Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Glantz/Finlandiya kararında yarattığı içtihadına…
Bu süreç ise yine oldukça önemli olan A.B. v. Norveç kararının(544)…
Mahkemeye göre, Ne bis in idem ilkesi sözleşmeci devletlerin vergi alanında idari…
Mahkeme daha sonra ise birçok yargılamanın hangi durumda içerik ve süre içerisinden…
- Birden fazla sürecin hukuka aykırı aynı fiilin farklı yönlerini ele almak üzere…
- Aynı fiile ilişkin birden fazla sürecin yürütülebileceğinin öngörülebilir olup…
- Birden fazla süreç arasında mümkün olduğunca delillerin toplanması ve değerlendirilmesi…
- Aşırı bir külfet yüklenmesini önlemek için ilk olarak kesinleşen süreçte uygulanan…
- Yukarıda unsurlarına yer verilen maddi yönden bağlantının sağlanması hâlinde her…
şartlarının varlığı halinde birden çok yargılama arasında içerik ve süre yönünden…
Bu bağlamda öncelikle Anayasa Mahkemesinin(548) bu şartları nasıl değerlendirdiği incelenmeli ardından da A.B. v. Norveç kararı ışığında Türk Hukuku’nda mevcut uygulamanın ilkeye aykırı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesi kararında 213 sayılı Kanun’da yer alan VUK md. 340,(549)…
Mahkemenin yukarıda sayılan ve A.B. v. Norveç Kararına konu olan şartlara ilişkin…
- Birden fazla sürecin hukuka aykırı aynı fiilin farklı yönlerini ele almak üzere…
Para. 78: “Kaçakçılık suçunda amaç genel olarak suçu oluşturan hukuka aykırı fiilleri işleyenleri cezalandırmak, bu yolla kişileri bu eylemleri işlemekten caydırmak, suç olarak düzenlenen her bir fiilin yasaklanmasıyla kamu düzenini korumaktır. Buna karşın, vergi kabahatleri nedeniyle yargısal bir karar olmaksızın idare hukuku usullerine göre uygulanan idari yaptırımların amacı, vergisel idari düzeni korumak, bu kapsamda mükellef ve sorumluların vergi kanunlarındaki yükümlülüklerine aykırı davranışlarına etkin ve caydırıcı yaptırım uygulamaktır. Bu bakımdan özünde aynı fiile ilişkin olmakla birlikte farklı hukuki değerleri koruyan biri adli, diğeri idari iki ayrı cezalandırma usulünün tamamlayıcı amaçlar izlediği söylenebilir.”…
Görüldüğü üzere AYM burada daha önceki kararlarından farklı yönde bir belirlemede…
- Aynı fiile ilişkin birden fazla sürecin yürütülebileceğinin öngörülebilir olup…
Para. 79: “213 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinde vergi kaçakçılığı suçu ve vergi kabahatlerine ilişkin yargılama/cezalandırma süreçleri ile bu süreçler sonunda uygulanacak cezaların yeterli belirlilikte düzenlendiği gözetildiğinde bu süreçlerin öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır…
Bizce Anayasa Mahkemesinin bu değerlendirmesi çok isabetli değildir. Öngörülebilir…
- Birden fazla süreç arasında mümkün olduğunca delillerin toplanması ve değerlendirilmesi…
Para. 80: “Aynı fiil ile işlenen kaçakçılık suçu ve vergi kabahatlerine ilişkin yargılama/cezalandırma süreçleri esas olarak vergi incelemesine dayanmaktadır. Vergi inceleme raporundaki tespitler üzerine düzenlenen vergi suçu raporu ve mütalaanın Cumhuriyet başsavcılığına iletilmesiyle adli süreç başlamakta, vergi inceleme raporunun vergi dairesine iletilmesiyle de idari cezalandırma süreci başlamaktadır. Bu başlangıç aşamasında her iki süreçte de idare tarafından sunulan deliller aynıdır…
Para. 81: “Buna karşılık başlangıç aşamaları sonrasında yargılama süreçleri tamamen birbirinden bağımsız olarak yürütülmekte olup süreçler arasında delillerin toplanması ve değerlendirilmesinde herhangi bir tekrarın…
Para. 82: “Öte yandan vergi kaçakçılığı suçu ve vergi kabahatlerine ilişkin yargılama/cezalandırma süreçlerinin vergi incelemesi sonunda düzenlenen raporlara dayanılarak başlatılması nedeniyle başlangıç aşamasında idarenin ve ceza muhatabının karşılıklı olarak delillerini sunmaları aşamasında kısa bir dönem için süreçler paralel yürümekte ise de aradaki etkileşimsizliğin sonucu olarak süreçlerin sonuçlandırılmasında zamansal farklılıkların ortaya çıkabildiği anlaşılmaktadır.”…
Para. 83 de ise “İtiraz konusu kural ile yargılama/cezalandırma süreçlerinde verilen kararların karşılıklı olarak karar verici birimleri bağlamayacağı hüküm altına alınmakla bu bağlantı eksikliği daha da pekiştirilmektedir…
Bir başka anlatımla Anayasa Mahkemesi 367/6’nın bu etkileşimsizliği daha da kuvvetlendirdiğini…
- Aşırı bir külfet yüklenmesini önlemek için ilk olarak kesinleşen süreçte uygulanan…
Para. 84: “Öte yandan her iki yargılama sonucunda hükmolunan toplam cezanın kişi üzerinde aşırı külfet oluşturmasının engellenmesi amacıyla ilk yargılamadaki cezanın diğer yargılamada dikkate alınıp alınmadığı bu konuda her iki süreci yürüten kamu otoritelerinin birbirleriyle etkileşime girip girmedikleri hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda her iki sürecin de cezalandırma ile sonuçlandığı durumlarda ortaya çıkan sonucusun kişi üzerinde orantısız bir külfete yol açması durumunda tamamlayıcılık unsuru ve dolayısıyla maddi yönden bağlantı zayıflayabilir…