İstanbul Üniversitesince, Cumhurbaşkanına onursal Doktora ünvanı verilmesine ilişkin…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
2.3.1.3.8. Vatandaşlık
Tek başına, vatandaş olmanın, idari işlemlere karşı dava açma hakkı vermediği söylenebilir
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen bir onama kararında(276)…
Ancak, tarihi ve kültürel değerler ile çevrenin korunması gibi geneli ilgilendiren…
‘’Nazım Hikmet Ran Türk dünyasının ve 20. Yüzyıl dünya edebiyatının en büyük şairlerinden olup, milletlerarası bir kurum olan UNESCO’nun, şairin 100. doğum yılı anısına 2002 yılını Nazım Hikmet Yılı ilan etmesi bu gerçeğin bir tasdiki olmaktadır. Nazım Hikmet’in Türk ve Doğu halklarının şiirini büyük ölçüde etkilemiş, şiirde yeni yollar açmış, geçmiş ve gelecek yüzyılların ebediyen yaşayacak bir klasiği olması itibariyle, hakkındaki vatandaşlıktan ıskat kararının nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemi ile açılan bu davada, davacının güncel menfaati bulunduğu gibi, adı geçen şairin, ulusal sınırları da aşarak dünya çapında kabul görmüş bir sanatçı olması nedeniyle, bir vatandaş olarak davacının kişisel ve meşru menfaatinin de ihlal edildiği anlaşıldığından, bakılan davada, davacının subjektif ehliyetinin varlığı kabul edilmek suretiyle davanın esasının incelenmesi gerekmektedir.‘’(278)…
‘’ dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile defin yapılacak olan yerdeki Süleymaniye Camii ve çevresinin, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 12.7.1995 günlü, 6848 sayılı kararıyla “kentsel ve tarihi SİT, kentsel ve arkeolojik SİT alanı” olarak kabul ve ilan edilmiş olduğu iddiasıyla, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması açısından her vatandaşın dava açmada menfaatinin bulunduğunun kabulü gerekeceğinden, davacının vatandaş olarak, bir kişinin belediye mezarlığı dışında özel bir yere defnini öngören Bakanlar Kurulu Kararının iptalini istemekte menfaati bulunduğu açık olup;…
‘’...davacılardan Kemal Kerinçsiz’in ise vatandaş sıfatından hareketle bakılan davayı açtıkları belirtilerek, dava konusu işlemle menfaat ilişkisi bu şekilde kurulmuştur. Dava konusu edilen işlem, terör gibi ülkenin tümünü, dolayısıyla kamu yararını yakından ilgilendiren bir konuda yapılan görevlendirme işlemi olduğundan; dava konusu işlemden Türk Milletinin hukukunun korunmasını sağlamak amacıyla kurulan davacı Derneğin ve vatandaş sıfatına sahip davacı Kemal Kerinçsiz’in etkileneceği açıktır. Bu durumda, dava konusu işlemin davacıların meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilediği, dolayısıyla dava konusu işlemle davacılar arasında bir menfaat ilgisinin kurulabildiği sonucuna varıldığından; davacıların, bakılan davada subjektif ehliyetlerinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.’’(280)…
‘’İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri “iptal davaları”dır. İptal davalarındaki subjektif ehliyet şartı, doğrudan doğruya hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesine ilişkin bir sorundur. Subjektif ehliyet şartının, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek biçimde anlaşılması gereğinden hareketle; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin, bu durum göz önünde bulundurularak saptanacağı; buna göre, belde veya semt sakini ya da salt vatandaş sıfatıyla açılan davalarda dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.’’(281)…