Danıştay Onüçüncü Dairesinin, 20/04/2021 tarih ve E.2020/1968, K.2021/1467 sayılı…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
3.2.Tebliğ Hükmünün İptali Talepli Davada Verilen Danıştay Kararı
Tebliğ hükmünün iptali istemiyle ikame edilen bir davada, 22.04.2020 tarih ve 26/549…
“Sermaye piyasasının hareketli yapısı ve yeni gelişmelere açık olması, kanun hükümlerinin ise esas itibarıyla durağan ve genel mahiyet taşıması, 6362 sayılı Kanun’la davalı idareye verilen görev, yetki ve sorumluluklar ile Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceğine ilişkin Kanun hükmü göz önünde bulundurulduğunda; üst hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla, makul bir ekonomik veya finansal bir gerekçeyle açıklanamayan ve bir suç oluşturmayan, ancak borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemlerin belirlenmesi kapsamında, kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her …
Öte yandan, 6362 sayılı Kanun’un 104. maddesinde, Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere idari para cezası verileceği kurala bağlanmak suretiyle piyasa bozucu eylemleri belirleme yetkisinin davalı idareye tanındığı, bu itibarla dava konusu Tebliğ kuralında yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, Kanun’un 104. maddesinde düzenlenen “piyasa bozucu eylemler” ile 107. maddesinde düzenlenen “piyasa dolandırıcılığı” kavramlarının birbirlerinden farklı olduğu ve piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarının piyasa bozucu eylemler için aranmayacağı, Kanun’un 104. maddesi uyarınca makul ekonomik ve finansal gerekçeyle açıklanabilen davranışların piyasa bozucu eylem niteliğinde olmadığı ve bu hususun dava konusu Tebliğ kuralına dayanılarak tesis edilen bireysel idari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminde dikkate alınacağı açıktır. Bu itibarla, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının sağlanması ve yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, Kanun ile idareye verilen görev ve yetki çerçevesinde ve Kanun’un amacına uygun olarak hazırlanan dava konusu Tebliğ kuralında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”…
Davacı tarafından, davanın reddi kararına karşı;…
“Temyize konu Daire kararında iptali talep edilen düzenleyici işlemi tesis etme konusunda davalı idarenin yetkili olduğu tespitine yer verildiği, oysa dava konusu Tebliğin dayanağı olarak gösterilen 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 104. maddesinde davalı idareyi yetkilendiren bir hükmün bulunmadığı, ayrıca idare hukukuna hâkim olan yasallık ilkesi gereğince, davalı idarenin kuruluş amacından hareketle düzenleme yapma yetkisini haiz olduğundan söz edilemeyeceği, iptalini talep ettikleri Tebliğ hükmünde, kitle iletişim araçları vasıtasıyla yapılacak yorumların içeriğine ilişkin açık bir belirleme yapılmadığı, başka bir anlatımla, kitle iletişim araçları aracı
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 23.5.2022 tarih ve E.2021/3169, K.2022/1862…