karar bölge adliye mahkemesi tarafından verilmiştir ve bu karar temyize tâbi değildi(2018).…
Çalışmamızda Kanun’un 362. maddesi 1. fıkrası (c) bendinin 7251 sayılı Kanun ile…
7251 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi 1.…
Kanımızca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi ve 362. maddesinden bağımsız…
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde dava şartlarının mevcut olup olmadığının…
Çalışmamızda önerimiz, ilk derece mahkemesi önünde yapılan yargılamada tarafın görev…