Unutulmasın ki hukukun tarihsel ve sosyal kökeni konusundaki düşünsel akımlar değişik…
Hukukun tarihsel ve toplumsal temelleri ile yaratıcı dinamikleri konusunda ortaya…
* * *…
Tarihçi hukuk anlayışına (Hugo, Puchta ve Savigny’ye) göre, hukuk aynen dil gibi,…
Tarihçi hukuk ekolünün hukuk anlayışının göstergesi bir alıntı:…
“Hukuk kendiliğinden oluşan doğal bir ürün olmayıp, toplumsal, tarihsel organik bir üründür. Hukuk toplumsal yaşamın ta kendisidir. Gözle görülmeyen kökeni ise toplumun ortak bilincidir, eşanlamda, halkın ruhudur. Örf ve adet hukuku işte bu bilinci ve ruhu yansıtan gerçek hukuktur. Özel mülkiyet ve onun uzantısı sözleşme ile evlilik, hukukun temelini oluşturan hukuk kurumlarıdır. Yasa koyucu hukukun sessiz ve ağır organik gelişimini yasal kalıplar içinde dondurmaya kalkışmamalıdır.”…
* * *…
Doğal (tabii) hukuk öğretisine gelince: Bu akımın en önemli sözcüleri Grotius, Pufendorf,…
Tabii hukuk akımının hukuk anlayışını yansıtan bir alıntı:…
“İnsan ürünü tüm yasalar (nomos) aslında insan doğasının ve aklının genelgeçer ve değişmez doğal yasalarıdır (Physis). Kimseye zarar vermeme (neminem laedere), herkese hak ettiğini verme (suum cuique) ve sözünün eri olma (pacta sunt servanda) böylesine doğal hukuk ilkeleridir. Bunlar, öncesi sonrası, yeri yurdu olmayan ilkelerdir. Yasa koyucuları aklın kolayca tanıyabileceği bu doğal hukuk ilkelerini yasal kalıplara dökmelidirler. Evrensel insan hakları doğal hakların uzantılarıdır.”…
Eklemeli ki doğal hukuk akımının dinsel uzantısında (Thomas Aquino), doğal hukuk…
* * *…
Pozitivist (olgucu) hukuk okuluna gelince: Comte, Durkheim ve Duguit gibi sosyologların…
Pozitivizmin savunucularından bir alıntı:…
“Hukuk yalnızca gözle görülüp elle tutulabilen yazılı hukuk kurallarından ibarettir. Her yazılı hukuk kuralı bağlayıcıdır. Doğal hukuk bir an önce ayıklanması gereken bir yabani ayrık otudur. En adaletsiz yasa bile usulüne uygun biçimde yasalaşmış oldukça, kayıtsız koşulsuz uygulanmalıdır. Adalet, içeriği belirsiz metafizik bir değer olarak, hukuki güvenlik isteri karşısında geri çekilmelidir. Yasamaya kesin olarak bağımlı bulunan yargıcın kişisel değer yargılarını da işin içine katarak hukuk yaratmasına asla izin verilemez. Hele hukuk ötesi toplumsal gerçekliğin hukuk uygulamasında hiç mi hiç yeri olamaz.”…
* * *…
Tarihsel ve diyalektik maddeci hukuk anlayışına (Marx’a ve Engels’e) göreyse, hukukun…
Tarihsel maddeciliğin devlet ve hukuk anlayışını yansıtan bir alıntı:…
“Hukuksal ilişkiler olsun, devlet biçimleri olsun, ne kendi başlarına ne de insan aklının sözde genel evrimi ile açıklanabilirler. İkisinin de kökleri, Hegel’in 18’inci yüzyıl İngilizlerinin ve Fransızlarının ardından sivil toplum deyimiyle özetlediği maddi yaşam koşullarında yatar. Söz konusu sivil toplumun iç yapısı ise ekonomi politikte aranmalıdır.…
… Yaşamak için sürdürdükleri toplumsal üretimde, insanlar birbirleriyle iradelerinden bağımsız, zorunlu ve belirli birtakım ilişkiler kurarlar. Bu üretim ilişkileri, onların maddi üretim güçlerinin belirli bir gelişme aşamasına denk düşer.…
Üretim ilişkilerinin bütünü, toplumun ekonomik yapısını, somut, gerçek temelini oluşturur. Bu temel üzerinde hukuksal ve siyasal üstyapı yükselir. Üstyapıya da belirli toplumsal bilinç biçimleri denk düşer. Maddi yaşamın üretim biçimi, genellikle toplumsal, siyasal ve düşünsel yaşam süreçlerini belirler. İnsanların maddi varlıklarını belirleyen, onların bilinçleri olmayıp, tam tersine, insanların bilinçlerini belirleyen onların maddi varlıklarıdır.…
Gelişmelerinin belli bir evresinde toplumun maddi üretim güçleri o güne dek çerçevesi içinde işledikleri üretim ilişkileriyle ya da üretim ilişkilerinin hukuksal görünümünden başkaca bir şey olmayan mülkiyet ilişkileriyle çatışırlar. Bu ilişkiler üretim güçlerinin gelişme biçimi olmaktan çıkar, onlara düpedüz ayak bağı olurlar. İşte o zaman toplumsal devrim çağı gelip çatar. Ekonomik temelin değişmesiyle, koskoca üstyapı, ağır veya hızlı, belirli bir dönüşüme uğrar.”(25)…