Delil yasaklarının yukarıda(236) ortaya koymaya çalıştığımız temel koruma amacı dikkate alınarak, kanun koyucunun delil yasağına ilişkin yasal düzenlemeyle, delil yasaklarının bu koruma amacını gerçekleştirmeye çalıştığından hareket edilmelidir. Delil yasakları gerek ceza yargılamasında gerekse medenî yargılamada, temelde bireysel hakların usûlî süreçte ihlâl edilmesini önleme, onları koruma amacına hizmet eder. Yasal düzenlemeyle tanınmış bir delil yasağı hükmünün de bu temel amaçtan bağımsız olarak yorumlanması ve uygulanması kabul edilemez. Ancak bu noktada, amaçtaki bu paralelliğe rağmen, ceza yargılamasının temel esaslarından olan şüpheli ve sanığı devlet organlarının soruşturma
Yukarıda ele alarak görüşümüzü açıkladığımız usûlî kullanma yetkisi teorisi(238)…
HMK’da bir yandan m. 189 f. 2 hükmüyle hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller…
HMK’da, HUMK’da yer alan ibrazı gereken belgelerin kapsamı hakkındaki tahdidi sayım…
İlgili HMK hükümlerinin kapsamında yer alan bir belge ya da keşif objesi yargılama…
Bu noktada öncelikle, mutlak delil yasağı düşüncesinin ve HMK m. 189 f. 2’nin, doğrudan…
Taraflarca getirme ilkesi kapsamında, tarafların yargılama dışında delillerini temin…
Bir başka anlatımla burada, söz konusu delilin hukuka aykırı yoldan elde edilmesinin,…
HMK m. 219’da tanınan genel usûlî ibraz yükümlülüğü kapsamında, delil üzerindeki…
Mutlak delil yasağını savunmasına rağmen Konzen(249) de…
Kanuna göre yargılamada ibrazı gereken belgeler ya da keşif objeleri kapsamında yer…
Delil yasağı kuralı için kabul ettiğimiz bu istisnanın, HMK hükümlerinin sistematik…
İsviçre hukukunda Gasser/Rickli(251) yargılama hukukundaki usûlî imkânlar dikkate alındığında, tarafların belgeleri çalmak, hasmın bilgi sistemlerine girmek gibi hukuka aykırı davranışlara sevk edilmemiş olduklarını, zira önemli belgeler ve verilerin yargılamada ibraz edilmemesi durumunda mahkemenin bunların iddia edilen içeriğini gerçek kabul edebileceğini (bkz. İsviçre MUK m. 164; aynı sonuç için bkz. HMK m. 220) veya üçüncü kişiler bakımından gerektiğinde keşif ve arama suretiyle zorlayıcı tedbirlere başvurulabileceğini, bu nedenlerle delili hukuka aykırı elde etmek suretiyle bizzat hakkını korumaya ihtiyaç olmayacağını belirtmektedir. Ancak yazarların bu ifadeleri, buna ihtiyaç duyularak artık hukuka aykırı biçimde elde edilmiş durumda bulunan bir delilin kabul edilebilirliği sorununun çözümü bakımından yeterli değildir. Zira sorun, tarafın yargılama dışında, yargılamada ibrazı gerekecek nitelikteki bir belgeyi ele geçirerek, zaten artık yargılamaya getirmiş, dâhil etmiş olduğu hâllere ilişkindir. Tarafın bunun öncesinde kendi hakkını korumaya ihtiyaç ve yetkisi olup olmadığı, kabul edilebilirlik hakkındaki usûlî karar öncesindeki ayrı bir sorundur. Bu durum, yargılamada sözü edilen imkânlar varken, bu belgeleri hukuka aykırı elde etmiş kişinin bu elde etme fiilinin maddî hukuka uygun olup olmadığı hakkındaki değer hükmünde (ön sorunda) etkili olabilir. Ancak bu elde etme fiili hakkındaki değer hükmü, delilin kabul edilebilirliği usûlî kararı bakımından doğrudan etkili değildir. Hakkın haksızlığa dayalı olarak gerçekleştirilmemesi gerektiği(252)…
Delil yasağının kabul ettiğimiz bu sınırlılık hâlinde, belge ve keşif delillerine…
Burada kabul ettiğimiz sınırlılık hâli çoğu zaman, uyuşmazlık öncesinde ve genellikle…
Bu noktada, delilin elde edilişindeki hak ihlâlinin haksızlık içeriğindeki yoğunluğun,…
Vardığımız bu sonuç, ibrazı gereken deliller bakımından, bir menfaat tartımına da…