Simmen’e (30) göre, bu soruya olumlu cevap verilirse (definin ayıptan doğan sorumluluktan bağımsız şekilde ele alınması gerektiği ileri sürülürse), bu durumda alıcı, satılanın ayıbının, ayıptan doğan sorumluluğu gerektirecek, TBK m.210 vd’da(OR Art. 197 vd) belirtilen yoğunlukta olmasa da(31)…
Yine bu görüşe(32) göre, sistematik teleolojik görünüm şöyle bir değerlendirme yapılmasını haklılaştırır: OR Art. 197 vd. (TBK m. 219 vd.) hükümler alıcıyı genel hükümlere kıyasen güçlü bir pozisyona sokar. Bu nedenle ayıptan doğan haklar ve hukuki kurumlar, hiç veya gereği gibi ifa edilmemeye ilişkin genel sonuçlardan yararlanma bakımından daha ağır şartlara bağlanmıştır. Zira ayıp, hükümde belirtilen yoğunlukta olmalı ve yine devam eden hükümlerde belirtilen şekil şartları ifa edilmelidir. Tabi olarak alıcının özel hükümlerin genel hükümlere nazaran daha güçlü sonuçlarından yararlanıp yararlanmama imkanını seçme hususunda serbest olduğu kabul edilir(33).…
İkinci görüşe(35) göre, ayıptan…
Üçüncü görüşe(36) göre, ayıptan doğan sorumluluk hükümleri ile genel hükümler yarışır ancak ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin şekil
Yargıtay(37) genel olarak, ayıptan doğan sorumluluğun varlığı halinde definin ileri sürülebileceğini kabul ederken, İsviçre Federal Mahkemesi(38)…
Kanaatimizce, ilk görüş isabetlidir. Borcun ifa edilmediği definin şartları mevcut…
Bu nedenle ister genel hükümlere isterse ayıptan doğan sorumluluğu düzenleyen özel…