Medeni yargılama hukukunun amacı doktrinde tartışılmış ve farklı görüşler kabul edilmiştir.…
İspat, “taraflarca iddia edilen talebin dayandığı hukuk kuralının koşul vakıalarının somut olarak, iddia edildiği gibi gerçekleştiği konusunda …
§2. Kavram ve Tarihçe
(Yazılı)(29) Delil başlangıcı, senetle ispat ve senede karşı senetle ispat kuralının var olduğu bir sistemde yerini bulur(30).…
Cumhuriyet dönemi kanun çalışmaları neticesinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri…
HUMK’un yürürlüğe girmesi birçok eleştiriyi de beraberinde getirmiştir. Bunun sonucu…
Bütün tasarılar senetle ispat ve senede karşı senetle ispat kurallarını içermektedir.…
HUMK m. 292: “Senetle ispatı lazım gelen hususlarda tahriri bir mukaddimei beyyine mevcut olursa şahit istimaı caizdir.…
Mukaddimei beyyine müddeabihin tamamen sübutuna kafi olmamakla beraber bunun vukuuna delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen evrak ve vesaiktir.”…
HMK m. 202: “(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.…
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.”(38)…
Son olarak terimin kendisini ele alıp tasarıların gelişim çizgisini ve değerlendirmeleri…
HMK’nın delil başlangıcı tanımına bakıldığında ilk olarak fark edilecektir ki, HUMK’taki…
HMK döneminde, terim konusunda Yargıtay’ın net bir tutumunun olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yargıtay, HMK döneminde Sayfa 16hem “yazılı delil başlangıcı”(47) ifadesini hem de “delil başlangıcı”(48) ifadesini kullanmaktadır. Genel kullanım ise “yazılı delil başlangıcı” şeklindedir. Bu bağlamda, doğru kullanıma yönelen bir eğilimin olduğunu söylemek güçtür. Fakat sadece Yargıtay 14. Hukuk Dairesi kararlarında doğru kullanım yönünde bir eğilimin olduğunu söyleyebiliriz(49).Sayfa 17
§3. Delil Başlangıcının Delil Sistemi İçerisindeki Yeri
I. Genel Olarak
Bir hukuk sisteminde ispat aracı olan delillerin türlerini tespit açısından kabul…
Yukarıda yapmış olduğumuz sınıflandırma dışında hâkimin delilleri değerlendirmesi…
Delil sınıflandırma ve sistemlerine ilişkin yapmış olduğumuz açıklamalar hem HUMK…
II. HUMK Dönemi
Delillerin değerlendirilmesi noktasında kabul edilen karma sistem yönünden açıklamalar…
Yedinci kısımda “hususi esbabı hüküm” başlığı altında düzenlenen HUMK m. 367 şöyledir:…
HUMK’ta keşfin konusunu sadece taşınmazlar oluşturduğundan dolayı HUMK’un keşif hükümleri…
Tüm bunların yanı sıra maddeye (HUMK m. 367’ye) yüklenen anlam sadece bu değildi.…
Konuralp’in belirttiği üzere: …
“… 367 inci madde, Neuchatel Usul Kanunu’ndan iktibas edilmiş olmakla birlikte, mehazdan farklıdır. Neuchatel Usul Kanunu (CPCN) m. 309’a göre, hakim re’sen veya talep üzerine doğrudan doğruya kanun tarafından öngörülmemiş /tanınmamış) delillere de başvurabilir.”(70).…
Netice olarak, HUMK m. 367 hükmünün mehazdan farklı olduğu sonucuna varılabilir. Ayrıca HUMK m. 367’ de “senetsiz ispatı caiz olan davalar” ibaresi yer almaktadır. Bu ibare, iktibasın temel olarak İsviçre’nin Neuchatel Kantonu Usul Kanunu’ndan yapılmakla birlikte hukuki işlemlerin ispatı için öngörülen hükümlerin (senetle ve senede karşı senetle ispat kurallarının) Fransız Hukukundan alınması sebebiyle, senetle ve senede karşı senetle ispat kurallarının işlerliğinin korunması amacıyla maddeye konmuştur. Aksi takdirde senetle ispat kurallarının işlerliğinden bahsedilmezdi(71). Sonuç olarak HUMK sisteminde m. 367, Sayfa 22kanundaki delillerin sınırlı sayıda olmadığını gösteren bir hüküm olarak kabul edilmekteydi(72). Ancak Konuralp, delillerin sınırlı sayıda olmadığının kabulünün, her şeyin delil olabileceği anlamına gelmediğini belirterek; bir delilin ispat aracı olarak kabul edilebilmesi için onun “caiz delil” olması gerektiğini belirtmektedir. Konuralp’e göre bir delilin caiz delil sayılabilmesi için her şeyden önce akli ve mantıki olması gerekir(73). Sonrasında ise kanunun belirli bir delil ile ispatını emrettiği durumun varlığı kontrol edilmelidir (HUMK m. 287 f. 1). Çünkü böyle bir durumun varlığı halinde sadece hükümde belirtilen deliller caiz delil olarak kabul edilebilecektir. Örneğin HUMK’a (aynı zamanda HMK’ya) göre senetle ispat kuralının işlerlik kazandığı bir alanda, ispat açısından tek caiz delil senettir(74). Bu bağlamda delillerin değerlendirilmesi ve caiz delil(75) (HUMK m. 240 - m. 287 f. 1) arasındaki ilişkiye değinmek gerekir. Bu iki kurum birbirinden farklı olup aralarında kural-istisna ilişkisi bulunmamaktadır(76). Şöyle ki, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğu getirdiği alanda o delil dışındaki bütün deliller ispat gücünden yoksundur(77). Bir delilin caiz delil olduğunun kabulü sonrasında o delilin değerlendirilmesi gündeme gelebilecektir. Bu noktada da kanunun (geniş manada) hâkimi bağlayıcı kılıp kılmadığına; başka bir deyişle, hâkimin ileri sürülebilen delilleri değerlendirip değerlendiremediğine ve bunların gerçeği temsil ettiğini kabule mecbur bırakılıp bırakılmadığına (delile kesin delil niteliği tanınıp tanınmadığına) bakılacaktır.Sayfa 23Konuralp’in ifade ettiği üzere: