Bugün gerek gizlice dinleyen tanık gerekse gizli ses kaydı bakımından ilke kararı…
Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin 2002 yılında verdiği, gizlice dinleyen kişinin…
Alman Federal Anayasa Mahkemesi, gizlice dinleyerek hukuka aykırı yoldan bilgi edinmiş olan tanığın davada dinlenmesinin ve ifadelerinin değerlendirilmesinin, tarafın kişilik hakkının bir parçası olan konuştuğu sözler üzerindeki anayasaca temin edilmiş hakkının koruma alanının mahkeme tarafından ihlâli teşkil ettiğini belirtmiştir(499).…
Kişilik hakkı sınırlanamaz bir hak değildir. Tanığın dinlenmesine ve hâkimin delilleri değerlendirmesine ilişkin hükümler, anayasaya uygun hukuk düzeninde bir sınırlama olarak yer alan hükümlerdir. Temel hakka müdahalenin hukuka uygun olup olmadığı, bir tarafta delilin kullanılmasının karşısında yer alan kişilik hakkı ile diğer tarafta delilin kullanılmasına yönelik hukuken korunan menfaatler arasındaki bir tartım neticesinde belirlenecektir(501)…
Anayasal hukuk devleti prensibi, etkili bir yargının bulunması zorunluluğuna büyük önem vermiştir. Medenî yargılama bakımından da özel hukuk ilişkilerinde, fonksiyonunu yerine getiren bir yargının idamesi ve maddî olarak doğru bir karara varma hedefi, toplumun önemli bir menfaatini teşkil eder. Bu nedenle gerçeği araştırmak için mahkemeler kural olarak, karara varmada önemli ve ispata muhtaç vakıaların ispatına yönelik taraflarca gösterilmiş delilleri dikkate almak zorundadırlar. Alman Medeni Usul Kanunu (ZPO) § 286’da düzenlenen delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkesi ve anayasal hukukî dinlenilme hakkı bunu gerektirir. Ancak işlevini yerine getiren bir medenî yargılama veya ceza yargılamasındaki genel menfaat, değerler tartımı çerçevesinde daima kişilik hakkı karşısında daha ağır basan ya da eşit bir menfaatin varlığından yola çıkmak için yeterli değildir. Kişilik…
Taraf, konuşmasının adresini, kime yönelteceğini belirleyerek, bizzat belirleme hakkını kullanmıştır. Konuşma belirsiz bir kişi topluluğuna yönelik değildir. Taraf, konuşma içeriğinde belirli bir konuyu konuşmak istemiştir. Karşı taraf ise bu konuşmayı bilgi vermeksizin üçüncü kişiye dinletmekle, onun kullanmış olduğu bizzat belirleme hakkını ihlâl etmiştir(503).…
Yine karara göre, yargılamayı yapan mahkeme delil yasağına tâbi olan tanığı dinlemekle, anayasaca korunan haberleşmenin gizliliğini ihlâl etmiş değildir. İhlal, kişilik hakkının bir parçası olarak kişinin konuştuğu sözleri üzerindeki hakkının gerekli kapsamda dikkate alınmamasından kaynaklanmıştır. Gizlice dinleyen kişinin yargılamadaki ifadesinde ortaya koymuş olduğu bilgiler de haberleşmenin gizliliğinin ihlâli yoluyla elde edilmiş bilgiler değildir. Çünkü, anayasanın haberleşmenin gizliliğini teminat altına alan hükmü, bireyin devlete karşı olan bir savunma talebini ve yine devlete -ayrıca haberleşme işletmelerine de- yönelik özel kişilerin müdahalelerinden korunma talebini içermektedir. Dolayısıyla, konuşmanın bir tarafının konuşmanın içeriğini bir üçüncü kişiye dinletmesi hâli, haberleşmenin gizliliğinin korunmasına ilişkin temel hakkın koruma alanı dışında kalmaktadır(505)…
Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı sonrasında, Alman Federal Mahkemesi…
Bu kararlarda kabul edilen esaslara göre, kişilik hakkına konuşulan sözler üzerindeki…
Karara eleştirel yaklaşan Balthasar’a göre, bir meşru savunma durumunun veya üstün değerin varlığının incelenmesi bakımından, iddia
Öğretide başka yazarlar tarafından da Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin içtihadında,…