“Dosyanın incelenmesinden, davacının vesayet altına alınmasına karar verildiği, bu kararın yasa yollarından geçerek kesinleştiği, davacının eşi …’ın vasi olarak atandığı, görülmekte olan davanın da aralarında bulunduğu bazı davalar için vesayet makamından Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesi uyarınca izin istenildiği, vesayet makamı olan Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.8.2009 günlü, E:2004/929; K:2009/847 sayılı “Ek Karar”ı ile husumet izni verilmesine gerek olmadığına karar verildiği; bu karar üzerine Ankara 15. İdare Mahkemesinin 11.9.2009 günlü, E:2009/873, K:2009/1038 sayılı kararıyla davanın ehliyet yönünden reddedildiği; söz konusu kararın davacı adına vasisinin imzasıyla verilen dilekçe ile temyiz edildiği anlaşılmıştır.…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült

Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DAVA EHLİYETİ İLE İLGİLİ UYGULUMADA KARŞILAŞILABİLECEK DURUMLAR
3.1. Dava Ehliyeti Olmayan Kişi Tarafından Dava Açılması
Davanın taraflarının ehliyetli olup olmadıkları, mahkeme tarafından re’sen incelenir.…
Dava ehliyetinin, dava şartları arasında yer alması ve yargılamanın tüm aşamalarında yargı yerlerince re’sen gözetilmesinin gerekmesi karşısında, vesayet makamı tarafından kendisine husumet izni verilmeyen ve dolayısıyla…
İYUK’un 14. maddesinde ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında yer alması…
‘‘…Mahkemece davacının hükümlü olduğunun tespiti üzerine yapılması gereken, öncelikle davacıya vasi tayin edilmesinin gerekip gerekmediğinin, vasi tayini gereken bir durum varsa vasi tayin edilip edilmediğinin araştırılması, vasi tayin edilmiş ise vasi tarafından icazet verilebilmesi ve davanın takip edilebilmesi için durumun vasiye bildirilmesi, vasi tayin edilmemiş ise, Sulh Mahkemesine durumun yazıyla bildirilerek vasi atanması prosedürünün tamamlanmasına kadar 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 42. maddesi uyarınca yargılamanın durdurularak sonucun beklenilmesi, vasi atandıktan sonra da davacının açmış olduğu davaya icazet verip vermeyeceğini bildirmesi için ek süre verilmesi, icazet verilmesi halinde davaya kanuni temsilci tarafından devam edilmesi, icazet verilmemesi halinde davanın ehliyet yönünden reddedilmesidir…
….Bu durumda, yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, vasi atanma prosedürü tamamlanana kadar yargılamanın durdurularak sonucun beklenilmesi, vasi atandıktan sonra da davacının açmış olduğu davaya icazet verip vermeyeceğini bildirmesi için ek süre verilmesi, dava açabilmek için vesayet makamından alacağı izin dahilinde vasinin icazet vermesi halinde davaya kanuni temsilci tarafından devam edilmesi, icazet verilmemesi halinde davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken bu hususlara riayet edilmeksizin verilen kararda hukuka isabet bulunmamaktadır.’’
Burada irdelenmesi gereken, uygulamada sıkça karşılaşılan bir husus da ilk derece…
Durum mevzuat açısından değerlendirilirse, yukarıda da bahsedildiği üzere İYUK’un…
Danıştay’ın bu konudaki kararlarına bakıldığında, görüşü net bir şekilde karşımıza…
“Bu durumda, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte “eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az bir yıl görev yapmış olma” şartını taşımaması nedeniyle eğitim kurumu müdürü olarak atanabilme yeterliliğine sahip olmayan davacının, 30.4.2009 tarih ve 43114 sayılı makam onayı ile Malatya İli, Merkez İlçesi, TOKİ Kayısıkent Lisesi’ne Mehmet Ilkım’ın, Orgeneral Eşref Bitlis Lisesi’ne İbrahim Kayaduman’ın, Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’ne Kadir Toper’in, Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Yakınca Sadiye Ünsalan Lisesi’ne Hamdi Gündoğar’ın ve Malatya İli, Battalgazi İlçesi, Battalgazi Anadolu Lisesi’ne İsmail Tuğtekin’in Müdür olarak atanmasına ilişkin kararnamelerin iptalini istemekte kişisel, meşru ve güncel bir menfaati bulunmadığı açık olup, dava
“Bu bağlamda, dava konusu belediye hizmet binalarının belediyelerle ilgisinin bulunması, davacı kurum ile ilgisinin bulunmaması ve davacı Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından da, dava konusu taşınmazların belediyelere devredilmesi gerektiği iddiasıyla dava açılması nedeniyle; davacının söz konusu işlemin iptalini istemede kişisel ve güncel menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.…
Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek verilen iptal kararında belirtilen nedenle hukuka uyarlık bulunmamaktadır”(4)…
Yine bir diğer örnekte Danıştay; “Bu bağlamda; davacının bakılmakta olan davayı açtığı tarihte Fotoğraf Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmasının menfaat ilişkisinin kurulması için yeterli olmadığı ve dava konusu işlem ile meşru, güncel ve kişisel menfaatinin ihlal edilmediği anlaşıldığından, davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerekirken, işin esası hakkında verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.” ifadelerine…