‘’Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, 42388 ada, 1 parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda Yenimahalle Belediye Meclisinin 03.02.2009 tarihli, 63 sayılı kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yapılan değişikliğin ve bu değişikliğin onaylanmasına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.03.2009 tarihli, 817 sayılı kararı ile aynı alanda Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.03.2009 tarihli, 817 sayılı kararı kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılmış ...... Dava konusu işlem, niteliği itibariyle mülkiyet hakkının kullanımını değiştirmeye yönelik olduğundan, anılan taşınmazda malik değil, kiracı sıfatıyla bulunan davacının, dava konusu işlemin iptalini istemesinde hukuken korunması gereken bir menfaati bulunmamaktadır. Bu haliyle davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.’’(227)…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
2.3.1.3.1. Kiracı
Danıştay kiracılık sıfatına dayanılarak açılan davalarda çoğunlukla kişisel menfaat…
‘’Dosyanın incelenmesinden, Ulus Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı sınırları içerisinde kalan Altındağ İlçesi, Bozkurt Mahallesi, 22270 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının, davacı tarafından taşınmaz sahiplerinden Süreyya Altıntepe ile yapılan kira sözleşmesi uyarınca kafe olarak işletildiği, davanın ise, 22270 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın acele kamulaştırılmasına ilişkin encümen kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır. Oysa dava konusu işlem, niteliği itibariyle mülkiyet hakkının kullanımını…
‘’Olayda, taşınmazla mülkiyet ilişkisi bulunmayan davacının taşınmazın üzerindeki yapının kiracısı olması, şehircilik ilkeleri doğrultusunda taşınmazın kullanım şeklinin belirlenmesine ilişkin planlama kararlarına karşı dava açmak için yeterli olmadığından; plan değişikliğine ilişkin 06.09.2005 günlü, 2005/8 sayılı Yalvaç Belediye Meclisi kararına karşı davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. ‘’(229)…
‘’Dosyanın incelenmesinden, 1. derece doğal sit alanında kalan 2117 parsel sayılı uyuşmazlık konusu taşınmazın mülkiyetinin hazineye ait olduğu, davacının ise bu taşınmazı 02.05.2005 günlü kira sözleşmesiyle Karaburun Kaymakamlığı’ndan 10 yıllığına kiraladığı ve 27.10.2005 gününde davalı idareye başvurarak anılan taşınmazın 3. derece doğal sit olarak belirlenmesini istediği, bu başvurunun dava konusu işlemle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu işlem niteliği itibariyle mülkiyet hakkının kullanımını sınırlandırmaya yönelik bir işlem olduğundan, anılan taşınmazda kiracı olarak tasarrufta bulunan davacının, bu işlemin iptalini istemekte menfaati bulunmamaktadır.’’(230)…
Bu kararlarına karşılık Danıştay’ın kiracı sıfatı olan davacıların bazı hallerde…
‘’...davacının kiracısı sıfatıyla kullandığı taşınmaz için, mal sahibi adına verilen inşaat ruhsatının iptalini istemekte menfaat alakası bulunmaktadır ve…
Yine Danıştay’ın, kiracının bu sıfatla dava açma ehliyetinin bulunduğuna ilişkin…
“Yıkım kararı doğrudan yapıya yönelik olarak tesis edilen bir işlem olduğundan, adına işlem tesis edilen ve yapının maliki olan kişiler dışında, bu işlemden etkilenecek kişiler tarafından da dava açılması olanaklıdır. Dava konusu işlemlerin icra edilmesi durumunda, bu yapıda kiracı olarak faaliyette bulunan davacı şirketin olumsuz etkileneceği açıktır. Bu durumda, davacı şirketin dava konusu işlemlerin iptalini istemede meşru, kişisel ve güncel bir ilişkisinin ve dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunduğu dikkate alındığında, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”(232)…
‘’Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapıların mühürlenmesine yönelik yapı tatil tutanağı doğrudan yapıya yönelik bir idari işlem olduğundan, bu işlemin icrası ve devamında bu işlem uyarınca yıkım kararı alınması durumunda taşınmazın kiracısı olan davacı şirketin olumsuz yönde etkileneceği açıktır. Dolayısıyla kiracısı olduğu taşınmazdaki yapının mühürlenmesi ile davacı arasında kişisel, güncel, meşru ve makul bir ilişkinin bulunduğu, yapı tatil tutanağının davacının kişisel menfaatini ihlal edeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.’’(233)…
‘’Davacı tarafından temyiz dilekçesinde, tahliyesine karar verilen yapıların yer aldığı taşınmazın kiralandığı ve yapıların kendileri tarafından yapıldığı iddia edildiğinden, İdare Mahkemesince dava konusu işlemin tesis edildiği 14.9.2009 tarihi ve davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlık konusu yapıların üzerinde yer aldığı taşınmazın davacı tarafından kiralanılıp kiralanmadığı, davacı adına düzenlenmiş kira sözleşmesi bulunup bulunmadığı araştırılarak, anılan tarihleri kapsayan kira sözleşmesinin bulunması…