Bugün ülkemizde ve hatta dünyadaki hukukla ilgili temel sorunların başında, çok fazla…
Peki, “4+1 K” formülü neyi ifade etmektedir?…
Bu formül içinde “4 K” en az değişenden en çok değişene (en statik…
o Kavramlara hâkimiyet: Hukuk kavramları, hukukun temel taşlarıdır.…
o Kurumlara hâkimiyet: Hukukun kurumları (müesseseler), hukukun üzerinde…
o Kurallara hâkimiyet: Kurallar, yazılı ya da yazısız düzenlemeleri ifade eder. Kavramlar ve kurumlar daha soyuttur, kurallar ise daha somut ve açıktır. Kurallar ilkesel düzeyde olabileceği gibi, çok daha somut nitelik taşıyabilirler. Kurallar, kanunlar ve yönetmelikler gibi hukukî metinlerde karşımıza çıkabileceği gibi, örf ve adet kuralı, ahlâk kuralı şeklinde yerleşik toplumsal yargılar ve anlayışlar şeklinde de karşımıza çıkabilir. Kavramlar
o Kaynaklara hâkimiyet: Hukukun kavram, kurum ve kuralları kaynaklar sayesinde öğrenilebilir, anlaşılabilir ve sürdürülebilir. Kaynaklar olmadan, yukarıda açıklananların bilinmesi, anlaşılması, öğrenilmesi ve kalıcı olması mümkün değildir. Hukukun yazılı olan veya olmayan kaynakları vardır. Hukukun kaynağı denilince, sıradan insanların ilk aklına gelen mevzuattır. Yani, kanun veya yönetmelik gibi, kural derlemeleridir. Oysa hukukun kaynağı örf ve adet gibi birtakım yazılı olmayan kurallar da olabilir. Ayrıca, mahkeme kararları (yargı içtihatları) veya hukuk ilmiyle uğraşanların görüşleri, kitap ve makaleleri de (bilimsel içtihat) hukukun kaynağıdır. Hukukun kavram, kurum ve kuralları, bu kaynakları nerede, ne zaman ve nasıl kullanacağımızı doğru şekilde bilirsek öğrenilebilir, anlaşılabilir ve uygulanabilir. Kaynaklar doğru tespit edilemediğinde ve nasıl kullanılacağı bilinemediğinde, kavramlar ve kurumlar iyi anlaşılamaz, yanlış kurallar uygulanır, basit sorunlar karmaşık hâle getirilir, bir sorunu çözmek yerine yeni sorunlar üretilir. Bunun en basit örneği, uygulanacak kanun hükmü doğru tespit edilemediğinden, yanlış kanun hükmünün olaya uygulanması sonucu, kişinin haksızlığa uğramasıdır. Bir konuda açık kural varsa, o kuralın uygulanması, ancak kuralın sadece sözüne (lafzına) bakarak değil, onun amacına ve hukukun genel ilkelerine uygun şekilde yorumlanarak uygulanması gerekir. Fakat bir kural keyfî ve sübjektif değil, yine hukukun çerçevesini çizdiği yöntemlere göre yorumlanıp uygulanmalıdır; aksi hâlde hukukun dışına çıkılmış olur. Daha teknik olan “4 K” formülü dışında “+1 K” ise, bu formülü uygulayacak olan “hukukçu”ya…
Kendine hâkimiyettir: Hukukçu, doğru kaynakları kullanarak kavramları, kurumları, kuralları doğru anlayıp doğru uygulayabilme kabiliyetine sahip kişidir. Hukukçu, kendi görevinin bilincinde olmalı, toplumun en son başvuru yerinin hukuk olduğunu, onun ötesinde kargaşanın ortaya çıkacağını ve insan varlığının tehlikeye düşeceğini unutmamalıdır. Hukukun idesi adalettir, hukukçu da bu amaca hizmet eden kişidir. Bu amaca tam hizmet edebilmek için, hukukçu kendine hâkim olmayı başarmalı, adalet dışında bir kaygı taşımamalı, hırslarının, şahsî çıkar ve fikirlerinin, ideolojik bakış açısının esiri olmamalıdır. Unutmamak gerekir ki, yargı organları önüne gidip gelenler birer dosya veya belge değil, onların içinde yatan birer insan hayatıdır. Bir insanın, hatta bir toplumun kaderi hukuk ve adaletin doğru uygulanmasına bağlıdır. Hukukçu, sadece teknik hukuk bilgisi ile donanmış kişi değil, hukuk devletine gerçekten inanan, hukukun etik değerlerini de öğrenen ve en önemlisi içselleştiren kişidir. Aksi hâlde, hukukçunun hukuku uygulayan bir mekanik sistemden veya o sistemi uygulayan makineden farkı kalmaz. İyi bir insan olmadan belki iyi bir hukuk teknisyeni olunabilir; ancak iyi bir insan olmadan iyi bir hukukçu olunamaz. En…
Ius est ars boni et aequi…
(Hukuk iyilerin ve doğruların sanatıdır)…
«İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir…
Sen kendini bilmezsin / Ya nice okumaktır»…
Yunus Emre…
Devlet veya bir yönetimin olduğu her yerde kanun veya kuralın olduğu veya olması gerektiği unutulmamalıdır.…
Gerçek hukukçu, kanun devletinin değil, hukuk devleti ve adaletin peşinde olandır.…