Düzenlemeyle gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinde vergiye tabi kazancın tespiti basitleştirilmekte olup;
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Metnin ilk hali
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel veya Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
7104 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
38 inci maddesi “Hâsılat esaslı vergilendirme” başlığıyla yeniden düzenlenmiştir. Benzer bir uygulamanın, vergi uygulamalarının basitleştirilmesi, mükelleflerin vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması amacıyla, kazanç üzerinden alınan vergilerde de uygulanması açısından 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda yapılan düzenlemeyle bir kısım mükellefler için “Hasılat esaslı kazanç tespiti” yoluyla vergiye tabi kazancın tespitinin sağlanması amaçlanmaktadır.
- Ticari kazancı basit usulde, işletme hesabı veya bilanço esasına göre tespit edilenler ile,
- Mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden,
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek gruplarında faaliyette bulunanların talep etmeleri halinde belirlenen faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının belirli bir oranını bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alabilmeleri sağlanmaktadır. Maddede ayrıca,Cumhurbaşkanına çeşitli hususlarda yetkiler verilmektedir.
Madde ile, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’ye getirilmek suretiyle milli ekonomiye kazandırılmasına ve bu varlıklarını Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişilerin maddedeki hükümler çerçevesinde bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilmelerine imkan sağlanmaktadır.
Ayrıca, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak işletmelerin kayıtları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların kanuni defterlere kaydedilmesi imkanı getirilmektedir.
Bildirime konu edilen yurtdışı varlıkların ve beyana konu edilen yurtiçi varlıkların değerleri üzerinden %1 oranında vergi tarh edilecektir.
Madde kapsamında bildirim veya beyana konu edilen varlıklar nedeniyle, maddede belirtilen şartların yerine getirilmesi kaydıyla, hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaması öngörülmektedir. Ayrıca, maddenin son fıkrasıyla maddenin uygulamasına ilişkin olarak Cumhurbaşkanına ve Hazine ve Maliye Bakanlığına verilen yetkiler düzenlenmektedir.
Makro risklerin azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla uygulanmakta olan para politikası bileşimi çerçevesinde zorunlu karşılıklar aktif bir politika aracı olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte mevcut hüküm, bankalar ve diğer mali kuruluşların bilançolarındaki pasif kalemleri esas alınarak zorunlu karşılık tesisini öngörmektedir. Sıkça değişen piyasa koşulları, söz konusu kuruluşların bilanço içi veya dışı uygun görülen kalemlerinde meydana gelen değişikliklerin zorunlu karşılık ve umumi disponibilite uygulamasında dikkate alınması ihtiyacını doğurduğundan, madde ile bu hususta düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, Merkez Bankasının bilgi taleplerinin gerçek zamanlı ve anlık karşılanmasını teminen maddeye bu yönde hüküm eklenmektedir.
Makro risklerin azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla uygulanmakta olan para politikası bileşimi çerçevesinde zorunlu karşılıklar aktif bir politika aracı olarak kullanılmaktadır.
Bununla birlikte mevcut hüküm, bankalar ve diğer mali kuruluşların bilançolarındaki pasif kalemleri esas alınarak zorunlu karşılık tesisini öngörmektedir. Sıkça değişen piyasa koşulları, söz konusu kuruluşların bilanço içi veya dışı uygun görülen kalemlerinde meydana gelen değişikliklerin zorunlu karşılık ve umumi disponibilite uygulamasında dikkate alınması ihtiyacını doğurduğundan, madde ile bu hususta düzenleme yapılmaktadır.
Merkez bankalarının sermayesi ile kârı arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Buradaki kâr, sermayenin semeresi değildir. Merkez Bankasının kârı da, Kanunla kendisine verilen kamusal görevlerin yerine getirilmesinden ve yetkilerin kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
1211 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca bu kârdan yüzde yirmi ihtiyat akçesi ayrılırken Türk Ticaret Kanununun aksine sermaye ile bağ kurulmamıştır. Bu nedenle, Türk Ticaret Kanununda öngörülenden daha yüksek oranda ve sermaye ile sınırlı olmaksızın ihtiyat akçesi ayrılmakta, bu meblağ devamlı büyümektedir.
Bu durumun önlenmesini teminen (a) bendi kaldırılarak Türk Ticaret Kanununun 519 uncu maddesinde sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar ayrılması düzenlenen ve Merkez Bankasının
25.000 TL’lik sermayesi dikkate alındığında 5.000 TL gibi simgesel bir tutara tekabül edecek olan birinci tertip yedek akçenin, Merkez Bankası için hiç ayrılmaması öngörülmektedir.