GENEL GEREKÇE
Harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyeti olarak tanımlanan askerlik Türk devletlerinde temelde gönüllülük esasına dayalı en eski kurumlardan biridir. Eski çağlardan günümüze kadar coğrafi şartlar, sosyal ve ekonomik değerler, iç ve dış tehditler değiştikçe askerlik ve asker alma biçimleri sürekli değişmiş ve evrilmiştir.
Hun, Göktürk, Karahanlı, Uygur, Selçuklu devletleri ve diğer Türk devletlerinde savaş halinde hükümdarın çağrısı ile toplanan eli silah tutabilecek çağa erişmiş olan tüm kadın ve erkekler ordunun asli unsuru sayılıyordu. Bu durum gönüllük değil zorunluluktu. Osmanlı Devleti döneminde ise ateşli silahların gelişmesi, çatışma alanlarının değişmesi ve çeşitlenmesi gibi sebeplerle daimi düzenli orduların kurulması ihtiyacı doğrultusunda Kapıkulu Ocakları ve Tımarlı Sipahi sistemi oluşturulmuştur. Osmanlı Devletinin çatışma halinde olduğu ülkelerin askeri güç yapı ve unsurlarının değişmesi ve Tanzimat dönemiyle yaşanan köklü değişim ile mecburi askerlik hizmetine geçilmesine dair çalışmalar yapılmış ancak 1914 yılında çıkarılan Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkatı ile tam anlamıyla zorunlu askerlik sistemi kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise 1927 yılında çıkarılan 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile askeralma işlemleri yeni bir nizama kavuşturulmuştur.
1111 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde yurt içindeki ve yurt dışındaki gelişmeler ve tehdit algıları doğrultusunda askerlik süreleri de sık sık değişiklik göstermiştir. 1927 yılında piyade sınıfı için askerlik süresi 18 ay, jandarma ve bahriye sınıfı için ise 30 ay olarak belirlenmiştir. II. Dünya savaşı başladığında ise askerlik sürelerine bir yıl daha eklenmiştir. 1950 yılında denizci ve jandarma sınıflarının askerlik süresi 30 ay olarak devam ederken piyade sınıfı 24 aya yükseltilmiştir. 1963 yılında bütün askerî sınıflar için askerlik süreleri 24 aya, 1970 yılında 20 aya, 1984 yılında 18 aya, 1992 yılında 15 aya indirilmiştir. 1995 yılında yeniden 18 aya çıkarılan askerlik süresi 2003 yılında tekrar 15 aya indirilmiştir.
Ordunun subay ihtiyacının karşılanması amacıyla oluşturulan uygulama ile askerlik yükümlülerinden 4 yıllık fakülte mezunlarının Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda yedek subay olarak yükümlülüklerini yerine getirme imkanı sağlanmıştır. Ayrıca yurt dışında yaşayan veya ekonomik faaliyetini yurt dışında sürdüren Türk vatandaşlarının askerlik yükümlülüğünü yerine getirmelerine kolaylık sağlamak amacıyla dövizle askerlik sistemi kurulmuştur. Bu sistem bedelli askerlik adı ile zaman zaman Türkiye’de askerlik çağı içinde olan yükümlülere de teşmil edilmiş, elde edilen gelirler çoğunlukla savunma sanayiine kaynak teşkil etmiştir.
Süreç içinde uzun dönem askerlik, kısa dönem askerlik, yedek subaylık, bedelli ve dövizli askerlik, kamu kurum ve kuruluşlarında askerlik, Millî Eğitim Bakanlığında öğretmen askerlik gibi uygulamalar yapılmıştır.
Dünyada ve Türkiye’de askeri teknolojinin süratle gelişmesi, tehdit algısının değişmesi, yeni silah sistemleri ile araç ve gereçlerin çeşitlenmesi, muharebe sahasında yaşanan konsept değişiklikleri, bölgesel ve küresel güç dengelerinin değişkenliği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyadaki gelişmelere hızla ayak uydurmasını ve yeni donanımlarla etkin personel kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Böylece yeniden yapılanma süreci içinde bir yanda zorunlu askerlik sisteminin geniş tabanını muhafaza etmek, diğer yandan ihtiyaçlar doğrultusunda etkin, dinamik, yetenekli ve verimli personel sayısını artırarak profesyonel yapıyı güçlendirmek gerekmektedir. Bu yolla toplumun tüm katmanlarında askerlik sistemine dahil olmaya hevesli personelin kolaylıkla sisteme dahil olmaları, sistem içinde kalmaları, kısa ve uzun vadede silahlı kuvvetlerin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek verimliliğe ulaşmaları beklenmektedir.
Kanun Teklifi ile askeralma ve seferberlik faaliyetlerine esas olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun yürürlükten kaldırılması ve bu kanunlarda düzenlenen konuların tek kanun altında toplanarak uzun yıllar boyu askeralma süreçlerinde yaşanan değişkenliğin ortadan kaldırılması, modern ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına uygun personel seçiminin önünün açılması, ülkenin sahip olduğu nüfus gücünün daha da verimli hale getirilmesi hedeflenmektedir. Buna göre askerlik yükümlülüğünün iş hayatını bölen, aile kurulmasını engelleyen veya geciktiren, iş verimini ortadan kaldıran, işsizlik süresini uzatan ve iş bulmayı zorlaştıran bir süreç olmaktan çıkarılarak, bir yandan sayılan süreçleri hızlandırıp ekonomiye ciddi katkılar getirilmesi, diğer yandan sisteme dahil olan yetenekli personelin sistem içinde kalması ve Türk Silahlı Kuvvetlerine profesyonel katkı sağlaması umulmaktadır. Bu yolla yükümlülüğünü yerine getirirken askerlik mesleğini kalıcı bir çalışma alanı olarak seçen personelin askeri kurallar içinde rütbe bakımından yükselmesinin temini de onun moral ve motivasyonunu arttırıcı, sistemi kuvvetlendirici, yetenekli ve verimli personel teminini kolaylaştırıcı bir yol olarak görünmektedir.