Medeni Usul Hukukunda Görev

Tahkim yargılaması da çalışmamızın kapsamı dışındadır. Zira tahkim bir ilk itirazdır (HMK m. 116) ve tahkim ilk itirazının kabulü üzerine görevsizlik kararı verilemez. Bir ilk itiraz olan tahkimle dava şartı olan görev arasında bağlantı kurulamaz. Görev aynı yargı yolu içinde yer alan mahkemeler arasındaki ilişkidir(12). Tahkim yargılaması ile çalışmamız arasında bağlantı kurulabilecek noktalardan biri mahkemede dava açılmasından sonra tahkim ilk itirazının kabulü üzerine usûlden ret kararı verilmesinin ardından tahkim yoluna başvurulması üzerine mahkemede dava açılmasıyla doğan sonuçların tahkimde korunması bakımından bir kanun boşluğu olduğu ve görevsizlik kararı üzerine yapılacak işlemleri düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesinin kıyasen uygulanması gerektiğidir(13). Diğeri ise tahkim ilk itirazının kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesi sürecinde zamanaşımı süresi dolmuşsa veya hak düşürücü süre korunmamışsa Türk Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinde tanınan ek süreden faydalanılması gerekliliğidir. Zira tahkim sözleşmesine rağmen mahkemede dava açmak Türk Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinde tanımlanan “düzeltilebilecek bir yanlışlık” niteliğindedir. Altmış günlük süre, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiğine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesinin kıyasen uygulanması sonucu işleyen iki haftalık sürenin sona ermesinin ardından başlayacaktır(14). Tahkim yargılaması ile çalışmamız arasında bu iki nokta arasında bağlantı kurarak tahkime ilişkin açıklamalarımızı sınırlamış oluyoruz. Sayfa 8