You only have rights to document if you have package.
II. BORÇLUDAN BAŞKA KİŞİLERİN İFASIYLA KARŞILAŞILAN DURUMLAR
II.3
Günümüzün çıkarcılığa dayalı maddiyatçı yaşamında kimse durup dururken bir yabancının…
Öte yandan, üçüncü kişinin ifası, doğrudan doğruya borçluyla üçüncü kişi arasındaki…
Eklemeli ki borcun borçludan üçüncü kişiye alacaklının oluruyla “naklinde’’ (Schuldübernahme; BK 196 i.s.) üçüncü kişi borçlunun yerine geçtiği için, üçüncü kişinin ifası artık düpedüz “borçlunun” ifasına dönüşmüş olur. BK 83 anlamında, üçüncü kişinin ifasından söz edilemez artık.…
Borçlu yerine ve onun için ifada bulunan kefil ve garantör de aynen alacaklının oluruyla borcu üstlenen kişi gibi, BK 83 anlamında yabancı (üçüncü) kişi sayılmazlar.…
Bir yabancının borçlu yerine ifada bulunmasıyla ilgili asıl sorunlar, yabancı üçüncü…
Üçüncü kişi, borçluya ait bir borcu borçlunun iradesi dışında, kendi girişimiyle…
a - Üçüncü kişi, borçlunun varsayılı çıkarı, onun varsayılı iradesi doğrultusunda…
b - Üçüncü kişi, arka planda kalan kendi dolaylı çıkarı için ifada bulunmuş olabilir.…
Vekaletsiz iş görmenin (BK 526 i.s. kuralların) öğeleri ve gerekleri eksiktir burada.…
c - Üçüncü kişi, doğrudan doğruya rehin olarak verdiği kendi eşyasını kurtarmak için…
d - Üçüncü kişi, aslında ne borçluya ne de kendisine düşen sanal (aslında mevcut…
e - Üçüncü kişi, aslında başkasına ait ve mevcut olan bir borcu “kendi” borcu sanıp…
Görüldüğü gibi, son olarak anılan üç köşeli ilişkilerde (d. ve e. şıklarında) haksız zenginleşme kökenli tasfiye (iade) ilişkisine arada sırada sanal veya asıl borçlunun da dahil edilmesi düşünülebilir. Bunun anlamı şudur: Üçüncü kişi doğruca edimi alan alacaklıya karşı edim zenginleşmesi istemini yönelt(e)meyip, sanal veya asıl borçluyla “edim dışı rücu zenginleşmesi” bağlamında hesaplaşacaktır. Sorun, haksız zenginleşme hukukunun en karmaşık sorunlarından birini oluşturup ileride özel olarak ele alınacaktır…
Şimdilik şu kadarını belirtelim: Üçüncü kişinin ediminde edimi alan alacaklıya karşı edim zenginleşmesi isteminin, açıkçası “condictio indebiti”nin kestirme yoluna mı yoksa borçluya karşı borçtan kurtarmadan ötürü edim dışı “rücu zenginleşmesi”nin dolambaçlı yoluna mı girileceğini, ön planda, edimde bulunanın edimi alan tarafından da algılanabilir iradesi belirleyecektir. Edimle izlenen amaç kimle kim arasındaki borç ilişkisiyle bağlantılıdır; hangi borç ilişkisine muzaftır? En başta buna bakılacaktır. Şu da var: Bu irade kriteri, daha sonra, somut olaydaki menfaatler durumunu, özellikle haksız zenginleşme davalısının savunmalarını da dikkate alan normatif değer yargılarının süzgecinden geçirilecektir.…
Yalnız, aslında borçlu olmadıkları halde yanlışlıkla ödemede bulunmuş olan müteselsil borçluyla kefilin, doğruca edimi alana karşı harekete geçebilecekleri konusunda duraksamamak gerekir; çünkü bu kişiler salt başkalarına değil, aynı zamanda kendilerine de düşen öz borçlarını kapatma amacıyla (kendileri için) ödemede bulunmuş sayılırlar; bu açıdan gerçek anlamda “üçüncü kişi” de sayılamazlar.Üçüncü kişinin ifasındaki üçgen:…
I. BORCUN BORÇLUDAN BAŞKASI TARAFINDAN DA İFA EDİLEBİLİRLİĞİ
III. ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İFASINA KARŞI ÇIKILMASI