“…bu kural, kimsenin dini inanç ve kanaatlerini açıklamasına engel değildir. Anayasa’nın izin vermediği husus zorlamadır. Bu itibarla konuya (zorlama) öğesi açısından bakmak gerekmektedir.…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
On İki Levha Yayıncılık
Yayın tarihi:
Ocak 2020
ISBN:
978-625-7953-15-3
Baskı:
1
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
2. Ölçülülük
Buna göre ilk olarak bir anayasal hak olan ve 1961 Anayasası’nın 19. maddesinde yer…
Söz konusu 43. madde zorlayıcı nitelikte hiç bir hüküm içermemektedir. Nüfusa kaydolunurken kişinin, Anayasa’nın kastettiği anlamda dinî inanç ve kanaatlerini de değil, sadece dininin ne olduğunu açıklamasına yol açabilecek bir durum yaratmaktadır ki, bu kuralın zorlayıcı bir niteliği ve zorlama ile ilişkisi yoktur.”…
denilerek hükmün Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.…
Görüldüğü üzere AYM bu kararda detaylı bir analiz yapmaksızın ayrımın gerekçesini…
1979 tarihli kararla aynı konuya değinen 21 Haziran 1995 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ise
“Bireyin kişilik tanıtım ya da belirleme bilgisi olarak nüfus kütüğüne yazılacak bu özelliklerin birinin diğerinden hiçbir farkı bulunmamaktadır. Bunlar, Ulusun demografik yapısının kamu yararını ilgilendirmesi nedeniyle “şahsî hal” bilgisi olarak nüfus kütüklerine geçirilmektedir.…
Devletin nesnel öğeleri, ülke ve ulusu oluşturan insan topluluğudur. Devletin, vatandaşlarının özelliklerini bilmesi gerekir.”…
diyerek açıklamaktadır. 1979 yılındaki karar ile neredeyse hiçbir farkı olmayan bu…
“Anayasa’nın ‘Kimse ... dinî inancı ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz’ kuralından, kişilerin hangi dine bağlı olduğunun bir bilgi olarak resmî kayıtlara geçirilemeyeceği anlamı çıkarılamaz. Anayasa’nın izin vermediği husus, zorlamadır……
Nüfus Yasası’nın 43. maddesinin, Yasa’nın tümüyle birlikte incelendiğinde, Anayasa’nın 24. maddesinde ifadesini bulan dinî inanç ve kanaatlerin zorla açıklanmaması ve dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kişinin kınanmaması ve suçlanmaması ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır. Burada dinî inanç ve kanaatler yönünden herhangi bir zorlama olmadığı gibi, bir kınama ve suçlama da söz konusu değildir…söz konusu 43. madde zorlayıcı nitelikte hiçbir hüküm içermemektedir. Nüfusa kaydolunurken kişinin, Anayasa’nın öngördüğü anlamda dinî inanç ve kanaatlerinin değil, sadece kişinin özgün durumu yönünden kamu yararı, kamu düzeni ve sosyal gereksinimlerle ilgili olarak gözönünde bulundurulmak üzere dinînin ne olduğunun
denilerek söz konusu düzenleme Anayasa’nın 24. maddesine aykırı bulunmamıştır. Mahkeme…
Öte yandan anılan karara ilişkin yazılan karşı oylara bakıldığında, genel olarak…
Meselenin günümüzdeki uygulaması ise, her ne kadar artık yeni kimliklerde din hanesi…
Özel nitelikli verilerin işlenme şartları bakımından 6698 Sayılı KVKK’nın 6. maddesi…
Konu ile ilgili olarak İHAM’ın bakışaçısını da ortaya koyabilmek adına Sinan Işık- Türkiye(202)…
AYM’nin 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’na ilişkin 12 Ekim 2011 tarihindeki kararı(204)…
“İstatistikî birimler, ülkenin ekonomi, sosyal, demografi, kültür, çevre, bilim, teknoloji ve ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki resmi istatistikleri üretmek üzere, Anayasa’da belirlenen temel haklar ve ödevler çerçevesinde, kendilerinden istenen veri veya bilgileri,…
şeklindedir. 54. madde ise, 8. maddede anılan yükümlülüğe uymayanların idari para…
Anılan karara göre 2008 yılındaki kararda Anayasa’ya aykırı bulunan eski düzenlemeden…
“İtiraz konusu kurallarla istatistiklerin kamu yararı için önemi dikkate alınarak bireylere mecburi ve ücretsiz kamusal bir külfet yüklenmiştir. Karşılaştırmalı hukukta da bazı ülkelerde bireylere istatistik amaçlı bilgi verme yükümlülüğü getirildiği görülmektedir. Modern bir devlette kamu hizmetlerinin planlanması ve kamu güvenliğinin sağlanabilmesi için bireylerin kendileriyle ilgili pek çok bilgiyi kamu otoritelerine verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bilgilerin istatistik amacıyla toplanmış olması bilgi toplamayı kendiliğinden Anayasa’ya aykırı hale getirmez……
Anayasanın diğer maddelerinde güvence altına alınan hak ve ödevler gözetilerek bilgi talep edilebilecektir. İstenilen bilgilerin bu nitelikte olduğunu düşünen istatistikî birimler, nedenini açıklayarak bilgi vermekten kaçınabileceği gibi haklarında idari para cezası uygulanması halinde buna itiraz ederek istenilen bilginin temel haklarını ihlal edecek nitelikte olduğunu mahkemeler önünde de ileri sürebilirler.…
5429 sayılı Kanun’un 54. maddesinin ikinci fıkrasında, istatistikî birimlerin kendilerinden istenen bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede, eksiksiz ve hatasız olarak vermek zorunluluğuna uyulmaması idari para cezası yaptırımına bağlanmıştır…İdari makamlar bireyin temel haklarını ihlal edecek şekilde bilgi talep etmeme yükümlülüğündedirler. İdari makamların bu ödevini yerine getirmemesi halinde istatistikî birimler haklarını yargı makamları önünde arayabileceklerdir. Bu durumda itiraz konusu kurallarla bireyin hakları ile kamu yararı arasında makul bir denge kurulduğu ve bireylerin haklarına ölçüsüz bir müdahaleye izin verilmediği anlaşıldığından…