Bu görüşe(156) göre, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerden içerik itibariyle sınırlandırılmamış, defi yoluyla ileri sürülebilecek talepler doğar. Karşı edim talebinin sahibi defi yoluyla bir karşı hak elde eder. Bu karşı hak, karşı edim gözönüne alınmaksızın talebin ileri sürülmesinin uygunsuzluğunu ortaya koyan hakkaniyet kuralına dayanır. Kendisinden ifa talep edilen borçlu defi ileri sürmekle sözleşmesel bağlılığı ortaya koyar. Bu durum ayrıca ispat yükü dağılımını da belirler. Defi ileri sürmekle davalı genel kurala göre kendisine yüklenen iddia ve ispat yükünden de
Talebin içeriğini sınırlayıcı olmadığı görüşüne(157)…
Talebin içeriğinin sınırlayıcı olmadığı görüşünün, bu görüşü ileri sürenlerce savunulan,…
Bu soruya van den Daele cevap vermeye çalışmıştır. Ona göre(160)…
Bu görüş gözönüne alındığında, ileri sürülen görüşten, defi ileri sürülene kadar…
Alman Hukuku’nda baskın görüş, savunmanın talebin içeriğini sınırlamadığı yönünde…
İsviçre doktrininde savunulan bu yöndeki baskın görüşe göre(163)…
Yine bu görüşe(164) göre ifa safhasında edim ile karşı edim arasındaki bağlılık, definin ileri sürülmesiyle ortaya çıkar. Bu değerlendirme kanunun sistematiğinin kondisyonel ifa sırasına göre değil, ifada zamansal sıraya işaret etmesinden anlaşılır ve OR Art. 82’nin zamansal sırayı düzenleyen bir hüküm olduğu kabulünü de sağlar. Ona karşı BGB §§320 vd. ’nda yer alan düzenlemeler, karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler altında, teorideki belli eğilimleri, edimin sınırlandırılması ve oluşumu konusundaki öğreti lehine, aynı zamanda zamansal ifa öğretisi aleyhine bir dereceye kadar açıklanacak şekilde düzenlemiştir. OR Art. 82 bakımından ise, edimlerin karşılıklı olarak ifa edilmesini, mevcut muaccel alacağın karşılanmasının önemli bir unsuru olarak anlaşılmasını gözönüne alan bir yaklaşım tercihe şayandır. Taraflar edim ile karşı edim arasındaki bağlılık ile, edimlerin mübadelesinin aynı anda gerçekleşmesini isterler. Alacaklı karşı edimin ifası için gerekli ölçüleri karşılamadığı sürece, borçlu, iradesinin aksine edimin ifasına zorlanamaz. Borçludan, karşı edimin geciken ifasına güvenerek edimini ifa etmesi de beklenemez. Bu sebeple, borçlu ifa aşamasında mevcut koşullara göre edimin ifasını mı gerçekleştirecek yoksa edimin ifasından mı kaçınacak sorusunun cevabı borçluya bırakılmalı ve borçlu bu konuda karar vermelidir. Bu temelden borçlunun ifadan kaçınma hakkının kabulü hukuk tekniği bakımından isabetli bir çözüm olarak
Yine bu görüş taraftarlarına(165) göre,…
İsviçre Federal Mahkemesi kararlarında(166) OR…
Türk Hukuku bakımından, doktrin(167) ve…
Özellikle Kaniti, defi görüşünün gerekçelerini, özellikle savunmanın tarihi…
Tarihsel nedenler bakımından Kaniti (169) ’ye…
Kaniti(171) savunmanın teminat…
Kaniti(172) usul hukuku bakımından defi niteliğinin sağladığı faydaları belirterek devam etmektedir. Kaniti ’ye…