Bu çerçevede, bir delil yasağının kabulü için öncelikle, delil gösteren tarafın bu…
Böylece, yargılamada kullanılacak bir delili elde etme niyetinin varlığı(448)…
Sonuç olarak Kaissis, kişilik hakkının gizli veya özel hayat alanlarının elektronik araçlar yardımıyla ve delil elde etme niyetiyle ihlâl edildiği hâllerde, genel önleme ihtiyacına dayalı hukuk politikası düşüncesiyle bir delili kullanma yasağını kabul etmektedir. Bunun dışındaki hukuka aykırı yoldan delil elde etme hâlleri bakımından ise, maddî hukuk ve yargılama hukukunun ayrılığından hareketle kural olarak bir delil yasağı öngörmemektedir. Buna, hukuka aykırı yoldan elde edilmiş belgeler ve keşif objeleri bakımından yukarıda ele alınan ‘usûlî kullanma yetkisi’ görüşüne dayanarak istisna tanımaktadır(450)…
Görüldüğü gibi Kaissis’in görüşü, büyük ölçüde hukuk politikası temellidir. Bir delil yasağının öncelikle kuramsal olarak gerekçelendirilmesi ihtiyacı varlığını korumaktadır. Bu nedenle Alman öğretisinde bu görüş fazla taraftar bulmamıştır. İncelemekte olduğumuz görüş, gelişen teknolojinin sunduğu imkânların kötüye kullanımının maddî hukukla yaptırıma bağlanmasına (bkz. özellikle cezaî yaptırımlar yönünden TCK m. 132 vd.)(451)…